EDİRNE (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sanayiciler özellikle katma değeri yüksek ürünler ürettikleri sürece yanlarında olacağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, Edirne Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen partisinin grup toplantısında, israfın önüne geçilmesi gerektiğini, saray meraklarının olmadığını söyledi.
Bir devletin adaletle, erdemle, ahlakla, hukukun üstünlüğü kuralının göz önüne alınarak yönetilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir devlet baskıyla, şiddetle yönetilmez. Bunu da defalarca söyledim. Elinde sopayla insanların kafasına vurulmaz. Demokrasiyi istiyorsak her alanda istiyoruz demokrasiyi. Devleti böyle yöneteceksiniz. Ahlakla, erdemle, bilgiyle, birikimiyle yöneteceksiniz. Devlette liyakati yok ederseniz devleti çürütmüş olursunuz. Defalarca söyledim bir kez daha söyleyeyim. Şu anda çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıyayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bakın, oradaki milletvekillerinin büyük bir kısmı milletin vekili değil, sarayın vekili. Milletin vekili ve sarayın vekili arasında fark vardır. Saraydan beslenen ve saraydan talimat alıp el kaldırıp indiren insanlar, yani bir kişiden talimat alanlar, el kaldırıp indirenler milletin sözcüsü, milletin sesi olamazlar."
Kılıçdaroğlu, yargının bağımsızlığını sağlayacaklarını, milletvekillerinin milletin sesi olacağını belirtti.
Siyasi partiler yasasında ciddi değişiklikler yapacaklarını, 6 liderin bu konuda anlaştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu konuda 6 lider anlaştık ve görüş birliği de vardı. Bu konuyu kamuoyuyla paylaştık. Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı halkın cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin cumhurbaşkanı olmaz. Ya oraya başka bir isim bulacaksın ya da cumhurbaşkanlığı unvanını kullanmayacaksın. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyoruz. Dolayısıyla bizim yapacağımız çok işimiz var ama şundan emin olmanızı isterim, neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. 6 lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili bir çalışma da yapıyoruz. 6 parti kendi içinde bu çalışmayı yapıyor. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra bunu da kamuoyuyla paylaşacağız."
– Kur korumalı mevduat sistemi
Kılıçdaroğlu, kur korumalı mevduat sistemini de eleştirdi.
Yılın ilk 6 ayında bankaların karının yüksek oranda arttığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Faize karşıyım diyor değil mi? Erdoğan faize karşıyım diyor. Bankaların karı… Bu yılın ilk 6 ayında felaket bir tablo var. Bankaların karı milyarları buluyor. Bu yılın ilk 6 ayında bankaların karı yüzde 400, bankaların karı, faiz geliyor. Banka ne yapar? Para ticareti yapar. Kredi verir, faiz uygular, karşılığını alır. Eğer bankalar ilk 6 ayda yüzde 400 kar elde ediyorsa çiftçi yüzde 400 kar elde etti mi? Hayır. Esnaf? Hayır. Sanayici? Hayır. Ücretli? Hayır. Hiçbir meslek grubu yüzde 400 kar elde etmedi. Bankacılık hariç, yüzde 400 kar. Neymiş? Beyefendi faize karşıymış. Ne yapacaksın? Karşı olduğunu söyleyeceksin. Birileri malı götürecek. Asıl büyük parayı onlar götürecekler. Sadece bu mu? Hayır kur korumalı mevduat, ekonominin kalbine yerleştirilmiş bombadır diyorlar. Bomba değil atom bombası. Ekonominin kalbine yerleştirilmiş atom bombası. Dünyanın parası, beyler götürdüler. Bir, parayı yatırıyorsun, Türk lirası yatırıyorsun. İki, sana güvence veriyorlar. Üç, faiz artarsa hiç merak etme faizi de artırmayacaklar. Döviz artarsa hiç merak etme dövizle ödenecek o garantiyi de sana veriyorlar. Vergi, senden vergi de almayacağım diyor. Fırından ekmek alırken vergi ödeyeceksin. Beyler milyarları götürecekler, beş kuruş vergi almayacaksınız. Buradan kur korumalı mevduat sahiplerine yani bir avuç kişiye sesleniyorum. Bizim iktidarımızda sadece ve sadece faizi alacaklar, öyle döviz garantisi yok." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, ekonominin kötü yönetildiğini, ihracatçıların döviz bozdurmaya zorlandığını savundu.
