DOLAR 34,2158 0.03%
EURO 36,8090 0.09%
ALTIN 2.925,98 0,04
BITCOIN 2573387 5,14%
Yalova
12°

AÇIK

06:06

İMSAK'A KALAN SÜRE

“21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu” Hilton İstanbul'da başladı

ABONE OL
Kasım 4, 2022 16:05
Avatar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İSTANBUL (AA) – AK Parti'nin iktidara gelişinin 20. yıl dönümü dolayısıyla iki gün sürecek olan "21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu" Hilton İstanbul Bosphorus'da başladı.

Foruma AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çok sayıda yerli ve yabancı siyasetçi ayrıca akademisyen katıldı.

Moderatörlüğünü AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş'un yaptığı "21. Yüzyılın Krizleri ve Siyasetin Geleceği" başlıklı panelde konuşan Tunus'un eski Dışişleri Bakanı Dr. Rafik Abdessalem, bilgi, bilim ve teknolojik gelişmeler açısından dünyanın her açıdan yeni bir döneme girdiğini belirtti.

Dünyada yaşanan yeniliklerin, siyasete ve siyasi kurumlara henüz yansımadığına değinen Abdessalem, şunları kaydetti:

"Bu yeni dünya düzeninde, uluslararası düzenle siyasi güç arasında büyük uçurumlar oluştu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan dönemde tek taraflı bir dünya düzeni vardı. Şu anda tek taraflı düzenden çok taraflı bir uluslararası düzene doğru ilerliyoruz. Bu net. Bu yeni uluslararası düzen stabil değil, değişebilir bir düzen. Bu düzende yepyeni hatlar, ittifaklar ve düşmanlıklar ortaya çıkıyor."

Abdessalem, bölgede birkaç yıl öncesine kadar Katar, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkeler arasında ciddi zorluklar, ihtilaflar olduğunu, ancak yeni konjonktürün bu ülkeler arasında uzlaşıyı zorunlu hale getirdiğini vurguladı.

Değişen yeni dünya düzeninde uzlaşı eğilimlerinin, sorunlu ülkeler için zorunlu hale geldiğin ifade eden Abdessalem, "Katar, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin bazı küresel zorluklarda uzlaşı eğilimi göstermesi, stratejilerinden vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Bu uzlaşı, sadece birtakım taktik sebeplere dayanıyor. Sonuçta bütün bu ülkeler uluslararası düzene ve yeni güç dengelerine uyum sağlama ihtiyacı duydular." diye konuştu.

2020 yılında yapılan ABD seçimleri sonucunda Orta Doğu'da tüm dengelerin değiştiğini savunan Abdessalem, şöyle devam etti:

"(Eski ABD Başkanı) Donald Trump'ın çekilmesi, Orta Doğu'da güç dengelerinde değişikliklere neden oldu. Şu anda kompleks ve sürekli değişen bir uluslararası düzenle karşı karşıyayız. İttifaklar ve ihtilaflar için stabil olmayan bir zeminle karşı karşıyayız. Her şey akışkan, her şey değişken. Kovid-19 salgını ve ardından Ukrayna savaşı bu durumu daha da zorlaştırdı. Dolayısıyla çok derin ve çok hassas bir güvenlik krizi ve mali krizle de karşı karşıyayız. Bütün bu faktörler birbirinin içine geçmiş durumda. Bugün yeni bir soğuk savaş ikliminde yaşıyor ve çok kutuplu ihtilaflar görüyoruz. ABD ile Çin, Rusya ile ABD, Çin ile Hindistan, ABD ile Avrupa arasında ciddi ihtilaflar var."

Abdessalem, yeni dünya düzeninde tek bir süper gücün olmadığını, süper güçler grubu olduğunu ayrıca süper güç olmaya çalışan ülkelerin de kendi oyun kurallarını uluslararası sahneye yansıtmaya çalıştığını anlattı.

