ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, toplantıda, son dönemde sınırlar içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleri ile devam eden harekatları ayrıntılı şekilde değerlendirdiklerini bildirdi.
Pençe-Kilit Harekat bölgesinde verilen 7 şehide Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen Erdoğan, ülke sınırlarını 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma altına alma kararlarının, yaşadıkları her hadiseyle güçlendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi güvenlikleri ve refahları için binlerce kilometre öteden gelip, terörist, masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar, Türkiye'nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetindedir. Vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz. İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütünü destekleyenlerin riyakarlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz. Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin önce kendi ülkelerinde teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor. Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde Türkiye, maruz kaldığı sayısız haksızlığa ve ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını sağlayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi, içi de altı da boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Hamdolsun, bu hakikat meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır."
– "Dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye düşmanı lobilerin zorlamasıyla siyasi söylem düzeyinde hala eski alışkanlıklarını sürdürmeye çalışanların da yönetim seviyesinde bu gerçekle yaşamaya alıştıklarını gördüklerini dile getirdi.
Bölgesel ve küresel ilişkileri gözden geçirerek kendilerini bu yeni duruma hazırladıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Şayet bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütü ile doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebiyle müttefik diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğuyla köprüleri çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi, bölgesel siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebiyle ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı sabahı ilanihaye kesmedik. Türkiye'nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu, müreffeh geleceğinin teminatıdır. Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın. Biz kimseye kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız."
– "Hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz"
Erdoğan, attıkları her adımın, coğrafyanın tarihi ve insani mirasına sahip çıkarak, herkes için daha güzel bir geleceğin altyapısını inşa etme amacı taşıdığını belirtti.
Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan da Cumhuriyete ve nihayet günümüze kadar ulaşan ortak hikayelerinin, samimi niyetleri ve hakkaniyetli pratiklerinin ispatı olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz. Özellikle de biz sadece yaşatmak, ihya etmek, inşa etmek varız. Ülkemiz içindeki 85 milyon vatandaşımız, misafir ettiğimiz milyonlarca mazlum, yakın coğrafyamızda yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, dünyanın dört bir yanında bizi dikkatle izleyen sayısız insan bu hakikatin şahididir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, hiç kimse Türkiye'nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye'nin dostluk ve işbirliği merkezli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse, Türkiye'nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye'nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın. Çünkü bu ülkenin tarihinde sömürge, vahşet, bencillik, zulüm yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu yönetiminin merkezine yerleştiren bu ülkenin tarihinde sadece adalet, şefkat, merhamet, birlikte yaşama mücadelesi vardır."
Erdoğan, sivil veya asker verdikleri her şehidin şanlı hatırasının kutlu mücadele yollarını aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalplerinde yaşayacağını vurgulayarak, "Karşımıza çıkartılan teröristlerin de onları üzerimize salanların da topunu tek bir şehidimizin tırnağına değişmeyiz. Şehadeti en üst mertebe olarak gören milletimiz için gül bahçesine girer gibi toprağa verdiğimiz her insanımız, bir iftihar, gurur vesilesidir." dedi.
Aynı zamanda her şehidin, öfkelerini kabartan, mücadele azmini bileyen, güçlerini katmerleyen, kararlılığı perçinleyen bir yürek yarası olduğunu dile getiren Erdoğan, bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökerek teslim alınamayacağının son örneğinin 15 Temmuz olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
"Yaklaşık 40 yılı bulan bölücü terörle mücadele tarihimizde verdiğimiz 8 binin üzerindeki güvenlik görevlisi, 25 bine ulaşan sivil şehidimizin ifade ettiği mesajı hala alamayanların olduğu anlaşılıyor. Bu milletin kanını dökebilir, canını alabilirsiniz, kalkınmasını geciktirebilirsiniz ama bu milletin istiklaline ve istikbaline dokunmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez. Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, daha dün açtıkları çukurlara gömülen, bugün içine sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri, kendilerini bekleyen acı akıbetten o çok güvendikleri ülkeler de hayatlarını pazara çıkartan terör baronları da kurtaramayacak. Diyarbakır özellikle hassas. Diyarbakır annelerinin şefkatli yüreklerinden kopup gelen çağrılar, terör örgütünün kanlı pençesinden kurtulmak isteyenlerin son umududur."
(Sürecek)