GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
– Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç'un konuşması
15. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı düzenlendi
– Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç:
– “(Siber güvenlik için) Çözüm güvenlik temelli bir tasarım modelinin benimsenmesi, kullanıcıların dijital okuryazarlığının, farkındalığının artırılması ve hepsinden önemlisi sanal evrende, insani değerlerin de dijital ikizinin oluşturulmasıdır”
ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, siber güvenlik için çözümün, güvenlik temelli bir tasarım modelinin benimsenmesi, kullanıcıların dijital okuryazarlığının, farkındalığının artırılması ve “sanal evrende”, insani değerlerin dijital ikizinin oluşturulmasından geçtiğini söyledi.
15. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde başladı.
Koç, Kovid-19 salgını sürecinin uzun yıllar sürecek bir dönüşümün birkaç yıla sığdırılmasına neden olduğunu belirterek, teknoloji dalgalarının birbirine çok yaklaşarak adeta bir “Dijital Tsunami”ye dönüştüğüne işaret etti.
Uzaydan dünyanın her yerine yüksek hızlarda internet ve haberleşme hizmetinin kesintisiz sunulmasının mümkün hale geldiğini vurgulayan Koç, “Bu 'Yeni Uzay' veya 'Uzay 4.0' isimleriyle anlatılsa da uzayı navigasyon ve gözlem dışında haberleşme amacıyla kullanmak için onlarca ülke yarışa girdi bile. 2030'a kadar tüm dünyada fırlatılması planlanan 100 bin tane uydu var. 5G'nin kullanıma sunumu henüz tamamlanmadan 6G'yi konuşuyoruz. 6G ile yapay zeka kullanımının çok daha önemli hale geleceğini öngörmek çok da zor değil.” diye konuştu.
Koç, makinaların düşünmenin yanı sıra artık koku da alabildiğine işaret ederek, dijital koku, his, tat teknolojileri ile “duyuların interneti” kavramının insanların hayatına girdiğini anlattı. Bunu “insan beyninin dijital ortamın bir ara yüzü haline dönüşmesi” şeklinde tanımlayan Koç, duyuların interneti ile birlikte gerçekliğin, sanal gerçeklikle birleşerek karma gerçeklik şeklinde ortaya çıktığını ifade etti.
Buradaki ana fikrin “fiziksel ve dijital ortamın bütünleşmesi” olduğunu ve bu durumda beynin her iki ortam arasındaki geçişlere adapte olması gerektiğini söylen Koç, fiziksel olandan sanala geçişte beynin gerçeklik kaybına maruz kalabileceği değerlendirmesinde bulundu.
– Temel tehdit gizlilik ve mahremiyet
Koç, metaverse evrenin bir oyunun ötesinde, içinde ekonominin, siyasetin, iş hayatının, eğitimin, alışverişin, eğlencenin dünyada ne varsa bir kopyasının olacağı birçok sanal evrenin birleşimi olarak tanımlandığını aktardı.
Buranın, insanların avatarları aracılığıyla dahil olduğu bir siber uzay olduğuna dikkati çeken Koç, şöyle devam etti:
“Sınırları belirsiz kurgusal bir dijital evren. Geleceğin teknolojileri hepimiz için harika araçlar sunmakla birlikte, yeni riskleri de beraberinde getiriyor. Sınırsız bir sanal deneyim ortamında siber tehditlerin de çeşitleneceğini öngörmek çok zor değil. Teknoloji şirketlerinin ne yazık ki sosyal refahtan çok karlılıkla ilgilendiği bir gerçek. Bu şirketler halihazırda topladıkları davranış verilerine, duyularla üretilmiş en hassas veriler de eklenince çok büyük bir sorun ortaya çıkmaz mı? Metaverse evreninde oluşturdukları platformlar sayesinde, yaşamlarımız, gizli verilerimiz, diğer insanlarla olan özel ilişkilerimiz üzerinde daha önce olmadığı kadar büyük bir kontrole sahip olacaklar. Bu nedenle metaverse evrenindeki en temel siber tehdit 'gizlilik ve mahremiyet' olarak karşımıza çıkacak.”
Koç, bu evrenin yeni teknolojilere çok hızlı adapte olan suç örgütlerinin de iştahını kabartmak için fazlasıyla güzel bir ortam olduğuna işaret etti.
Metaverse evreninde gerçek hayattaki suç türlerinin dijital ikizinin yer alacağını vurgulayan Koç, “Örneğin fidye ve kara para aklama gibi saldırılar, bu yeni evrende dijital varlıkların sahipliğini belirlemek için kullanılan NFT’ler aracılığıyla gerçekleşecek. Dijital cüzdan hırsızlığından, blok zincir dolandırıcılığına kadar uzanan saldırıların hedefi ise farkındalığı çok düşük olan avatarlar olacak. İnsanlar yerine avatarlara saldırı başlayacak.” değerlendirmesinde bulundu.
– “En kritik siber güvenlik açığı insan”
Koç, siber tehditlerden korunması gereken en kritik sistemin insan, güven duygusunun ise en kritik siber güvenlik açığı olduğunu dile getirdi.
Halihazırda gerçekleşen siber saldırıların yüzde 85'inin oltalama saldırısı olduğunu aktaran Koç, sosyal mühendislik ve özellikle de kimlik avı saldırılarıyla bu ortamda daha sık karşılaşılacağını söyledi. Koç, “Çözüm güvenlik temelli bir tasarım modelinin benimsenmesi, kullanıcıların dijital okuryazarlığının ve farkındalığının artırılması ve hepsinden önemlisi sanal evrende, insani değerlerin de dijital ikizinin oluşturulmasıdır.” dedi.
Koç, metaverse evreninin gelecek için “oyun değiştirici” olma vaadinin büyük ölçüde güvenlik endişelerinin giderilmesine bağlı olduğunu belirterek, bu konferansta iki gün boyunca güvenlik endişelerini konuşacaklarını bildirdi.
Dijital evrende yüzde 100 güvenli bir ortamın mümkün olmadığına dikkati çeken Koç, “Ancak henüz kurgu aşamasında benimsenecek güvenlik temelli bir tasarım yaklaşımı, metaverse evrenini ona yakın tabir olan 'kötücül evren metaverse' evrenine dönüşmekten kurtarabilir. Teknolojik altyapı ne kadar güçlü olursa olsun, bunları üretecek, geliştirecek ve yönetecek nitelikli insan kaynağını yetiştirmek işin en önemli parçası.” ifadesini kullandı.
Gençler arasında siber güvenliğe duyulan ilginin her geçen gün arttığını aktaran Koç, 3 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttükleri çalışmalar neticesinde Türkiye'nin ilk ve tek siber güvenlik meslek lisesini açtıklarını anımsattı.
Koç, Dijital Dönüşüm Ofisi ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı iş birliği ile “siber güvenlik meslek yüksekokulları”nı da hayata geçireceklerini vurgulayarak, bu öğrencilerin siber güvenlik alanında “ara eleman” değil “aranan eleman” olacağını sözlerine ekledi.