TBMM (AA) – Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Amasra'daki maden kazası, yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek. Hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, maden kazalarında hayatını kaybedenlere verilecek maddi desteklerle ilgili adımları kolaylaştıracak bir düzenleme için de çalışmaların sürdüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Kazada hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarına Enerji, İçişleri, Çalışma ve Aile bakanlıklarımız ile sendikamız toplamda 1 milyon 550 bin lira ile 1 milyon 700 bin lira tutarındaki ödemelere başlamışlardır. Hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarından kamuda işe girme hakkı olanlarla ilgili süreçler kendi mecrasında ilerlemektedir. Milli Eğitim Bakanlığımız da kazada vefat eden madencilerimizin çocuklarına eğitim hayatları boyunca burs verecek ve eğitim masraflarını karşılayacaktır. Kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın ki hayatını kaybeden madencilerimizin geride bıraktıkları aileleri devlete emanettir. Bunun siyasi istismarı olmaz ve bu siyasi istismarı yapanları da ben milletime havale ediyorum.
İktidara gelirlerse işte çocuklarının, hepsinin haklarını vereceklermiş. Ne yaptığımızdan haberi yok. Soma'da ne yaptık haberi yok. Soma'da hepsini yaptığımız gibi aynı şekilde biz başbakanlığım döneminde 1500 ailenin çocuklarını hamdolsun işe yerleştirdik. Biz bunları yaptık, sen nereden geliyorsun yahu. Bu geriden geliyor. Zaten nal toplamaya alışmış, hala nal toplamaya devam ediyor."
Kimseyi aç ve açıkta bırakmadıklarını vurgulayan Erdoğan, gerekli destekleri verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini söyledi.
"Bizim ulaştığımız yere senin hayallerin bile ulaşamaz" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir madenci yakınımızın en küçük bir mağduriyet yaşamaması için süreci biz de yakından takip ediyoruz, edeceğiz. Kaza raporlarının çıkmasıyla birlikte ihmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından da milletimiz emin olsun." diye konuştu.
– "Dünyanın her yerinde kömür madeni kazaları oluyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de kömür madeni kazalarının yaşandığını ve bunların bir kısmında insanların hayatını kaybedebildiğini dile getirdi.
İngiltere'den Fransa'ya, Almanya'dan Japonya'ya, Hindistan'dan Çin'e, Hollanda'dan Kanada'ya, Amerika'dan Rusya'ya kadar her yerde bu kazaların yaşanabildiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar arasında, bazılarına bakıyorsunuz, örneğin Fransa'da 1099 ölümün, Japonya'da 687 ölümün, Çin'de 2 bin 388 ölümün, Almanya'da 405 ölümün, İtalya'da 268 ölümün yaşandığı kazalara da şahit oluyoruz. Ülkemizde de sadece kayıt tutulmaya başlandığı 1930 yılından bugüne 2 bin 14 vatandaşımız maalesef maden kazalarında şehit olmuştur. Üstelik bu rakamlara bilhassa 2000'ler öncesinde kıyı köşedeki pek çok ruhsatsız ocakta yaşanan kazalar ve kayıtları aktarılmayan kayıplar dahil değildir. Nispeten yakın tarihe şöyle bir baktığımızda 1983 Zonguldak'ta 103 ölüm, 1990 da Amasya'da 59 ölüm, 1992'de Zonguldak'ta 263 ölüm, 2003'te Yozgat'ta 38 ölüm, 2014'te Manisa'da 301 ölüm yaşanan kazalar görüyoruz."
