TBMM (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Türk Ocakları'nın Kuruluşu'nun 110. Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu"na katılmasını eleştirerek, "Türk Ocakları 110 yıl evvel millet zillete düşmesin diye kurulmuştu, ama 110 yıl sonra zillete ev sahipliği yaparak geçmişine kalın bir sünger çekmiş, bizim de ciğerimizi dağlamıştır." dedi.
Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Rusya-Ukrayna savaşının bir yandan askeri mahiyeti, diğer yandan siyasi ve ekonomik muhtevasının olduğunu anımsattı.
Arzularının ve sönmeyecek umutlarının, iki ülke arasında kalıcı çözümün ve barışın sağlanması olduğunu vurgulayan Bahçeli, uluslararası sistemin de çok ciddi şekilde kamplaştığını, husumetlerin farklı kanallardan artan şiddetle kamçılandığını kaydetti.
Bahçeli, dünya coğrafyasının farklı bölgelerinde çatışma ve kutuplaşmaların sertleştiğini, barışçıl arayışların ölüme terk edildiğini ifade ederek, Yunanistan'ın, Doğu Akdeniz ve Ege'deki pozisyonunu güçlendirmek amacıyla Rusya'nın tecrit edilmişliğini Türkiye'yi de içine alacak derecede yayma çabasında olduğunu söyledi.
-"Yunanistan'ın korsanvari hamlelerine sessiz kalan AB…"
Brüksel'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde kabul edilen kararların subjektif ve ön yargılı ithamları içeriğine alarak Yunan emellerine hizmet edecek kıvama taşınmasının, ayıplı ve utanç duyulacak bir çarpıtma olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bizim de kabulümüz mümkün değildir. Ukrayna ve Moldova'ya aday ülke statüsü tanınırken, Gürcistan'a AB üyeliği perspektifi verilirken, Türkiye'nin haksızlığa uğraması, mesnetsiz iddialarla suçlanması sahtekarlık ve iki yüzlülüktür. AB'nin, Doğu Akdeniz ve Ege'deki gayrimeşru ve gayri hukuki dayatmalara sözcülük yapması; bize göre hem bölge barışını dinamitleyen, hem de Türkiye-Yunanistan arasındaki ilişkileri daha da gergin bir mecraya sürükleyen sorumsuzluktur.
Yunanistan'ın ahlaksız ve korsanvari hamlelerine sessiz kalan AB'nin artık inandırıcılığı ve itibarı nazarımızda neredeyse kalmamıştır. Atina yönetiminin 10 mil hava sahası iddiasına gıkları çıkmayanların Türkiye'ye parmak sallaması namertliktir. Gayri askeri statüdeki adaları silahlandıran, sürekli damarımıza basan Yunanistan'a itiraz edemeyenlerin Türkiye'yi yargılama ve töhmet altında bırakmaya hakları da yoktur, buna haysiyetleri de elvermeyecektir. Uluslararası hukuka ve müttefiklik ruhuna aykırı ne varsa ülkemiz aleyhine reva görülmektedir."
-"Hakkımızı yedirmeyiz, hiç kimsenin hakkına da göz koymayız"
AB'nin lekeli yüzünün, Yunanistan'ın mazlum göçmenlere saldırırken görüldüğünü, karanlık niyetinin İspanya'nın Melilla kentinde sınırı geçmek üzereyken katledilen 37 göçmenin feryadından duyulduğunu belirten Bahçeli, böylesi bir atmosferde, 29-30 Haziran'da Madrid'de toplanacak NATO Liderler Zirvesi'nin, dikkatleri üzerine çektiğini vurguladı.
Bahçeli, zirvenin önemli bir kavşak olduğuna işaret ederek, "Stratejik Konsept 2023" belgesinin görüşüleceği zirvede, Türkiye'nin tutumu ve duruşunun merak uyandırdığını anlattı.
İsveç ve Finlandiya'nın da NATO'ya başvurularının oylanmasının beklendiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Ancak özellikle İsveç bugüne kadar Türkiye'nin eleştirdiği konularda somut ve ikna edici adımlar atmaktan devamlı imtina etmiştir. MHP olarak İsveç ve Finlandiya'nın pişmanlık emaresi göstermeden, dürüst ve çelişkisiz bir diplomasi rotasına girmeden, üstelik terörle aralarına kalın bir çizgi çekmeden NATO'ya üye olmalarına karşıyız, karşı duracağız. Türkiye'miz, kısa vadeli kazanımlar uğruna, uzun vadeli çıkarlarına asla gölge düşürmeyecektir.
Yeri geldi mi agresif politikalara rafine cevaplarla karşılık vermemiz, tarihi ve milli haklarımızla bezenmiş duruşumuzla mukabele etmemiz kaçınılmaz bir millet görevidir. Hakkımızı yedirmeyiz, hiç kimsenin hakkına da göz koymayız. Milli haysiyetimizi çiğnetmeyiz, çiğnemeye kalkışanların da alınlarını santim santim karışlarız. Baş veririz, fakat asla baş eğmeyiz. Boynumuz kıldan incedir, ancak büküldüğü hiçbir zaman görülmemiş ve görülmeyecektir."
