Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 16’ncı Zirvesi gerçekleştirildi. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Pakistan geçici hükümet Başbakanı Anvarul Hak Kakar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Başbakanı Alihan İsmailov, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhamedov katıldı. Zirvede EİT çerçevesinde ticari, ekonomik, yatırım, ulaştırma, haberleşme ve insani alanlarda iş birliğinin daha da güçlendirilmesi, bölgesel konular ve İsrail-Filistin çatışması ele alındı.
“Bu çatışmanın geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmesine izin verilmemeli”
Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev yaptığı konuşmada, teşkilatın öncelikli alanlarını tanımlayacak “Ekonomik İşbirliğinin Stratejik Hedefleri-2035” belgesini geliştirme zamanının geldiğini belirtti. Mirziyoyev, belgede karşılıklı ticaretin teşvik edilmesi, ulaştırma ve haberleşme alanında iş birliğini güçlendirme, sanayi iş birliğinin aktifleştirilmesi, enerji güvenliğinin garanti edilmesi, iklim değişikliği ile mücadelede ve çevre korunmasında iş birliğinin güçlendirilmesi gibi ana yönlere özel önem verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Filistin-İsrail çatışmasına da değinen Mirziyoyev, “Barış ve küresel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdit oluşturan Orta Doğu’daki Filistin-İsrail krizi hepimiz için büyük bir endişe kaynağıdır. Kanlı çatışmanın kurbanlarının başta kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere çok sayıda sivilin olması son derece üzücüdür. Savaşın bölgeye yayılma tehdidi giderek daha gerçek bir hal alıyor. Bu çatışmanın geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmesine izin verilmemeli. Tarafları derhal çatışmaları durdurmaya, barış görüşmelerine başlamaya ve makul bir uzlaşmaya varmaya çağırıyoruz” dedi.
Mirziyoyev, Birleşmiş Milletler kararlarıyla teyit edildiği üzere Filistin halkının bağımsız devlet kurma hakkına sahip olduğu yönündeki tutumunu da yineledi.
“Şu an Gazze’de dünyanın en büyük soykırımı gerçekleşiyor”
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden saldırıları karşısında Birleşmiş Milletleri ve uluslararası toplumu sessiz kalmakla suçladı. Reisi, “Bir aydan fazladır Gazze’de yaşayan Filistinliler işgalci İsrail rejimi tarafından ağır bombardımanların hedefi oluyor. Şu an Gazze’de dünyanın en büyük soykırımı gerçekleşiyor. İsrail rejiminin saldırıları nedeniyle aralarında 2 bin 800 kadın ve 4 bin 300 çocuk olmak üzere 10 binden fazla Filistinli şehit oldu. Bu zaman kadar siyonist İsrail rejiminin işlediği savaş suçları karşısında Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum yetersiz kaldı” ifadelerini kullandı.
“ABD’nin eli Filistin halkının kanına bulanmıştır”
İsrail’in Gazze’de hastaneleri, okulları ve sivil alanları hedef almasının savaş suçu olduğunu kaydeden Reisi, İsrail’in ABD’den aldığı askeri ve ekonomik destek sayesinde Gazze’de savaş suçu işlemeye devam ettiğini söyledi. Reisi, “İran olarak siyonistlerin Gazze’ye yönelik saldırılarının devam etmesinden Batı dünyası ve ABD yönetimini sorumlu tutuyoruz. Tüm dünyanın da bildiği üzere siyonistlerin Gazze’de işledikleri savaş suçlarına ABD ortaktır ve ABD’nin eli Filistin halkının kanına bulanmıştır” dedi.
Reisi, İsrail’in Gazze saldırılarının bölgedeki gerilimi artıracağını belirterek, “Bugün mazlum Gazze halkını ve Filistin milletini savunmak ülkeler için bir gurur kaynağı olurken, İsrail rejiminin destekçisi ülkeler yeryüzündeki en zelil ve değersiz varlıklar olarak anılmaktadır. İsrail rejiminin devam eden saldırıları artık insanların sabrını tüketmiştir ve Gazze’ye yönelik bu saldırıların doğduracağı sonuçlar sadece Orta Doğu ile sınırlı kalmayacaktır” ifadelerini kullandı.
