ANKARA (AA) – Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Milyonlarca dosyaya bakan, gece gündüz çalışan hakim ve savcılarımızı taraftarlık üzerinden kimsenin tartmaya hakkı yoktur. Kimse tartamaz." dedi.
Bozdağ, Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "Adli Sicil Bilgi Sistemi Tanıtım Töreni"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu söyledi.
Her türlü eylem ve işlemin yargı denetimine açık olmasının önemini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'deki denetim mekanizmalarının sağlıklı işlediğinin altını çizdi.
Vatandaşların hak arama yollarının artırıldığını dile getiren Bozdağ, bu yolları vatandaşların anayasa ve yasalara uygun şekilde kullandığını aktardı.
Kararları verenler hakkında değerlendirme yaparken herkesin bir ölçü içerisinde olmasının önemine dikkati çeken Bozdağ, şunları söyledi:
"Karar verdi herhangi bir denetim yapan yer, bir ihtilaf konusunu karara bağladı, karar lehimize, 'çok iyi hakim, çok iyi ombudsman, çok iyi Bilgi Edinme Kurulu' veya 'çok iyi Kişisel Verileri Koruma Kurulu' dedik övdük ama karar aleyhimize bu sefer de yerin dibine geçirdik. Kararı vereni farklı farklı sıfatlarla yaftaladık. Ahlaki mi, vicdani mi, insani mi, hukuki mi bu? Değil. Biz kararları eleştirebiliriz. Onun için yargı bir karar verdiğinde itiraz yolu var, itiraz bir eleştiridir o karara ama o eleştiriyi değerlendirecek bir merci var, oraya gider, o merci ona cevabını verir, o da karar olarak verir."
Kararlara, itirazların ve eleştirilerin yargı içinde yeniden görüşülmesinin, değerlendirilmesinin, yanlışlık varsa düzeltilmesinin, karar doğruysa da kararda ısrar edilmesinin Anayasa ve yasanın yargı görevlilerine emri olduğunu dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:
"Eğer lehinize karar veriyorsa kararı veren savcıya 'Cumhuriyetin savcısı', eğer aleyhinize karar veriyorsa 'sarayın savcısı', eğer lehinize karar veriyorsa hakim 'Cumhuriyetin hakimi, milletin hakimi, Ankara'da, İstanbul'da hakim var', aleyhinize karar veriyorsa 'sarayın hakimi.' Bu, yargıya düpedüz ve yargı görevi yapanlara aleni bir iftiradır. Bunu yapanlar da müfteridir. Buradan bunları telin ettiğimi ifade etmek isterim. Savcılarımızın hepsi Cumhuriyetin savcısıdır. Hakimlerimizin hepsi bu milletin hakimleridir, Cumhuriyetin hakimleridir. Hakimlerimiz, savcılarımız görevlerini yaparken anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdani kanaatlerine göre görev yaparlar ve kararlarını da bu bağlılık içerisinde verirler. Dosyadaki delile bakarlar, tarafların beyanlarına, savunmalarına bakarlar, anayasaya, yasaya, hukuka bakarlar olup biteni bir de bu anayasa, hukuk, kanun dosya içerisindeki delil çerçevesinde vicdan terazisinde de tartarlar, sonra bu bağlılıkla, edindikleri kanaatle hükmederler, karar verirler. Bu karar lehimize olabilir, aleyhimize olabilir. Lehimize olduğu zaman hakimleri, savcıları öve öve bitiremeyip aleyhimize olduğu zaman da kara kara bitiremezsek o zaman biz evvela baştan adil değiliz. Adalet beklediğimiz insanlara karşı biz adil olmazsak o zaman kim adil olacak?"
– "Kimse savcılığa soyunmasın, kimse hakimliğe soyunmasın"
"Eğer Türkiye'nin yönetimine talip olanlar, Türkiye'de siyaset yapanlar veya bir kamu gücünü kullananlar, birtakım görevlerde bulunanlar, hakim ve savcılarımızın yaptığı bu büyük görevler nedeniyle kendilerine teşekkür etme yerine, hakimliğe, savcılığa soyunurlarsa o zaman o ülkede hukuk devletinden de bahsedilemez." diyen Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Kimse savcılığa soyunmasın, kimse hakimliğe soyunmasın, kimse mahkeme reisliğine soyunmasın, kimse kendini istinaf olarak, kendini Yargıtay olarak, kendini Anayasa Mahkemesi olarak görmesin. Hukuk devletinde ana muhalefet partisi veya grubu olan siyasi partiler, meşru siyaset yapanlar kendilerini mahkeme yerine koyabilirler mi? Böyle bir üslupla konuşabilirler mi? Konuşamazlar. Böyle bir kendilerine de niteleme yapamazlar. Siyasi taraftarlığa göre verilen kararları bizim taraftarlığımıza uygun olursa 'hukuka uygun, anayasaya uygun, yasaya uygun' ama bizim taraftarlarımıza uygun kararlar vermezlerse 'hukuka, anayasaya ve kanuna aykırı' dersek o zaman verilen kararları hangi terazide tartıyoruz, anayasa, hukuk ve kanun, delil terazisinde değil, taraftarlık terazisinde tartıyoruz. O zaman taraftarlık terazisinde biz bunları tartarsak adalet terazisinin ayarı nasıl dosdoğru tartacak? Hepimiz canımızı acıtsa da, çok hoşlanmasak da, tepki göstereceğimiz kararlar da olsa nihayetinde bu kararlara uyuyoruz, uyguluyoruz."
– "Kararı eleştirmek yerine kararı vereni eleştiriyoruz"
Kararları eleştirmenin ayrı, kararları verenlere hakaret etmenin, saygısızlık etmenin ayrı şey olduğunu vurgulayan Bozdağ, kararların eleştirilmez kutsal metinler olmadığını söyledi.
Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
"Elbette ki her mahkeme kararı eleştirilebilir, bu demokratik bir haktır. Hukuk devletinin de teminatı altındadır ama biz ne yapıyoruz, kararı eleştirmek yerine kararı vereni eleştiriyoruz. Eleştirsek o da iyi hakaret ediyoruz, iftira ediyoruz. Böyle bir şey olur mu? Ben bir yandan hukuk devletine inanıyorum diyorsun, öte yandan da hukuk devletinin gereği olan bir usul uygulandığında da o gerekliliği yapanlara karşı hukuk devletinin ortaya koyduğu standartların dışına çıkıp ifadeler kullanılıyor. 'Gelince biz işte hakimleri, savcıları şöyle müdahale edeceğiz, böyle ödüllendireceğiz' diye de konuşuyor. Bir yandan yargı bağımsız, tarafsız, şimdiden nasıl ayrımcılık yapacağını, nasıl haksızlık yapacağını, nasıl taraftarlarını koruyacağını, kollayacağını, adalet terazisini taraftarlık terazisi olarak nasıl ikame edeceğini aleni olarak söylüyorlar. Ben utanıyorum bir Adalet Bakanı olarak bundan. Olmaz böyle şey. Olmaz, kimse bunu diyemez. Kimse bu ülkede savcılığa soyunmasın, hakimliğe soyunmasın. Mahkeme olmaya, istinafın yerine geçmeye, temyizin yerine geçmeye kalkmasın."
– "Herkesi, yargıya karşı ve yargı görevi yapanlara karşı temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum"
Her şeyin anayasa ve yasalar çerçevesinde yürüyeceğini söyleyen Bozdağ, buna saygı duyulması gerektiğini belirtti.
Geçen yıl hakimlerin 8 milyon dosyaya baktığını bildiren Bozdağ, bazı vatandaşların bu kararlara karşı istinaf yoluna, temyiz yoluna gitmediğini anlattı.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"Milyonlarca dosyaya bakan, gece gündüz çalışan hakim ve savcılarımızı taraftarlık üzerinden kimsenin tartmaya hakkı yoktur. Kimse tartamaz. Adalet terazisinin ayarlarını korumak sadece yargıcın görevi olarak da görülemez. Yargıcın zaten değişmez, değiştirilemez görevi o ama öte yandan adalet algısının doğru işlemesi, adalete güvenin olması, adalet hizmetlerinden memnuniyetin olması için de bizim adaletle ilgili konuşurken kendi dilimizin de terazisini, aklımızın da vicdanımızın da terazisini dosdoğru tutmamız lazım. Ben buradan herkesi, yargıya karşı ve yargı görevi yapanlara karşı temiz bir dille konuşmaya, saygın bir dille konuşmaya, haksızlığı hak gibi takdim etmekten vazgeçmeye bir kez daha davet ediyorum."
Bakan Bozdağ, konuşmasının ardından elektronik ortamdan butona basarak süresi dolmuş olan ve silinmeyen 208 bin 376 adli sicil kaydının silinmesi işlemini gerçekleştirdi.
Programa, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Akif Ekinci, HSK üyeleri, Adalet Bakan Yardımcıları Akın Gürlek, Hasan Yılmaz, Zekeriya Birkan, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürü Günay Albayrak, bakanlık bürokratları ve yargı mensupları katıldı.
(Bitti)