Yeni uluslararası düzenin, aynı zamanda tüm dünyada bir anarşi ortamına da yol açtığını öne süren Abdessalem, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu uluslararası sistem bir dönüşüm sürecinden geçmekte. İnşa edilmekte olan yeni bir sistem ile eski uluslararası düzenin arasında yaşamaktayız. Yani eskiyle yeni arasında kalmış durumdayız. Eski olan çözülmekte, yenisi ortaya çıkmakta. Yenisinin geleceği de henüz tam olarak ayırt edilebilir hale gelmiş durumda değil. Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzen çözülüyor. Tabii ki ABD hala en büyük süper güç. Silahlanma, ekonomi, finans, siyaset ve uluslararası düzendeki etkinliği hala güçlü. Ancak artık yeni dünya düzeninde ABD tek oyuncu değil. Bu bir gerçek."

Yeni dünya düzeninin, yeni bir savaş zeminini hazırladığına dikkati çeken Abdessalem, "Bir taraftan ABD ve NATO, öbür taraftan Ruslar ve Çinliler, olası yeni bir dünya savaşının zemini hazırlıyor." ifadelerini kullandı.

Abdessalem, şunları söyledi:

"Ukrayna, bu savaşın katalizörü olabilir. Dolayısıyla farklı oyuncular arasındaki gerilim düzeyine bakacak olursanız, uluslararası sahnede nükleer saldırılar bile dile getirilmeye başlandı ki, bunun dünyayı nasıl bir felakete götüreceğini tahmin edebiliriz. Çin ve ABD, son 30 yıl içinde inanılmaz bir şekilde sanayi ve teknolojilerini geliştirdiler ve tüm dünya silahlanma konusunda ciddi bir rekabet içinde."

Abdessalem, Orta Doğu'da savaş ve iç çatışmaların halen devam ettiğini, ABD'nin özellikle Suriye ve Irak'ta bıraktığı yıkım ve kargaşanın Türkiye ve İran'ı etkilemeye devam ettiğini kaydetti.

– Çin ile ABD arasındaki rekabetin, küresel düzene çok büyük etkileri oluyor"

Washington'da bulunan American Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Asya Çalışmaları Araştırma Konseyi Başkanı Dr. Çüenşıng J Cao, ABD ve Çin arasındaki rekabetin, tarihi süper güç olma refleksinden kaynaklandığını belirtti.

ABD'nin, tarihi boyunca kendisi için bir tehdit yarattığını ve sıradaki tehdit unsuru olarak Çin'i seçtiğini belirten Çüenşıng, "ABD ve Çin, İkinci Dünya Savaşı döneminde Sovyetler Birliği'nin genişleme politikası konusunda birlikte mücadele ettiler. Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve Soğuk Savaş'ın bitişi ile yeni bir evre ortaya çıktı. Bu evrede ise ABD-Çin rekabeti başladı. ABD-Çin rekabetinin en önemli sebebi, ABD dış politikasının küresel liderlik iddiası."

Çüenşıng, 1990 sonrası Çin ekonomisinin büyümesiyle dünyanın önemli aktörlerinden biri haline geldiğini, dolayısıyla ABD'nin yeni rakibi olduğunu anlattı.

Çin ile ABD arasındaki rekabetin küresel düzene çok büyük etkileri olduğunu dile getiren Çüenşıng, şunları kaydetti:

"Çin'in ne yapmak istediğine bakacak olursak ülkede zenginleşme, modernleşme ve güçlenme şeklinde üç dönem yaşandı. Şu anda yapılan ise egemenlik bağlamında daha da kuvvetlenmek. Çin'in stratejik öncelikleri bunlar. ABD'nin de benzer stratejik öncelikleri var dolayısıyla bütün kuvvetlerini buraya kaydırmış durumdalar. İki ülke de kendi küresel egemenlikleri noktasında güçlenmeye çalışırken ABD, Çin'i bu bağlamda rakip olarak görmeye başlamış oldu."

Türkiye'nin bölgede önemli ve kilit bir aktör olduğunu ifade eden Çüenşıng, yeni dünya düzeninde Türkiye'nin dengeli bir dış politika sürdürdüğünü söyledi.

En az 10 karakter gerekli