“Saldırıların devam etmesi bölgedeki gerilimi daha da artıracak”
Reisi, “Şu anda hayati önceliklerimiz arasında Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması ve insani yardımların ulaştırılması yer alıyor. Beklentimiz dünyada adalet isteyen tüm özgür insanların bu saldırıların durdurulması için ellerindeki tüm imkanları seferber etmeleridir. Siyonist rejimin saldırılarının devam etmesi durumunda bölgedeki gerilimin daha da artacağına ve durumun kötüleşeceğine inanıyoruz. Bu nedenle İran olarak saldırıların bir an önce durdurulmasını, Gazze kuşatmasının kaldırılarak insani yardımların ulaştırılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Yenilenebilir enerji sektörünün gelişmesine özel önem veriyoruz”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise konuşmasında, “Azerbaycan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın bir üyesi olarak örgütün çalışmalarına aktif olarak katılmaktadır. Geçtiğimiz ay EİT Bakanlar Kurulu Toplantısı Şuşa’da yapıldı. Dün Azerbaycan halkı Şuşa’nın yaklaşık 30 yıldır Ermenistan’ın işgalinden kurtarılmasının üçüncü yıl dönümünü kutladı. Azerbaycan’ın ulaştırma ve lojistik altyapısı EİT üyesi ülkelere açıktır. Azerbaycan, son yıllarda ulaştırma altyapısına milyarlarca dolar yatırım yaparak, Avrasya’nın doğu-batı ve kuzey-güney ulaştırma koridorlarında yer alan ulaştırma ve lojistik merkezlerinden biri haline geldi. Her iki koridorun da Azerbaycan’dan geçen kısımları tamamen hazır. Şu anda bu koridorlardaki demiryolu hatlarının taşıma kapasitesinin arttırılması konusunda çalışıyoruz. Son 20 yılda Azerbaycan ekonomisine 310 milyar dolar yatırım yapılmış olup, bunun 200 milyar doları petrol dışı sektöre ayrılmıştır. Bu ülkemizdeki verimli yatırım ortamının bir sonucudur” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan’ın EİT’nin Temiz Enerji Merkezi’ne ev sahipliği yapmasının resmi olarak onaylandığını belirtmekten memnuniyet duyduğunu kaydeden Aliyev, “Azerbaycan’ın petrol ve gaz kaynakları açısından zengin olmasına rağmen yenilenebilir enerji sektörünün gelişmesine özel önem veriyoruz. Azerbaycan yakın gelecekte yeşil enerji ve hidrojen enerjisi ihracatçısı haline gelecektir. Dünyanın önde gelen yeşil enerji şirketlerinden yabancı yatırımcılarla imzaladığımız anlaşmalar ve mutabakat zaptı uyarınca, önümüzdeki yıllarda Azerbaycan’da üretilecek yenilenebilir enerji 10 gigawatt’a ulaşacak” dedi.
Aliyev, “İşgalden kurtarılan Karabağ ve Doğu Zengezur’da 2021-2023’te 170 megavatlık hidroelektrik santrali devreye alındı. 2024 yılı sonunda bu sayı 270 megawatt’a ulaşacak. Birkaç yıl içinde Ermeni işgalinden kurtarılan bölgelerdeki hidroelektrik santrallerin toplam kapasitesi 500 megavat olacak” ifadelerini kullandı.