Sanayicinin stokçuluk yapmakla suçlandığını öne süren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Stokçuluk yapıyorsun dedikleri reel sektörün 160 milyar dolar açığı var. Bunların ekonomiden haberleri bile yok. Ekonomi nasıl yönetilir bundan bile haberleri yok. Bir sanayiciye stokçu denir mi Allah aşkına. Adam üretiyor. Zaten belli bir noktada stoklamak zorunda zaten. Üretimin ne olduğunu, stokun ne olduğunu bilmiyorlar. Ama stokçuluğu çok iyi biliyorlar. Onu çok iyi biliyorlar. Ülkenin çözülecek çok sorunu var ama biz çözeceğiz. Bunların emin olmanızı isterim. Sanayiciler özellikle katma değeri yüksek ürünler ürettikleri sürece yanlarında olacağız."
Kamunun da kendi içerisinde sorunları olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Örneğin dünyada hastanesi olmayan tek ordu bizim ordumuz. Askeri hastaneleri yeniden açacağız. GATA'yı tekrar şanlı ordumuza teslim edeceğiz." dedi.
Türkiye'nin itibarının büyük ölçüde zedelendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Düne kadar hakaret ettikleri kişilerin kapısına gittiler, dilenci gibi. El açtılar. Ya biz Kurtuluş Savaşı'nda bile el açmadık. El avuç açanlar birilerine yalvaranlar 'Ne olursun biraz dolar ver bari iktidarımı koruyayım' diyenler kendilerini birde dünya lideri olarak tanıtıyorlar. Allah aşkına yani akıl alacak şey değil. Karikatür gibi bir şey. Bütün bu gerçekleri bilerek hareket etmek zorundayız. Bütün bu gerçekleri bilerek, çözümleri üretmek zorundayız. Bunları yapacağız. Başka ne yapacağız? Allah nasip ederse sizlerin takdiri ile iktidar olduğumuzda göreceksiniz Cumhuriyet döneminde kaybettiğimiz bir yer var. Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu yer. Bunlar kendilerini kahraman ilan ediyorlar ya, türbeyi kaçırıp, toprağını terk eden adam kahraman ilan ediliyor. Akıl tutulması var. O türbeyi yerine götüreceğiz. Şanlı bayrağımızı oraya dikeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bir parantez açalım buraya. Bahçeli ne diyor bu işe Allah aşkına? Bana kızıyor. Bizim milliyetçiliğimizi öğrenmek istiyorlarsa rahmetli Ecevit'e bakacaklar, Kıbrıs'a bakacaklar, Akdeniz'e bakacaklar. Sen kim bizim milliyetçiliğimizi tartmak, ölçmek kim? Süleyman Şah türbesi kaçırılırken, toprak terk edilirken sesin bile çıkmadı."
İktidara geldiklerinde en geç bir yıl içinde gençlerin yurt sorununu çözeceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yurtlar birer kişilik, üçer kişilik odalar, sıcak suyu, soğuk suyu geniş bant internete erişimi olacak. Anne ve baba, güven içinde çocuklarını götürüp öğrenci yurduna teslim edecek. Dolayısıyla öğrenciler huzur içinde okullarına gidecekler, akşamları yurtlarına dönecekler. 20 yıldır çözemediklerini Allah nasip ederse bir yıl içinde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.
EYT'lilerin sorunlarını bildiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Size söyleyeceğim tek şey var, EYT sorununu çözecekse bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin." dedi.
– "Üretmek zorundayız"
Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İkiz açık diyoruz. Bu ekonomide çok tehlikelidir. Hem bütçe açığınız var, geliriniz giderinize yetmiyor. Hem dış ticaret açığınız var, ihracat yapıyorsunuz ama ithalatınız çok daha fazla ve ikisi de artıyor. İkisi de boynunuza takılan ip gibi. Buradan kurtulması lazım. Çünkü ekonomi sıkılaştıkça işsizlik artıyor, başka sorunlar çıkıyor. Yoksulluk artıyor, yoksulluk derinleşiyor. Bütün bunlardan çıkmanın yolu üretimden geçiyor. Üretmek zorundayız ama bunlar üretimin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunlar sadece ceplerini dolduruyorlar. Söyledim, size de sözüm söz. O malı götürenlerin ceplerini tamamen dikeceğim."
Kılıçdaroğlu, düşündükçe ve tartıştıkça geleceğin sağlıklı şekilde kurgulanabileceğini dile getirdi.
Farklı düşüncelerden korkmadan hareket edilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Üniversitelerden hocalar atıldı, üniversitelerde araştırma sayıları giderek düşüyor. İran üniversitelerinin ürettiği sayı Türk üniversitelerini geçti. Bu benim yüreğimde derin acılardan birisidir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde nasıl bilimsel araştırmalar bu kadar yerlerde kalır, sürünür. 'Her kente bir üniversite açtık' dediler. Aslında bizim gerçek üniversite sayımız toplasanız 10'u, 15'i geçmez. Diğerleri adı üniversite ama gerçek anlamda bir üniversite değil."
(Bitti)