ANKARA (AA) – Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "Bizim için şu anda en önemli demografik tehdit maalesef nüfusun yaşlanıyor olması, nüfus artış oranının düşüyor olması." dedi.
Bakan Yanık, AA Editör Masası'na konuk olarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Türkiye’de aile kurumunun tehdit altında olduğunu düşünüyor musunuz? Televizyon kanallarında ve dijital medya platformlarındaki bazı yayınlar ve dizilerde aile kavramının ele alınış biçimini nasıl buluyorsunuz? Önümüzdeki dönemde aile değerlerini korumak için farklı adımlar atmayı planlıyor musunuz?" sorusuna cevap veren Yanık, Türk toplumunun genel olarak aileyle ilgili hassasiyetinin bulunduğunu, bunun çok kıymetli olduğunu söyledi.
"Bizi bütün o kriz dönemlerinde, ekonomik ya da sosyal kriz dönemlerinde bir arada sağlam tutan şey aslında aile yapısının gücüdür ve geniş ailenin birbirine destek olma kabiliyetidir." diyen Yanık, şöyle devam etti:
"Bu anlamda aileyi önemseyen ve aileyle ilgili en ufak bir olumsuzlukta da belki biraz daha yüksek tepki verme, daha yüksek reaksiyon gösterme ihtiyacı duyan bir toplumuz. Aile tehdit altında mı? Ben doğrusu bu kanaatte değilim. Bu iyimser bir tahmin değil, onu ifade edeyim. 'Yok canım bizim ailemiz niye tehdit altında olsun' reaksiyonu değil. Ailenin sürekliliğini sağlayacak olan kimdir? Yani ailenin kurumsal olarak varlığını sağlayacak olan gençlerdir. Türkiye'de gençler arasında yapılan araştırmalarda hala gençlerin yüzde 70'ten fazlasının, 74'tü oran yanılmıyorsam şu anda, kendisini en güvende ve en mutlu hissettiği yer aile. Bu çok önemli bir veri. Yurt dışındaki Türk gençleri arasında yapılan araştırmalarda bu oran yüzde 90'ın üzerine çıkıyor. Çünkü orada bir de azınlık psikolojisi ve koruma duygusu var. Dolayısıyla aile, ailenin kurumsal varlığını sürdürecek olan gençler arasında hala en önemli kurumlardan birisi. Şimdi ailenin dönüşmesi, bugün yaşadığımız dünyada gençlerin aile algısının üst ebeveynlerden bir parça farklı olması, ailenin tehdit altında olduğu gibi bir algıyı oluşturuyor. Ben bunun hem doğru olmadığı, yaptığımız çalışmalar çerçevesinde hem de gençlere de bir parça haksızlık olduğu kanaatindeyim doğrusu. 'Gençler aileyi sevmiyor.' Hayır seviyorlar. Gayet de aile kurmayı seven gençler var. Yüzde 74 oranında en güvenli hissettiği yer aile. Bu çok önemli bir sonuç."
"Aile tehdit altında, ama çözülüyoruz" gibi söylemlerin bir tarafa bırakılması gerektiğini tekrarlayan Bakan Yanık, "Hiç mi bir değişiklik yok? Gayet tabi ki var ve biz bu değişiklikleri anlamak, bunların nerelerde sosyal problemlere dönüştüğünü anlayabilmek için yaklaşık 10'a yakın sosyal araştırma yapıyoruz." dedi.
"Türkiye aile yapısı araştırması"nın çok büyük ölçekte olduğunu belirten Yanık, çok geniş denekler üzerinde bu çalışmanın yapıldığını anlattı.
Yanık, 30, 40, 50 yıl öncesine göre artan boşanma oranları olduğuna değinerek, "Ama buna karşılık boşananların da yüzde 80'i yeniden evleniyor. Demek ki aile devam ediyor. Yani boşandı ve orada kaldı, değil. Bir kısmı yeniden eski eşleriyle, bir kısmı başka evlilikler ama yüzde 80'e yakını boşananların yeniden evleniyorlar. Bu önemli bir şey." diye konuştu.
