ANKARA (AA) – Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, üç çeyrektir devletin nihai tüketim harcamalarının azalma eğilimine girdiğini belirterek, "Ülkemiz büyük altyapı yatırımlarının birçoğunu tamamladı. Bundan sonraki süreçte cari açığa yol açan ürünler başta olmak üzere kaynaklarımızı üretime kanalize edecek bir seferberlik başlatmalıyız." dedi.
Özdebir, ASO'nun haziran ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ekonomilerin, yerel önceliklere odaklandığı, ulus devlet anlayışının güçlendiği, küreselleşme olgusunun sorgulandığı, bölgeselleşmenin daha fazla konuşulduğu bir dönemin yaşandığını söyledi.
ABD Merkez Bankasının (Fed) beklentilerin üzerinde 75 baz puanlık faiz artışına gittiğini hatırlatan Özdebir, bazı ülkelerin para birimlerinin değerlerini korumak için ardı ardına faiz yükselttiğine dikkati çekti.
Özdebir, Türkiye ekonomisinin ise yapısı itibarıyla büyüyen, gelişen, krediye ve paraya dayalı bir ekonomi olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Birçok ülke bozulan enflasyon eğilimleri karşısında enflasyonu önceliklendirirken büyümeden feragat edip, faiz artışına devam ediyor. Türkiye ise küresel ekonomilerden ayrışarak, büyümeyi önceliklendirip enflasyona razı olan faiz seviyesinde bir değişikliğe gitmiyor. Mevcut durumda para-maliye politikasında doğru eşgüdümün sağlanması gerekiyor."
Merkez Bankasının alacağı kararların diğer politikalarla desteklenmesinin önemine dikkati çeken Özdebir, diğer bankaların da krediler konusunda şirketlere en azından devre faizlerini ödeyecek kadar imkan sağlamaları gerektiğini bildirdi.
– "Büyümenin yüksek kalması son derece değerli"
Özdebir, devletin nihai tüketim harcamalarında üç çeyrektir azalma eğilimi olduğuna dikkati çekerek, "Ülkemiz büyük altyapı yatırımlarının birçoğunu tamamladı. Bundan sonraki süreçte cari açığa yol açan ürünler başta olmak üzere kaynaklarımızı üretime kanalize edecek bir seferberlik başlatmalıyız." ifadelerini kullandı.
Sanayi üretiminin yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,4 artışla büyümenin önemli bir lokomotifi olduğunu vurgulayan Özdebir, sektörün, ekonominin yüz akı olarak büyümeye katkı sağlamayı sürdürdüğünü dile getirdi.
Özdebir, bu durumun, gelecek dönemde üretimin devamlılığı ve ekonominin istihdam yaratma kapasitesi açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Büyümenin anlam ifade etmesi için kapsayıcı ve sürdürülebilir olması önemlidir. 6 çeyrektir süren bir büyüme trendini yakaladık. Enflasyonist ortamda büyümenin yüksek kalması son derece değerli. Büyümenin sürdürülebilirliği için kredi genişlemesinden daha ziyade sanayi ve ihracat üzerinden gerçekleşmesi çok önemli."
Türkiye'nin rekabet seviyesinin artırılabilmesi için yüksek beşeri sermaye kapasitesine sahip olması ve Ar-Ge'nin büyük çoğunluğunun pazarlanabilir ürün ve hizmete dönüştürülebilir nitelik taşıması gerektiğini anlatan Özdebir, bunun için eğitim kalitesinin de artırılması gerektiğini bildirdi. Özdebir, doğru iş gücü ile yüksek katma değerli üretim yapılabileceğini belirterek, üniversite mezunu işsizlerin meslek edindirme programlarıyla eğitilmeleri ve iş dünyasına kazandırılmaları gerektiğini ifade etti.
– Asgari ücret hassasiyeti
Asgari ücrete yapılması öngörülen artışa da değinen Özdebir, sanayicilerin işçileriyle birlikte değer yarattığını ve hiçbir işverenin çalışanını mağdur etmek istemeyeceğini söyledi.
Özdebir, ürünlerine enflasyon oranında zam yapan işletmelerin çalışanlarının ücretlerini de herhangi bir düzenlemeye ihtiyaç kalmadan artırdığına işaret ederek, ürün ve hizmetlerinde fiyat artışına gitmeyen sektörlerin ise asgari ücretteki yükselişten etkileneceğini dile getirdi.
Devletin bu yükü reel sektörle paylaşması gerektiğini vurgulayan Özdebir, şu değerlendirmede bulundu:
"1999 ve 2008 yıllarında sosyal güvenlik sistemimizde önemli reformlar gerçekleştirildi. Bundan sonra yapılacak düzenlemelerde popülist politikalara dönülmemesi, bu reformların ruhuna aykırı düzenlemeler yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Hem sosyal güvenlik sisteminin açık vererek kamuya yük olmaması hem de çalışabilir iş gücünün en verimli çağında yasada belirtilen yaş sınırına kadar sistemin içinde kalması ülkemizin geleceği açısından oldukça önemlidir."