Konya’da düzenlenen “Değişen dünyada dönüşen çalışan olmak” çalıştayında konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “İşverenin malını kendi malımız gibi korumak durumundayız, işveren kazanıyorsa bize versin, kazanmıyorsa canını alacak halimiz yok” dedi.
Konya’da “Değişen dünyada dönüşen çalışan olmak” konulu çalıştay gerçekleştirildi. Bir otelde düzenlenen çalıştayda sendikal mücadelenin toplumun kültürel, sosyal, çevresel ve ekonomik yapısına yaptığı katkılar doğrultusunda, değişen dünyada çalışanların bugününü ve geleceğini etkileyen konular ele alındı.
“Aynı yerde olmak lazım, sebebi ise ülkenin çıkarları”
Çalıştayda konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Rahmetli Şevket Yılmaz Türk-İş Sendikasının Genel Başkanının bir sözü vardı bana 20 sene önce. O tezgahı sen bırakacaksın, oğlun alacak, oğlun bırakacak, torunun olacak. İşveren tezgahları benim tezgahım, benim işim. Gece tezgahı silip çıkıyor, sabah bismillah diye tezgaha geliyoruz. Bu ülkede bizim dışımızda da sendikalar var. Birinde 200 bin üye var, diğerinde 600 bin üye var. Diyorlar ki, belediyenin sendikası olmaz, patronun sendikası olmaz, hükümetin sendikası olmaz, sendika kimin olur, işçinin olur, memurun olur, bu ülkenin olur. 2023 yılındayız, patron işçiye diyor ki sana bin 250 lira sendika para verecek ilave olarak, şu X sendikasına geç. İşçiler ne yapsın, zaten aldığım para 12 bin lira, bin lira daha aldım diye o da oraya geçiyor. Sonra 3 gün sonra başına geleceği bilmiyor. İşverenin malını kendi malımız gibi korumak durumundayız, işveren kazanıyorsa bize versin, kazanmıyorsa canını alacak halimiz yok. Canı sağ olsun. Hatta maaşlarını biz verelim, onu yaptığımız zamanlar var. Sözleşmeye uymadığımız zamanlar var ama işveren işçiyi aşağılamasın, işveren sendikayı itibarsızlaştırmasın. Aynı yerde olmak lazım, sebebi ise ülkenin çıkarları” dedi.
“Türkiye’de işçilerin örgütlenmesinin önündeki engellerin mutlaka kaldırılması lazım”
Demokrasinin olmadığı yerde işçi hakkının ezileceğine dikkat çeken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, dünyanın yeni bir çalışma ilişkisi, yeni bir çalışma biçimi, onun sosyal güvencesini de takip eden yeni bir çalışma ilişkisine ihtiyacı olduğunu söyledi. Bilgin, demokrasilerde işçilerin örgütlü olması gerektiğini belirterek, “İşçiyi ancak demokrasinin olmadığı yerde örgütsüz halde tutarsınız. Demokrasinin olmadığı yerde işçiyi ezersiniz. Onun için Türkiye’de işçilerin örgütlenmesinin önündeki engeller mutlaka kaldırılması lazım. Bu konuda biz bazı adımlar attık. Bir ülkenin emekçileri mutlu değilse orada üretim de sorunludur. Üretimin psikolojik dinamiği işlerin mutluluğudur. Emekçilerin üretilen milli gelirden adil bir pay aldığı bir Türkiye, önü açıktır, kalkınmasını sağlıklı bir şekilde sürdürecek olan bir Türkiye’dir. Demokrasi içerisinde Türkiye’nin bunları başaracağına, yaklaşık 260 milyar dolar ihracat yapabilecek bir üretimi gerçekleştiren Türkiye’nin bunları başaracağına inanıyorum. Türkiye emekçilerinin emeğiyle, çiftçilerinin alın teriyle büyüyen bir ülkedir. Türkiye büyük bir ülkedir ve büyük Türkiye’yi bizler demokrasi içerisinde geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.