– "Doğurganlık oranı düştü"
Evlenme yaşının da biraz yükseldiğine dikkati çeken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "Doğurganlık oranı düştü. Bizim için şu anda en önemli demografik tehdit maalesef nüfusun azalıyor olması. Yani daha doğrusu nüfusun yaşlanıyor olması, nüfus artış oranının düşüyor olması. Bununla alakalı Sayın Cumhurbaşkanı'mızın en az 3 çocuk, işte 4 olursa, 5 olursa vesaire tavsiyeleri biraz böyle magazine edilerek kamuoyunda değerlendirildi ama onun arkasında çok önemli bir bilimsel gerçek var, nüfus artış oranımız düşüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de 18 yaş altı çocuk sayısının 23 milyon civarında olduğuna işaret eden Yanık, bu çocukların hayata iyi hazırlanmaları için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini kaydetti.
Bundan 10-15 yıl sonra yaşlılığa bağlı sosyal sonuçları görmeye başlayacaklarını ve kendilerinin bugünden bunun çalışmalarını yaptıklarını aktaran Bakan Yanık, Avrupa'nın bu süreci 125 yılında yaşarken, Türkiye'nin ortalama 25 yılda tamamladığına dikkati çekti.
Bütün bunları değerlendirerek sonuçları yönetmeye, olabilecek komplikasyonları önlemeye yönelik çalışmalar yaptıklarını anlatan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşlılığa bağlı sonuçları, komplikasyonları şimdiden öngörerek bunlarla ilgili ne tür tedbirler alabiliriz? İşte, aktif yaşlanma, evde bakım desteğinin genişletilmesi, son kertede kurum bakımına ihtiyacı olan yaşlılarımız olursa, bunlarla ilgili altyapının ki İstanbul'da biliyorsunuz bir sosyal hizmet şehri kuruyoruz, Darülaceze bünyesinde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bizatihi talimatlandırdığı bir projedir o, benim de en başından beri içinde olduğum bir çalışma ve ayrıca yine bakanlığımızın diğer Engelli Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz çerçevesinde, rehabilitasyon merkezlerinin, huzurevlerinin, engelli gündüzlü bakım merkezleri gibi kurum ve kuruluşların da kurulması çerçevesinde bir çalışma yapıyoruz. Özetle şunu ifade edeyim, biz sosyal yapımızın bütün başlıklarını, çocuk, kadın, erkek, aile, genç, yaşlı bütün başlıklarını hem sosyal politika anlamında hem de bu sosyal politikalarının gerektirdiği sosyal hizmetin sağlanması noktasında ayrı ayrı çalışıyoruz. Aile bunların en önemlisi. Bizim bütün çalışmalarımız, çocuk çalışmalarımızda, çocuk hizmetlerimizde, daha doğrusu engelli hizmetlerimizde, yaşlı hizmetlerimizde temel parametre ailedir. Odakta aile olur, aile yer alır. Bunun etrafında hizmeti planlarız. Yoksa ondan sonra kurum bakımı meselesi devreye girer ve nitekim 2022 yılını bu anlamda bir aile izleyi kuracak şekilde, bütün çalışmalarımızı bu şekilde oluşturduk ve yürütüyoruz."
– "İyi hal" indirimi
Kamuoyunda "kravat indirimi" olarak da nitelendirilen "iyi hal indirimi" nedeniyle zaman zaman kadın cinayeti davalarında verilen mahkeme kararlarının çok eleştirildiği hatırlatılarak, "Yargı paketinde yapılan düzenlemeyle bu uygulama kaldırıldı. Ancak kanun yapmak kadar sahada bunun doğru uygulanması da önemli, bu konuda yargı mensuplarıyla bir çalışma yapıyor musunuz?" sorusu üzerine Bakan Yanık, "Sahada uygulamaları gayet tabi takip etmeye çalışıyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığımız da son derece hassas ve gerçekten özellikle hakim savcıların meslek içi eğitimleri ya da hakim savcı adaylarının mesleğe intikal süreçlerindeki eğitimlerinde özellikle bu noktada çok özel bir farkındalık geliştirmeye onlar da çalışıyorlar. Biz de takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Bakan Yanık, bu anlamda bakanlığının çalışmalarının daha çok analiz, değerlendirme ve takip noktasında olduğunu, Adalet Akademisinin de özellikle eğitim programlarında bunlara yer verdiğini ve yargı mensuplarına da bu alanda bilgi ve birikim noktasında destek sağladığını bildirdi.
Şiddetle mücadelede uygulamanın yasal mevzuattan da önemli olduğunu ifade eden Yanık, "Uygulamanın, o düzenlemenin temel hareket noktasına, temel felsefesine vukufiyeti uygulamadaki sıhhati de beraberinde getirir. Şiddet konusu bu anlamda çok daha öne çıkar. Çünkü sonuçları çok ağır olan bir mesele. Sonuçları çok ağır olduğu için buradaki farkındalık daha çok önem kazanıyor." dedi.