“Toprak bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi güç kullanarak yeniden tesis ettik ve bundan gurur duyuyoruz”
Ermenistan’ın 30 yıl boyunca Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ettiğini hatırlatan Aliyev, “Ermenistan’ın yürüttüğü etnik temizlik politikası sonucunda 1 milyondan fazla Azerbaycanlı ata topraklarından kovuldu, mülteci oldu ve ülke içinde yerinden edildi. Azerbaycan, 2020 yılındaki Vatanseverlik Savaşı’nda BM Şartı’ndan doğan meşru müdafaa hakkını kullanarak Ermenistan’ı savaş alanında yenmiş ve 1993 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı, 27 yıl kağıt üzerinde kalan 4 kararın uygulanmasını sağladı. İşgal sırasında Ermenistan, Azerbaycan’ın 9 şehrini ve yüzlerce köyünü yok etti, İslam dinine ait kültürel ve tarihi mirasımızı yok edip hakaret etti. 67 caminin 65’i yıkıldı, geri kalanlar ise ahır olarak kullanıldı. Bu yıl 19-20 Eylül’de gerçekleştirilen bir günlük terörle mücadele operasyonu sonucunda Azerbaycan, Karabağ’daki yasa dışı ayrılıkçı rejimin varlığına son vermiş, uluslararası alanda tanınan toprakları üzerindeki egemenliğini tamamen yeniden tesis etmiştir. Uluslararası hukuka ve BM Şartı’na uygun olarak toprak bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi güç kullanarak yeniden tesis ettik ve bundan gurur duyuyoruz. Azerbaycan’ı bu tarihi zaferden dolayı tebrik eden EİT üyesi ülkelere şükranlarımı sunuyorum. Azerbaycan’ın EİT üyesi ülkelerle ikili ve çok taraflı iş birliğini daha da genişletmeye kararlı olduğunu ve örgütün bir sonraki zirvesine ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu vurgulamak isterim” şeklinde konuştu.
“Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu projesinin hayata geçirilmesine büyük önem veriyoruz”
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ise ortak ekonomik çıkarlar temelinde bölgesel ve bölgelerarası entegrasyonun gelecek vizyonunun kilit unsurlarından olduğunu belirterek, EİT’in modern koşullarda gerçekten etkili entegrasyon aracı olabilmek için büyük potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. EİT çerçevesinde iş birliğini geliştirmenin ana hatlarını sıralayan Caparov, “Bunlardan ilki ticari alanıdır. Son yıllarda ülkelerimiz arasında ticari-ekonomik ilişkiler genişlediği ve yatırım iş birliğinin geliştiği gözlemleniyor. Teşkilata üye devletlerin ihracat ve ithalat göstergelerinde hem karşılıklı ticarette hem de üçüncü ülkelerle iş birliğinde olumlu eğilim gözlemleniyor. Aynı zamanda EİT’in bölgesel ekonomik ve iktisadi ilişkiler sistemindeki rolünün şu anda ülkelerin gerçek potansiyelini karşılamadığı kabul edilmelidir. Bu koşullarda teşkilatın ancak söz bu sorunların çözümüne yönelik yeni yaklaşımlar arayarak iş birliğinin yeni niteliksel düzeyine çıkabileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Caparov bölgesel transit, ulaştırma ve lojistik potansiyeli geliştirmenin ekonomik büyümenin itici gücü olduğuna dikkati çekerek, “Bölgemiz kuzey ile güney, batı ile doğu arasında kilit bir köprü olabilecek. Deniz limanlarına erişim imkanlarının sağlanması amacıyla bölgemizdeki transit ve lojistik koridorlarının ve çok yönlü taşımacılığın geliştirilmesi için ortak çaba sarf edilmesi önemlidir. Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu inşasına yönelik stratejik projenin hayata geçirilmesine büyük önem veriyoruz” ifadelerini kullandı.
“EİT ülkeleri arasında ekonomik iş birliği potansiyelinin önemli bir kısmı kullanılmıyor”
Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman da konuşmasında küresel ekonomideki kriz eğilimlerine rağmen EİT’in şu anda 2 trilyon doları aşan toplam gayri safi yurtiçi hasılasının artış eğilimini sürdürdüğünü söyledi. EİT üye ülkelerinin çoğunda bu yılın sonunda ekonomik büyümenin yüzde 5’ten fazla olacağının tahmin edildiğini aktaran Rahman, ekonomideki olumlu eğilime rağmen örgüte üye ülkeler arasında ekonomik iş birliği potansiyelinin önemli bir kısmının kullanılmadığını söyledi.
EİT
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, 1985 yılında üye ülkelerin kalkınmalarına katkıda bulunmak, teşkilat bölgesinde ticari engelleri kaldırarak bölge için ticareti geliştirmek ve bölgenin küresel pazarlarla bütünleşmesini teşvik etmek amacıyla Türkiye, İran ve Pakistan tarafından kuruldu. Teşkilata Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Afganistan’ın katılmasıyla üye sayısı daha sonra 10’a ulaştı.