ANKARA (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Suriye politikası konusunda, "Suriye politikasında bizim dediğimiz noktaya gelmeleri doğru. Umarım başarılı olurlar. Keşke bizi daha önceden dinleselerdi, keşke bütün bu olaylar olmasaydı." dedi.
Kılıçdaroğlu, Crowne Plaza'da, partisinin üye katılım töreninde yaptığı konuşmada, üyelere CHP'ye katıldıktan sonra belli konulara çok dikkat etmeleri tavsiyesinde bulundu.
Adalete önem vermelerini, hiç kimsenin inancını siyasete malzeme etmemelerini isteyen Kılıçdaroğlu, "Birisi kalkıp da inanç üzerinden siyaset yapıyorsa bizim inancımıza en büyük haksızlığı o yapıyor demektir. Kimin inançlı, kimin inançsız olduğunu sadece yüce Yaradan bilir." diye konuştu.
"Herkesin kimliğine saygı duyacaksınız." diyen Kılıçdaroğlu, kimliği siyaset konusu yapmanın ve kimlik üzerinden siyaset yapmanın büyük bir düşmanlık olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, siyasetin konusunun Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, işsizlik sorununun çözülmesi olması gerektiğini dile getirdi.
– "Herkesin yaşam tarzına saygı göstermek zorundayız"
Herkesin yaşam tarzına saygı duyulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim kalbimizin kırık olduğunu ifade edeyim. Derler ya, 'Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar.' Arada doğruları da söyleyeceğiz. Biz yeri ve zamanı geldiği bir dönem başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Sana ne kardeşim başörtüsünden? O kadının evinde huzur var mı, yok mu, sen ona bak. Çoluğu çocuğu, işi gücü, evinde engelli, hasta, yaşlı var mı ona bak. Siyasetin konusu bu. Biz siyasetin konusunu başka bir yere taşıdık. Dolayısıyla herkesin yaşam tarzına saygı göstermek zorundayız."
Üyelerden kibir ve öç alma duygusundan da arınmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, vatandaş derdini anlattığında sabırla dinlemeleri gerektiğini ifade etti.
– "Türkiye'ye dağılmaları doğru değil"
Göçmenler ve sığınmacılar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, iki ana akım bulunduğunu bunların Suriye'den ve Afganistan'dan Türkiye'ye gelenler olduğunu belirtti.
İran sınırına giderek oradaki karakolu ziyaret ettiğini, Afganların insan kaçakçılığı yoluyla Türkiye'ye girdiğini öğrendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Demek ki birileri paralarla, imkanlarla bu insanları Türkiye'ye sokuyor." dedi.
Suriyelilerin iç savaştan kaçarak Türkiye'ye geldiğini, bu insanların belli bir bölgede tutulması gerektiğini ancak bunun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'ye dağılmaları doğru değil. Buna izin verilmeyecekti. Tam tersini yaptılar 81 ilde Suriyeli kardeşlerimiz var. Bu Suriyeli kardeşlerimizi Allah nasip eder iktidara gelirsek 2 yıl içinde memleketlerine, Suriye'ye göndereceğiz. Nasıl göndereceğiz? Akılla, mantıkla. Suriye'de önce gideceğiz yönetimle oturacağız konuşacağız. Ben bunu defalarca söyledim. Neyse adım attılar onlar da gidip görüşecekler inşallah başarılı olurlar. Önemli olan Türkiye. Oturup konuşacağız, diyeceğiz ki, kardeşim gel önce bir konuşalım. Konuşacağız. 'Burada mülteciler, sığınmacılar var, onlar sizin vatandaşınız, kendi ülkelerine gelmesi lazım.' Bu birinci adım.
İkinci adım, bunlar gidecek ama bunların yolu, köprüsü, okulu, kreşi hastanesi yok. Bunları yapacağız. Kim? Avrupa Birliği fonlarıyla bizim müteahhitler yapacak ya da Avrupa Birliği fon verecek ama tek şartları var, 'Parayı nereye harcadığını benim bilmem lazım, hesabını vereceksin.' diyor. Dolayısıyla yolu, okulu, kreşi hepsini yapacağız. Diyeceğiz ki yolun, okulun, kreşin, hastanen var. Hepsini yaptık, evin de var, gel. Yeterli mi? Yetmez.
Bir şey daha yapmamız lazım. Bunlara can ve mal güvenliği sağlamamız lazım. Oturup Esad ile bir protokol yapmak lazım, gerekirse Birleşmiş Milletleri devreye koymak lazım. Esad ile yapılacak anlaşmalardan birisi de bu olmak zorundadır. Bir şey daha yapmamız lazım. O bölgede Gaziantepli iş adamlarının fabrikaları var. Bunlar boş duruyor şu an. O fabrikalar çalışacak, Suriyeliler orada çalışacak. İstiyorlarsa yaz tatillerinde turist olarak bize gelsinler, Türkiye'yi gezsinler, istedikleri gibi gelirler. Bakın kimsenin burnu kanamıyor. Türkiye'nin şanına şöhretine uygun bir şey yapıyoruz."
Suriye'den kaçıp gelen bazı siyasi parti başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kadın kolları üyelerine, Suriyelileri ülkelerine nasıl göndereceklerini anlattığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Anlattım bunları yapacağız diye. Söyledikleri şu oldu, 'Siz bunları yapın hiçbirimiz burada kalmayız, hepimiz gideriz kendi ülkemizde çalışırız huzur içinde.' Gitmelerini sağlayacağız bu şekliyle. Onlar da kendi ülkelerine gidecekler. O nedenle davulla, zurnayla göndereceğiz diye dedim." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Afganların ise kaçak olduğunu, onları uluslararası hukuka göre İran'a teslim edeceklerini kaydetti.
– "Diyanet İşleri Başkanlığını kuran CHP'dir"
CHP'nin iki temel geleneğinin bulunduğunu, bunların din ve askerlik konularında siyaset yapmamak olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Genelkurmay ve Diyanet İşleri Başkanlıklarının siyasete malzeme edilmemesini istedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bu nedenle biz, din ve inanç konusunda konuşmayız. Herkesin inancına saygı gösteririz. Bizi suçlarlar, CHP şöyledir, böyledir, şunu yaptı, dinsizdir… Bir sürü şey söylerler. Diyanet İşleri Başkanlığını kuran, ilk imam hatip okulunu açan, ilahiyat fakültesini açan CHP'dir. Kur'an'ın Türkçe mealini ilk hazırlayıp vatandaşa bedava dağıtan CHP'dir. Kur'an'ın daha sonraki mealini Elmalılı Hamdi Yazır'a hazırlatıp onu da vatandaşlara dağıtan CHP'dir. Osmanlı döneminde bakımsız kalan camilerin onarımını yapan CHP'dir. Bunları bir yerde söylemek için değil hafızanızın bir köşesinde tutun."
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından üyelere rozetlerini taktı.
– "Suriye politikasında bizim dediğimiz noktaya gelmeleri doğru"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, programdan sonra bir basın mensubunun Türkiye ile Esed rejimi arasında temas olabileceğine dair iddialarla ilgili sorusu üzerine, "Suriye politikasında da bizim dediğimiz noktaya gelmeleri doğru. Umarım başarılı olurlar. Keşke bizi daha önceden dinleselerdi, keşke bütün bu olaylar olmasaydı. Hatalarından dönmek istiyorlar, ne kadar dönecekler bilmiyorum. Ama umarım bu hatalardan dönme, kendilerinin özgür iradesiyle gerçekleşmiş olur." yanıtını verdi.