-"Halbuki Türk Ocakları göz nurumuzdu"
Bahçeli, Kanuni Sultan Süleyman'ın, bir gün sarayın bahçesinde dolaşırken meyve ağaçlarının bazılarında çürüme fark ettiğini ve üzerlerinde karıncalar gördüğünü, ağaçları ilaçlamak için hocası Ebussuud Efendi'ye günahı olup olmadığını sorduğunu, "Yarın Hakk'ın divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca" cevabını aldığını anlattı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk Ocakları'nın Kuruluşu'nun 110. Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu'nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın konuşmalarını dinleyince, hele hele devlete seri katil diyen bir müfterinin, bir suçlunun anılan sempozyumda olduğunu öğrenince bu duygu ve düşünceler kapladı ruhumu.
Halbuki Türk Ocakları göz nurumuzdu, bir nevi mektebimiz, mefkuremizdi. İlk sevdamızdı, fikirlerimizin sistemleşip sadırdan satıra döküldüğü ülkü membamızdı. Türkçülüğün ilk sancağı Türk Ocağı'nda kaldırılmıştı. 1931'den 1949 yılına kadar kapalı olduğu 18 yıllık bir dönemi kenara koyarsak, fiilen kurulduğu 3 Temmuz 1911'den, resmen kurulduğu 25 Mart 1912'den itibaren Türk'ün, Türkçülüğün ve Türk milliyetçiliğinin beşiğiydi. Türk Ocakları, Ahmet Ağaoğlu'ndan Yusuf Akçura'ya; Mehmet Emin Yurdakul'dan Ahmet Ferit Tek'e; Hamdullah Suphi Tanrıöver'den Osman Turan'a varıncaya kadar nice fazıl, inanmış ve davasına baş koymuş büyüklerimiz vasıtasıyla kollarını açıp uçurumların önüne set çekmişti."
-"Ben çok üzüldüm, dalıp dalıp uzaklara gittim"
12 Eylül 1980 darbesinin ardından talimatla açılan "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar" davasının iddianamesinin, MHP ve ülkücü kuruluşları, "1912'de Türk Ocakları'nın kuruluşuyla faaliyete geçen bir suç örgütü" olarak yaftaladığına işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şimdi herkes elini vicdanına koyup düşünsün, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Türk Ocakları'nın Kuruluşu'nun 110. Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu'nda' ne işi vardır? Biz bu hazin manzarayı nasıl okuyalım? Neye yoralım? Nasıl yorumlayalım? Davet ede ede, hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir?
Benim sözüm Türk Ocakları'nın üç-beş yöneticisinedir. Ya bunu nasıl yaptınız? Nasıl böyle bir hatanın faili oldunuz? Bu gaflete nasıl kapıldınız? Kılıçdaroğlu'nun 'din halkın afyonudur' diyen, üstelik İslam dünyasıyla ilgili bir sempozyumda, Karl Marx'tan alıntı yaparak salonda hazır bulunanlara hitap etmesine nasıl katlandınız? O salondan mesela Ziya Gökalp, mesela Erol Güngör, mesela Mehmet Eröz'ün yerine Marx'ın görüşlerinin kamuoyuna yansımasını içinize nasıl sindirdiniz? Bunu nasıl hazmedebildiniz? Ben çok üzüldüm, dalıp dalıp uzaklara gittim, acaba Türk Ocakları yönetimi hiç mi rahatsız olmadı? Hiç mi vicdan azabı çekmedi? Türk milletinin kurşun gibi ağır günlerden geçtiği bir dönemde bu Türk Ocakları ne yapar, ne arar, neyle meşgul olur? Ebussuud Efendi'nin cevabını bir kez daha haykırıyorum: Yarın Hakk'ın divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca. Bizim asıl ocağımız, teslim olmuş bir ocak değildir. Adı ve unvanı da tertemiz ülkü erlerinin inancıyla, şehit ve gazilerimizin kahramanlığıyla bayraklaşan Ülkü Ocakları'dır. Kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulmuş Türk milliyetçiliği bizim damarlarımızda dolaşan kanımız, dünyaya Türkçe bakışımızın fikir namusudur. Türk Ocakları 110 yıl evvel millet zillete düşmesin diye kurulmuştu, ama 110 yıl sonra zillete ev sahipliği yaparak geçmişine kalın bir sünger çekmiş, bizim de ciğerimizi dağlamıştır."
– "Asgari ücretlilerin enflasyona ezdirilmeyeceğine inanıyoruz"
Bahçeli, "Memur ve emeklilerimizle birlikte asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin enflasyona ezdirilmeyeceğine, maaş ve ücretlerde beklenen artışlarla birlikte refah düzeyinin yükseleceğine gönülden inanıyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün yaptığı açıklamaları memnuniyetle karşıladıklarını dile getiren Bahçeli, milletin lehine olacak her kararın yanında duracaklarını kaydetti.
Bahçeli, toplantı sonrasında gazetecilerin, Erdoğan'ın, ek bütçenin Genel Kuruldaki görüşmelerinde Cumhurbaşkanı ödeneği maddesinin kanun metninden çıkartılmasını talep etmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, bazı eleştirilere karşı isabetli bir karar olduğunu söyledi.
(Bitti)