ANKARA (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda altı siyasi parti olarak temel ilkeleri ayrıntılı bir şekilde belirlediğimiz çalışmada bütçe hakkına güçlü bir vurgu yaptık. Bütçe hakkını en güçlü şekilde tesis edeceğiz." ifadesini kullandı.
CHP'den yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun İkinci Yüzyıl Dergisi'nin 8'inci sayısı için "vergilendirme, bütçe hakkı, kamu harcamalarının denetimi" gibi konularda mülakat verdiği belirtildi.
Mülakatında, devletin toplum ve bireyle ilişkisini gösterdiği en temel alanlardan birinin, hatta birincisinin "vergi" olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, devletlerin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla egemenlik gücüne dayanarak vergi aldıklarını vurguladı.
Demokratik devletin bireylerin rızasını aramaksızın kamu gücünü kullanarak işlem tesis ettiği en geniş alanın vergi olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, "Devletin vergilendirme yetkisinin sınırı, bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırıdır. Bir diğer ifadeyle devletin vergilendirme yetkisinin demokratik bir sınırı vardır. Egemenlik gücüne dayanan bu yetki sınırsız değildir. Özgürlüklerle vergilendirme arasındaki bu sınır ince bir dengeye işaret eder. İşte demokratik devlet bu dengeyi kuran devlettir." açıklamasında bulundu.
Her verginin toplumsal bir meşruiyeti olması gerektiğine de işaret eden Kılıçdaroğlu, bunun için vergilerin kimlerden toplandığının ve nerelere harcandığının, yapılan harcamalardan halkın mutlu olup olmadığının, hem vergi toplama işleminin hem de yapılan kamu harcamalarının usulüne göre gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetlenmesi ve sonuçlarının milletle paylaşılması gerektiğini dile getirdi.
Buna, "yürütme organının, hükümetlerin halka hesap vermesi" denildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bütün bunların demokrasilerde "bütçe hakkı" kavramının içinde yer aldığını söyledi.
– "Bu uygulamaya son vereceğiz"
Bu nedenle kamu maliye politikasının iki temel unsuru olan vergi gelirleri ile kamu harcamalarını, bütçe hakkı kavramı içinde ele almak gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Bugün adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen modelde, 1927 yılından bu yana var olan bu temel ilke ortadan kaldırıldı ve Cumhurbaşkanına Meclis'te bütçenin kabul edilmemesi halinde bütçe yapma, yani vergi toplama ve harcama yapma yetkisi verilmek suretiyle milletin bütçe hakkı elinden alındı." ifadesini kullandı.
Demokrasilerde yürütme organının "bütçe yapma yetkisi" diye bir şey olamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Türkiye'nin parlamenter sistem geleneğinin son bulduğu 2018'e kadar da öyle bir şey yoktu. Bu uygulamaya son vereceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde ne Cumhurbaşkanının ne de Başbakanın bütçe yapma yetkisi olmayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda altı siyasi parti olarak temel ilkeleri ayrıntılı bir şekilde belirlediğimiz çalışmada, bütçe hakkına güçlü bir vurgu yaptık. Bütçe hakkını en güçlü şekilde tesis edeceğiz."
– "Bütün kurumları TBMM'nin denetiminin kapsamına alacağız"
Kılıçdaroğlu, bütçe konusunda yapacaklarının bununla sınırlı olmadığına işaret ederek, şu açıklamalarda bulundu:
"Kamu kaynağı kullanan bütün kurumların bütçelerinin Meclis tarafından denetlenebilmesi gerekir. Bu konuda büyük bir denetimsiz alan yaratılmıştır. Örneğin, Türkiye Varlık Fonu (TVF) bugün Meclis tarafından denetlenmemektedir. Göstermelik bir denetimi vardır ama bu ne bakanlıklar ve diğer kamu idarelerinin ne de KİT'lerin denetimine benzememektedir. Yönetim Kurulu Başkanının Cumhurbaşkanı olduğu bir fonu, bugünkü sistemde kimse denetleyememektedir. Var olan göstermelik denetimin amacı ise gerçekte Cumhurbaşkanının TVF üzerinden yaptığı tasarruf ve harcamaların denetlenmemesini sağlamaktadır. Bu modele son vereceğiz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde milletin bütçe hakkına sahip çıkarak kamu kaynağı kullanan bütün kurumları TBMM'nin denetiminin kapsamına alacağız."
– "Sayıştayı gerçek işlevine kavuşturacağız"
Demokratik devletlerde denetimi, parlamentolar adına Sayıştayların yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bizim anayasa geleneğimizde de Sayıştay böyle konumlandırılmıştır. Bütçe hakkının sahibi, millet adına, onun temsilcileri olan milletvekillerinden oluşan TBMM olduğuna göre, bu hakkın nasıl kullanıldığının denetimini Meclis adına bir kurumun yapması gerekir. Bizim Sayıştayımız da devletin bütün gelir, gider ve mallarını TBMM adına denetler." ifadelerini kullandı.
Anayasanın, Sayıştayın görevini böyle tanımladığını aktaran Kılıçdaroğlu, Sayıştayın denetimleri sonucunda kamu idareleri için düzenlediği raporları Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerinde değerlendirilmek üzere TBMM'ye sunduğunu anımsattı.
Kılıçdaroğlu, "Evet, Sayıştayı gerçek işlevine kavuşturacağız. Bunun ilk adımı bütçe hakkının tesisi olacaktır. Bütçe hakkının geniş tanımlanması, Sayıştayın denetim alanını genişletecektir. Anayasaya aykırı, milletin bütçe hakkını hiçe sayan uygulamalara son vereceğiz, Rapor Değerlendirme Kurulunu kaldıracağız. Anayasal kurum olmasından kaynaklanan bağımsızlığını Sayıştaya iade edeceğiz. Yine eskiden olup da sonra kaldırılan performans denetim yetkisini de Sayıştaya vereceğiz." dedi.
– "Yeni bir toplum sözleşmesi öneriyoruz"
İktidar olmaları durumunda Vergi Konseyi'ni yasal bir statüye kavuşturacaklarını bildiren Kılıçdaroğlu, ayrıca vergi sisteminde de reform yapacaklarını söyledi.
Vergi sistemi reformlarının 5 temel ilke üzerine oturacağını belirten Kılıçdaroğlu, bu ilkeleri, "Saydam Uygulama, Öngörülebilir Vergi Yükü, Vergi Yükünün Adil Dağılımı, Vergide Yeşil Dönüşüm, Özerk Gelir İdaresi" olarak açıkladı.
Kılıçdaroğlu, mülakatında şunları kaydetti:
"Biz vergilendirme, kamu harcamaları, vergi ve harcamaların millet adına denetimi konularında yeni bir toplum sözleşmesi öneriyoruz. Vergi politikalarının belirlenmesi sürecine katılan, ödediği verginin hesabını sorabilen bir sivil toplumu inşa edeceğiz. Güçlü sivil toplum demokrasimizi güçlendirecektir. Her şey şeffaf olacaktır. Göreceksiniz, bütün bunlar cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kuracağımız özgürlükçü demokrasi için çıktığımız yolculuğu çok kısaltacaktır."