Bodrum Belediyesi’nin desteği ile yayına hazırlanan “Bodrum 1965-1991” kitabının tanıtımı yapıldı.
Prof. Dr. Reha Günay’ın objektifinden çıkan fotoğraflarla kaleme aldığı Bodrum Belediyesi’nin desteğiyle Yapı Endüstri Merkezi (YEM) yayınları tarafından baskısı yapılan “Bodrum 1965-1991 Geleneksel Mimarlığın İzinde-1” kitabı Hakan Aykan Kültür ve Sanat Merkezi’nde (Trafo) tanıtıldı.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, açılış konuşmasında “Bugün yine çok güzel bir anı paylaşmak için toplandık. Bu kenti kültürüyle, mimarisiyle, sanatıyla ortaya koymak çok önemli. Herodot tarihinden yola çıkarsak bu medeniyet ve kültürleri çok iyi tanıyoruz. Belgelerin toplanması ve muhafaza edilmesi bizler için çok önemli. Bodrum Belediyesi Kültür Yayınları aracılığı ile önemli akademik kaynak kitaplar yayınladık ve sorumluluğumuz gereği yayınlamaya devam edeceğiz” diyerek, yayına hazırlanan kitaplara ve Bodrum’un gelecek nesillere aktarılmasında emek veren Mimarlık Kütüphanesine, Prof. Dr. Suha Özkan’a ve “Bodrum 1915-1991” kitabının hayata geçirilmesini sağlayan herkese teşekkür etti.
Prof. Dr. Suha Özkan ise kültür odaklı ve kültür öncelikli adım başlattıklarını belirterek Bodrum Belediyesi Kültür Yayınlarının akademik değerinden söz etti. Çektiği fotoğraflarla “Bodrum 1965-1991 Geleneksel Mimarlığın İzinde-1” kitabını kaleme alan Prof. Dr. Reha Günay, Kitabın gerçekleşmesini sağlayan Başkan Ahmet Aras’a, Umut Ülkümen’e ve Suha Özkan’a öncelikle teşekkür ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Bodrum’a ilk kez 1965 yılında geldim. O yıllarda Bodrum artık keşfedilmişti. Özellikle okumuş yazmış takımı bu yeni hayal kentle tanışmak için can atıyordu. Bu merakta Halikarnas Balıkçısı gibi gizemli bir ismin ve Azra Erhad gibi bilge yazarın payı vardı. Bu durum birkaç yıl böyle sürdü. Yarmada daha beton canavarı ile tanışmamıştı. Kırsal peyzaj, güneşin altında şimdilik bütün saflığıyla uyuyordu. Pencereleri söveli, beyaz badanalı evler herkese gülümsüyordu. Daha sonra akan zaman bazı şeyleri değiştirmeye başladı. Önce o zamana kadar pek de hayrını görmedikleri mandalina bahçelerini sattılar; yerine minibüs alıp taşımacılığa başladılar. Tarlada didinmek yerine otelde çalışmayı yeğlediler. Çarşıdaki mütevazi dükkânlarının yabancı ellerde markete dönüştüğünü gördüler. Kapalı ekonomilerinin ellerinden kaydığını ve artık tam bir tüketici olduklarını gördüler. İş işten geçmişti. Şimdi karşı karşıya olduğumuz duruma bakarsak: Her şeyden önce Bodrum, kaldırabileceği yoğunluğu çoktan aşmıştır. Bu sınırsız göçe bir çözüm bulalım. Bodrum’u devasa bir mezarlığa ve mezatlığa çevirmeyelim.”
Bodrum 1915-1991 kitabının içeriğinde Bodrum’a özgü beyaz badanalı evlerin fotoğrafları ile özellikleri yer alıyor.