TBMM (AA) – CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, kamuoyunda "dezenformasyon yasa teklifi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin dört aylığına da olsa geri çekilmesiyle önemli bir kazanım elde edildiğini belirterek, şimdilik doğru bir iş yapıldığını söyledi.
Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav sonuçlarının çok vahim olduğunu ifade etti.
Test sonuçlarına bakıldığında ortalama doğru yanıt sayısının çok düşük olduğunu dile getiren Altay, buna göre öğrencilerin ders notlarının adeta "döküldüğünü" savundu. Ülkedeki eğitim sistemine bilimsel olarak el atılması gerektiğini vurgulayan Altay, LGS sınav sonuçlarının, milli eğitim sisteminin de tıpkı ekonomi, demokrasi ve insan hakları gibi iflas ettiğinin göstergesi olduğunu öne sürdü.
Altay, "dezenformasyon yasa teklifi"nin TBMM Genel Kurulunda yapılması öngörülen görüşmelerinin, muhalefetin baskıları sonucu ekime ertelendiğini savunarak, "Dört aylığına da olsa geri çekilmek suretiyle önemli bir kazanım elde edildi. Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilere 'Sizi püskürttük' de demiyoruz ama bu yasaya karşı yüksek defansımızın altını kuvvetle çizdik. Getirmeleri halinde geçirmeleri çok zordu. Şimdilik doğru bir iş yapıldı." diye konuştu.
Sözcü gazetesinin bir muhabirinin, haberi nedeniyle CİMER'e şikayet edildiğini, CİMER'in bunu ilettiği savcılığın bu kişiyi ifadeye çağırdığını anlatan Altay, "Haberine 'Parsel parsel satıyorlar' diye başlık atmış. Allah'tan kork ey savcı, böyle bir şey için nasıl ifadeye çağırırsın? Cumhuriyet Savcılığı, CİMER'den komut almaz. Bu ifadeyi ondan önce Bülent Arınç, Gökçek için kullandı. Arınç doğru söyledi. Aynı savcıya sesleniyorum, Bülent Arınç'ı da ifadeye çağırsana. Tek kelimeyle yazıklar olsun. Kenan Evren yapmadı bunları, bu kepazeliklerin altına imza atmadı." dedi.
Engin Altay, TBMM Genel Kurulunun dünkü birleşiminde Sayıştaya seçilen üyelerden birinin İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce olduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha önce işlenmiş, toplumun vicdanını kanatmış bir günahın ilk adımı TBMM'de yeniden atılıyor. İrfan Fidan, Yargıtay'da bir kararda imzası olmadan Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Hiç kurusa bakmasınlar bu da Yargıtay üyelerinin ayıbıdır. Bu hukuku dolanmak bile değil, bir kepazelik. Yargıtaydaki hikaye, Sayıştaya yansıyor. Anayasa Mahkemesi üyesi Hicabi Dursun'un görev süresi 11 Ekim'de doluyor. Kahin olmaya, fal açmaya gerek yok, 'suç işleri bakan yardımcısı' Muhterem İnce Sayıştaya seçildi, 11 Ekim'de de göreceğiz hep birlikte, Anayasa Mahkemesine muhtemelen en yüksek oyu alarak önerilecek. Umarım ve dilerim ki Yargıtayın yaptığı ayıbı, Sayıştay işlemez."
– "Çayın taşıyla çayın kuşunu vuruyorlar"
CHP Grup Başkanvekili Altay, "torba" teklifle en düşük emekli maaşının 2 bin 500 liradan 3 bin 500 liraya yükseltilmesinin, emeklilere yapılacak zam oranında eşitliği sağladığını ancak adaleti sağlamadığını söyledi.
110 bebeğin Tip-1 SMA nedeniyle yaşam mücadelesi verdiğini ve tedavileri için 1,8 milyar liraya ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Altay, bu bebeklerin tedavilerinin devlet tarafından karşılanması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Altay, 2022 yılı ek bütçesinin "banka patronlarının bütçesi" olduğunu iddia ederek, "Bankalar düşük faizle para alıp yüksek faizle devlete satıp kazanıyorsa buna soygun denir. Çayın taşıyla çayın kuşunu vuruyorlar. Bu düzenin adı kepazeliktir." ifadelerini kullandı.
Engin Altay, Madrid'deki NATO Zirvesi öncesi Türkiye ile İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü muhtıraya da değinerek, şöyle konuştu:
"Finlandiya ve İsveç yetkilileri 'Türkiye'ye taviz vermedik. Bizden bir şey koparmadı.' dedi. Yazılı belge var da Erdoğan, iş yazılı mutabakatsa NATO ile aramızda onlarca, yüzlerce yazılı belge var. NATO ile mutabakat belgeleri var ama F-35'ler ortada yok, ABD'nin terör örgütlerine desteği açık açık devam ediyor, ABD yaptırımları, adaların silahlanması ortada. Nasıl olacak şimdi? Yazılı mutabakat her şey değil. Bunu denetleyecek mekanizma kurdun mu? Yok. Kapalı oturumda TBMM'ye bilgi verilmesi ve Meclis'te ele alınması şarttır. Umarım, inşallah, Erdoğan 'Finlandiya ve İsveç başbakanları beni aldattı.' demez. Bundan korkuyorum. Erdoğan'ın 'aldatıldım, aldatıldık.' hikayeleri için bir klasöre ihtiyaç var. Finlandiya, İsveç meselesi, 'Aldatıldık dizisinin' nihai finali olabilir. Çünkü Erdoğan bir daha aldatılamayacak; millet, aldatılma zaafından kurtulamayan birini o koltukta daha fazla oturtmaz."