İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kimya-Metalurji Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, "1000 Çiftçi 1000 Bereket" programıyla çiftçilerin, gübre, kimyasal, su ve enerjiyi verimli şekilde kullanmalarını sağlayacak dijital tarım uygulamalarını öğrenerek hem kendi maliyetlerini hem de tarımsal üretimin gezegene maliyetini azalttıklarını söyledi.
"1000 Çiftçi 1000 Bereket" programı, Cargill Türkiye şirketi tarafından çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarlada sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek ve tarlada sürdürülebilir yöntemleri yaygınlaştırmak amacıyla 2019'da başlatıldı.
Çiftçiler, ücretsiz program sayesinde dijital toprak analizleri, dijital tarım araçları ve finansal okur yazarlık gibi konularda bilgi sahibi olurken istedikleri her zaman danışmanlık hizmeti alabiliyor.
Aralarında akademisyenlerin de olduğu alanlarında uzman isimler tarafından verilen eğitimlerle çiftçilerin yerel deneyimlerinin yeni bilgi ve teknolojilerle zenginleştirildiği programın tarlada sürdürülebilirlik yönetimi çalışmaları, Cargill Türkiye ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliğinde, İTÜNOVA Teknoloji Transfer Ofisi ile gerçekleştiriliyor.
– "Tarımın gezegene maliyetini azaltıyor"
Program hakkında AA muhabirine bilgi veren Karaosmanoğlu, "1000 Çiftçi 1000 Bereket"in, Türkiye'de, tarlada sürdürülebilir üretim odaklı ilk kurumsal sosyal sorumluluk projesi olduğunu belirtti.
Karaosmanoğlu, "Programda çiftçiler dijital tarım uygulaması sayesinde toprağını teknik olarak iyi ve doğru tanıyor. Gördüğü ve görmediği etkileri öğreniyor. Gübresini, kimyasalını, suyunu, enerjisini verimli tüketiyor. Bu da, kaynak verimliliği; insan, doğa, çevre ve iklim dostu üretim demek. Böylece çiftçimizin hem akçeli maliyeti hem de tarımsal üretimin gezegene maliyeti azalıyor." dedi.
Program kapsamında 14 ilde, 4 bini aşkın ayçiçeği, kanola ve mısır üreticisine ulaşıldığı bilgisini paylaşan Karaosmanoğlu, çiftçi eğitimleri, tarladaki atık plastik ve tehlikeli plastik sorununa yerinde çözümler, enerji-su-kaynak verimliliği, iklim okuryazarlığı ve karbon ayak izini azaltma gibi konularla ilgilendiklerini bildirdi.
– "Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi" ile ürünlerin karbon ayak izi belirleniyor
Projenin ilk aşamasında "Tarlada Sıfır Atık" için çalıştıklarını, Konya ve Karaman pilot bölge çalışmalarında, sahadan verilerle atık haritalaması yaparak "Tarlada Sıfır Atık Yönetim Sistemi"ni geliştirdiklerini aktaran Karaosmanoğlu, tarladaki plastik ve tehlikeli plastik atıkların, yasal zincirde geri dönüşüm kapsamında, ham madde veya çimento üretiminde alternatif yakıt olarak değerlendirilmesini sağlayarak katma değer oluşturduklarının altını çizdi.
Pilot bölgelerde, farklı büyüklüklerdeki tarlalarda ayçiçeği, kanola ve mısırın karbon ayak izini tespit ederek gezegene maliyetlerini ortaya koyan "Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi" projesini de program dahilinde hayata geçirdiklerini dile getiren Karaosmaoğlu, "Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi ürün veya hizmetin yaşamın farklı aşamalarındaki çevresel etkilerinin saptanması, toprak, hava, su, canlı ve iklime yapılan tüm etkilerinin belirlenmesi, girdilerin azaltılması, en iyi atık-su-enerji yönetiminin uygulanması için önemli bir karar verme ve karşılaştırma aracı." ifadelerini kullandı.
– "Atıklar, iş dünyasına katma değer yaratmalı"
Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan "açlığa son verme" hedefine ulaşmak için sorumlu üretim ve tüketimin önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Sürdürülebilir tarım için enerji, su ve atık yönetimi en iyi teknolojilerle yapılmalı. Gübre ve tarım kimyasalları miktarının en aza indirilmesi, uygun reçetelerle gereğince tüketilmesi şart. Böylece atık ambalaj miktarı da azalır. Tarladan çıkan tüm atıklar, odunsu atık ve artıklar ile plastik atıklar, yasal zincirde, iş dünyasına katma değer yaratmalıdır. Hem tüketici hem de üretici olan çiftçimiz atıklarını en iyi şekilde yönetmelidir."
Hayata geçirilen projelerin sosyal etkisinin ölçüldüğü ve 1:1 oranı üzerinde hesaplanan "Sosyal Etki Ölçümleme ve Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (SROI)" oranında önemli bir ilki başardıklarını dile getiren Karaosmaoğlu, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programına yapılan her 1 TL’lik yatırımın, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında sırasıyla 2,53; 2,78 ve 3,03 TL'lik sosyal getiriye ulaştığı bilgisini verdi.
Enerjinin, suyun ve atığın iyi yönetilmesi gerektiğine ve bu anlayışı tüketimin olduğu her alana yansıtabilmek için sürdürülebilir yaşam kültürünün önemli olduğuna değinen Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Toplum olarak, atığın, ulusal servet olduğunu unutmamalıyız. Ahşap, cam, metal, plastik, tekstil, kullanılmış kızartma yağı, kullanım ömrünü tamamlamış madeni yağ hatta bir otomobil bile ham maddedir. Dünyanın kaynakları sınırlı. Mevcut ve gelecek nesilleri desteklemek için insanların ve doğanın üretken bir uyum içinde var olabileceği koşulları yaratmak, korumak ve sürdürmek gerekiyor. Kaynaklarımızı, doğal sermayeyi daim kılmalı, su ve kara ekosistemleri arasındaki etkileşimi dengelemeli, evde, işte, okulda, yolda, tarlada, ormanda sürdürülebilir yaşam için her birimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz."