Diş Hekimi Sozdar Başkan, “Ağız ve diş sağlığı; genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmalarına göre; diş ve diş eti rahatsızlıkları, yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeniyle en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlanıyor. Bilimsel diş hekimliği eğitiminin 22 Kasım 1908 tarihinde başlaması nedeniyle bu tarih ülkemizde “Diş Hekimliği Günü” olarak kabul ediliyor. Her yıl 22 Kasım’ın bulunduğu hafta “Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” adı altında kutlanıyor. Atlas Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Medicine Hospital Diş Hekimi Sozdar Başkan, 21-27 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla ağız ve diş sağlığı hakkında bilgiler verdi.
Diş Hekimi Sozdar Başkan, “Ağız ve diş hastalıkları dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinde en sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Yaşam kalitesi açısından önemli kayıplara yol açan ağız ve diş hastalıklarının; şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, büyüme-gelişme geriliği, erken doğum gibi birçok sağlık sorununun gelişmesinde rol oynadığını gösteren kanıtların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle ağız ve diş sağlığı problemlerinin açığa çıkmadan önce koruyucu önlemlerle engellenmeleri, hastalıklar açığa çıktığında ise hızlıca tedavi edilmeleri gerekir” dedi.
“Diş ve diş eti rahatsızlıkları insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlamaktadır”
Diş hekimine gitme sıklığının oldukça düşük olduğunun altını çizen Diş Hekimi Başkan, “Kronik ve yıkıcı özellikte olan ağız-diş sorunlarında tedavi genellikle hastalığın çok ilerlediği bir dönemde gerçekleşir. Tedavideki gecikme ise ağız diş sağlığı ve genel sağlığı bozarken ayrıca sağlığa ayrılan bütçenin de katlanarak artmasına neden olmaktadır.
Ağız ve diş sağlığı; genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tespitlerine göre; diş ve diş eti rahatsızlıkları yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeni ile insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Diş ve diş eti hastalıklarının 5-17 yaş grubu çocuklarda büyüme yetersizliğine, hamilelerde 8 kat daha fazla düşük ağırlıklı doğumlara, 39-69 yaş grubunda 7 kat daha fazla kalp hastalığına neden olduğunu belirten Diş Hekimi Başkan, “Peki diş sağlığımızı ve bununla birlikte genel sağlığımızı korumak için ne yapmalıyız? ’Diş sağlımız için nasıl beslenmeliyiz?’ sorusu ilk aklımıza gelen soru. Diş sağlığı için zararlı olarak nitelendirilen gıda maddeleri şekerli ve asitli gıdalar ile dişler üzerine yapışıp kalan, kolay temizlenemeyen maddelerdir. Bunları tamamen kesmek değil ancak belirli bir düzen içinde tüketmek diş çürüğünün önlenmesi için gereklidir. Diş sağlığı için önerilen beslenme şekli; şekerli, yapışkan ya da asitli gıdalar üç ana öğün içinde tüketilmelidir. Öğün aralarında elma, havuç gibi besinler yiyerek, dişleri temizleyip diş etine masaj yapacak gıdalar yenmelidir. Şekerli, yapışkan gıda yendikten sonra dişlerin fırçalanması mümkün değilse ağız su ile çalkalanmalı ya da bir bardak su içilmelidir. Yine şekerli gıda yendikten sonra ağza atılacak bir parça peynir şekerin çürük önleyici etkisini gidermek açısından son derece önemlidir. Diş dostu olarak kabul edilen gıda maddelerinin başında proteinler gelir. Vücudumuzun temel yapı taşını oluşturan bu maddeler hem dişlerin gelişimi sırasında hem de dişler sürdükten sonra diş sağlığı açısından da mutlaka tüketilmesi gereken gıda maddeleridir. Yüksek protein içeriğinin yanı sıra diş sağlığındaki önemi açısından peynir özellikle şekerli gıda tüketimi sonrası şiddetle tavsiye edilen bir besindir” açıklamalarında bulundu.
Yer fıstığının içeriğindeki fosfat nedeniyle çerez türü yiyecekler arasında diş dostu olarak nitelendirilen bir besin olduğunu söyleyen Diş Hekimi Başkan, “Rafine edilmemiş hububat (beyaz undan yapılmış ekmek yerine kepekli esmer ekmek) diş sağlığı açısından tercih edilmelidir. Peki dişler neden çürür ve önlemek için neler yapabiliriz? Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve diş hekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar” dedi.
Diş Hekimi Başkan, diş çürüklerinin oluşmaması için alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı: “Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipi kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır.
Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir. Diş hekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.
Bir diğer aklımıza gelen soru ise şu; çocuklarımızda ağız bakımını nasıl sağlayabiliriz? İlk dişler ağızda görünür görünmez, temizlenmeye başlanmalıdır. Temiz bir tülbent ya da gazlı bez kullanılarak; sabah kahvaltı sonrası ve gece yatmadan önce dişlerin silinerek temizlenmesi gerekir. Diş fırçası kullanımına bebeğin arka dişlerinin çıkmasından sonra başlanabilir.
Fırçalama için en iyi teknik hangisidir? Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik önermek ve uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığını kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysaki mikroplar, dişlerin ara yüzleri ya da çiğneyici yüzeylerinde daha kolay birikir. Bu nedenle fırçalamadan sonra anne babanın kontrolü şarttır. Okul çağındaki çocuklarda fırçanın diş-diş eti birleşim yerine 45 derece eğimle yerleştirilip dişlerin görünen yüzeylerini döndürme hareketiyle, daha sonra da dişlerin çiğneyici yüzeylerinin ileri geri hareketlerle fırçalanması önerilmektedir.
Çocuğum için hangi diş fırçasını seçmeliyim?
Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.
Çocuklarda hangi diş macunu, ne kadar kullanılmalıdır?
Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Ancak reklamlarda olduğu gibi, yarım parmak değil, fırça üzerine sıkılan mercimek kadar macun fırçalama için yeterli olacaktır. Macun kullanımına başlandığı dönemde piyasada bulunan florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir.
Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım?
Sabah kahvaltı öncesi ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Pek çok iyi alışkanlık gibi, diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır. Yani özetleyecek olursak genel sağlımızın ayrılmaz parçası olan ağız ve diş sağlığımızı korumak öncelikle yukarıda saydıklarımıza bağlıyken, diş hekimlerine başvurarak ve daha detaylı bilgilendirmeyle birlikte tedavilere başlayarak sağlığınız için, kendiniz için ilk adımı atmanın tam zamanı. Biz diş hekimlerinin işimiz gücümüz; ağız ve diş sağlınızı korumak, hastalıkları tedavi etmek, sağlığınıza katkıda bulunmak. Dişimiz gücümüz.”