Amasra'daki yaşanan son kazanın ise nispeten yüksek ölümlü kazalar arasında yer aldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim inancımız, tek bir insanımızın burnunun dahi beşer hatasından kaynaklanan sebeplerle kanamasına rıza göstermemeyi emreder. Hele ki can söz konusu olduğunda en küçük bir affımız, en küçük bir esnekliğimiz söz konusu olamaz. Amasra'daki madende hayatını kaybeden her bir madencimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bunu söylerken birileri gibi istismar yapmıyor, gerçek hissiyatımızı ifade ediyoruz. Onların geride bıraktığı yavrularının, eşlerinin, anne-babalarının, sevdiklerinin yüzündeki hüzün ve sergiledikleri vakur duruş adeta ömrümüzden ömür götürüyor. Ama biz aynı zamanda, işte burası önemli, burası inananlar için çok çok önemli, kadere inanan insanlarız. Özellikle kaza ve kadere inanan insanlarız. Elbette tespit edilirse suçlunun yakasına yapışacağız. Elbette sistemde belirlenen eksikler, aksaklıklar varsa giderilmesini sağlayacağız. Elbette şehitlerimizin geride kalanlarına tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız. Bunları yapmak hem bulunduğumuz makamın sorumluluğunun gereğidir hem de milletimizle aramızdaki gönül bağının tabii bir neticesidir. Hiç şüphesiz tüm bunları yaparken mukadderata, Rabb'imizin yazgısına da teslim olacağız. Özellikle biz Müslümanlar için bu olmazsa olmazdır. Yeri geldiği zaman 'bu ülkenin yüzde 99 Müslümandır' diyor muyuz? Diyoruz. Yüzde 99'u Müslümansa Müslüman olarak da bunun gereğine imanımız tam olacak. Ha ama senin İslamla alakan yoksa, Müslümanlıkla alakan yoksa onu zaten biz bıraktık, gittik.
Bu ikisi birbiriyle çelişen değil, tam tersine birbirini tamamlayan tutumlardır. Dua ederken en çok kullandığımız ifade 'hakkımızda hayırlı olanı istemek' değil midir? Bize düşen aklımızın erdiği, gücümüzün yettiği, izanımızın kavradığı en iyi, en ideal, en ileri gayreti ortaya koymaktır. Yani biz 'esbaba tevessül, gerisi Allah kerim' deriz. Sonrası Rabb'imize aittir. Hadisenin nasıl yaşandığı dahi tam olarak bilinmiyorken, meseleyi başka taraflara çekenler, hele hele işi kader kavramını aşağılamaya kadar vardıranlar tehlikeli bir mecrada ilerlediklerini bilmelidir. Sen inanmayabilirsin, senin bileceğin bir iştir. Ama Bay Kemal ve avanesi, ben kaza ve kadere iman etmiş bir insanım ve böyle yürüyorum. Bu bizim imanımızın gereğidir. Sende o yoksa bilmem. Biz, her vakit olduğu gibi bugün de sözümüzü milletimize söylüyoruz. Amasra'daki maden kazası, yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek. Hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecektir."
– "Bu içtüzükle bu işler yürümez"
Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile konuştuğu bir konuyu da aktaran Erdoğan, "Bay Kemal, önce adamlarına sahip çık." diye seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı:
"Meclisin kürsüsüne kalkıp da çekiçlerle gelip, orada telefon kırmaya yönelmesinler. Bu ahlaki değildir. Bu edebe, adaba terstir. Meclisin edebine de adabına da terstir ve siz bunları yapa durun ama ben diyorum ki Parlamento içtüzüğü süratle değiştirilmelidir. Bu içtüzükle bu işler yürümez. Daha çok kişiler, daha önce olduğu gibi silahla da gelir orada adam öldürürler, çekiçle gelir telefon kırar, başkasının kafalarını da kırar. Bunlara eyvallah mı edeceğiz? 'Doğru mu yapıyorsunuz' diyeceğiz. Bu milletin parlamentosu bunlara da haddini bildirmelidir. Dünyadan da ülkemizden de yapılanlardan haberi olmayanları ise hezeyanları ile baş başa bırakıyoruz."
Milletin bu ülkede kimin elinin kanlı, kimin geçmişinin kirli, kimin yüreğinin nasırlaşmış, kimin yalan ve iftira çukurunda debelenip durduğunu çok iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, "Böyle acılı bir günde bizi bunları söylemek zorunda bırakanları kamuoyunun takdirine havale ediyorum. Maden şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavisi süren kardeşlerime acil şifalar diliyorum. Rabb'im ülkemizi ve milletimizi her türlü kazadan, beladan, afetten korusun diyorum." sözlerini sarf etti.
(Sürecek)