Bakanlığının koordinatörlüğünde Adalet, İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığınca Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu'nun oluşturulduğunu anlatan Yanık, her yıl sonunda değerlendirme, yıl başlarında da bu konuda neler yapılacağını kamuoyuyla paylaştıklarını dile getirdi.
Yanık, uygulamada sadece hakim ve savcıların değil, kolluğun uygulama kabiliyetinin de çok gündeme geldiğini ifade etti.
– "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı"
Bakan Yanık, "2021-2025 dönemini kapsayan 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı' kapsamında hangi adımlar atıldı? Bakanlık olarak, kamuoyunun gündemine de gelen kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve cinayet davalarına müdahil oluyorsunuz. Bakanlığın müdahilliğinin mağdurlar ve ailelerine katkısı ne oluyor?" sorusunu da yanıtladı.
Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı davalarında kamuoyuna yansısın, yansımasının en başından itibaren sürecin içinde olduklarını belirten Yanık, şunları kaydetti:
"Diyelim bir kadın şiddete uğradı ya da şiddet tehdidi altında. Yani tehdit, birtakım görüntülü mesaj vesaire gibi durumlarla bize geldi. Şiddet önleme izleme merkezlerimize ya da sosyal hizmet merkezlerimizdeki şiddet önleme irtibat noktalarına geldi, müracaat etti. Biz zaten süreci başlatan taraf oluyoruz bakanlık olarak, hemen kolluğa haber veriyoruz gerekli tedbir kararları alınıyor. Eğer çok ağır bir can güvenliği tehdidi varsa koruma altına alıyoruz, kadın konuk evlerimizde vesaire… Biz oradan itibaren işin içindeyiz. İkincisi, kolluğa yansıdı bir şekilde, zaten emniyet birimlerimiz bakanlığımızı haberdar ediyorlar. O dakikadan itibaren olayın içerisindeyiz ve takibini yapıyoruz. Cinayet vakalarında da haberdar olduğumuz andan itibaren, kolluk vasıtasıyla ya da bazen belki olabilir ki işte medya yoluyla hemen müdahil oluyoruz. Müdahalenin nasıl bir etkisi var? Bakın müdahalenin bir kamusal etkisi bir de gayet tabi mağdurların aileleri açısından etkisi. Mağdurların ailelerinden başlayarak hukuksal destek veriyoruz. Bu alanda zaten ciddi bir müktesebatı, çalışması olan, bir anlamda yasamanın da bir tarafında kurucu tarafında olan bir bakanlık var. Bazı aileler olabilir ki belki neredeyse o yasal savunma imkanını sağlayamayacak durumda da olabilirler. Hemen gerekli barolarla irtibat kurularak sağlanıyor. Biz bir yasal destek, ikinci olarak ailelere psikososyal destek sağlıyoruz. İhtiyaçları varsa ekonomik destek, ihtiyaçları varsa psikolojik destek, ihtiyaçları varsa sağlık desteği, rehabilitasyon gibi bunların hepsini bakanlık olarak takip ediyor ve arka planında desteğini sağlıyoruz."
Kadına şiddet ve çocuk istismarıyla "sıfır tolerans" ilkesi çerçevesinde sonuna kadar mücadele ettiklerini, mağdurlara psikososyal ve ekonomik destek sağladıklarını, mağdurları koruduklarını aktaran Yanık, şöyle konuştu:
"Eğer can güvenliği tehdidi varsa konuk evlerimizde o can güvenliği tehdidinin izole edilmesi ve akabinde hukuksal sürecin takibi, failin cezalandırılması sürecine kadar devam eden bir hizmet skalası var. Bunun kamuoyu açısından gayet tabi önemli bir mesajı var. Kamuoyuna verdiği çok önemli bir mesaj var. Bunu bakanlık olarak hem görev alanımız çerçevesinde yaptığımız çalışmalarda hem de diğer kurum ve kuruluşlarla, gerek kollukla, gerek Adalet Bakanlığımızla, gerek Milli Eğitim tarafından eğitim süreçlerinde, ayrı ayrı organize olarak birlikte yapacağımız çalışmaları planlayarak, iş birliği içerisinde yürütüyoruz ve yürütmeye de devam edeceğiz."
(Sürecek)