– Suad Berekat Naif ile röportaj
– 70 yaşındaki babaanneleri Şeme Dero ile röportaj DEAŞ'ın Sincar'a saldırısında kaçırdığı Ezidi genç kızlar, yaşadıkları acı dolu günleri unutamıyor
– Sincarlı Ezidi genç kız Aliya Bercest Naif:
– “Ne söylesem de çektiğim acıları tarif etmeye yetmez. Altı defa satıldıktan sonra kurtulabildim. Buna kurtulmak denirse. Yaşama umudumu bitirip bıraktılar”
– Sincarlı Ezidi genç kız Suad Berekat Naif:
– “Ellerimi annemin elinden kopardıkları anı ömrüm boyunca hatırımdan çıkarmayacağım. O manzara sürekli uykularıma giriyor. Annemin de bir an önce kurtulmasını diliyorum”
DUHOK (AA) – EKİP – Terör örgütü DEAŞ'ın, Irak'ın Musul kentine bağlı Sincar ilçesinde 2014'te kaçırdığı Ezidi kuzenler Aliya Bercest Naif ve Suad Berekat Naif, babalarını öldüren ve yakınlarını kaçıran terör örgütünün esaretinde yaşadıkları acı dolu günleri unutamıyor.
Aliya ve Suad, 70 yaşındaki babaanneleri Şeme Dero ile Duhok'a bağlı Zaho ilçesindeki Çemişko Mülteci Kampı'nda yaşıyor.
Ezidi kuzenler ve babaanneleri, terör örgütünün Sincar'a saldırısı sonrası ailecek yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
– “Babamı gözlerimin önünde kurşuna dizdiler”
Sincar'ın Giruzeyr nahiyesinden Aliya, DEAŞ tarafından 2014 yılında kaçırıldığında sadece 9 yaşındaydı.
Aliya, yaşadığı kara günleri sembolize eden siyah kıyafetleri üzerinden çıkarmıyor ve yasını sürdürüyor.
DEAŞ’lı teröristlerin 3 Ağustos 2014'te dört askeri araçla etraflarını kuşattığını söyleyen Aliya, “Babamı gözlerimin önünde kurşuna dizdiler. Ardından onlarca akrabamızı aynı şekilde öldürdüler.” dedi.
Aliya, o günden bu yana DEAŞ korkusu ve öfkesinin içinden hiç çıkmadığını belirterek, o günün ömür boyu unutulmayacak kara bir gün olduğunu dile getirdi.
– “DEAŞ, çocukluk hayallerimi bitirdi”
DEAŞ’lı teröristlerin ağır silahları gözlerinin önünde denediklerini aktaran Aliya, çocuklara yemek verilmediğini ve daha sonra tüm çocukların annelerinden ayrılarak başka bir yere götürüldüğünü anlattı.
DEAŞ’lı teröristlerin elinde eziyet, işkence ve tecavüze uğradığını anlatan Aliya, şunları kaydetti:
“Ne söylesem de çektiğim acıları tarif etmeye yetmez. Altı defa satıldıktan sonra kurtulabildim. Buna kurtulmak denirse. Yaşama umudumu bitirip bıraktılar. İki ağabeyim doktordu. Ben de büyüyünce tıp fakültesine gitmek ve doktor olmak istiyordum. DEAŞ, çocukluk hayallerimi bitirdi.”
DEAŞ’ın elinde yaşadığı acı dolu günlerden sonra fidye karşılığında ailesine kavuşabildiğini dile getiren Aliya, tek arzusunun Almanya'da yaşayan annesi ve 3 kardeşine kavuşmak olduğunu ifade etti.
– “DEAŞ’ın beni annemden ayırdığı anı hiç unutamıyorum”
19 yaşındaki Suad Berekat Naif ise annesi ve kardeşinin DEAŞ'ın elinde olduğunu, babasının ise örgüt tarafından öldürüldüğü söyledi.
Suad, kaçırılmasının ardından DEAŞ’lı teröristlerin kendisini Musul kenti yakınlarındaki Badoş Hapishanesi'ne koyduklarını anlattı.
Yaşadığı acı dolu anlara dair Suad, şunları söyledi:
“Orası kan ve işkence izleriyle doluydu. Koalisyon güçleri hapishaneyi vurduğunda, onlar da sessiz olmamız için bizi dövüyordu. Sonra bizi Telafer'e götürdüler ve oradan bizi sırayla satmaya başladılar.”
Bulundukları bir bölge hava saldırısına uğrayınca bir ailenin yanına kaçtığını belirten Suad, onlara başından geçenleri anlattığını söyledi.
Suad, “Onlar da amcamı aradılar. Amcam ve dayıma sesli mesaj attım ve beni kurtarmalarını istedim. Suriye'ye geldiler ve beni kurtardılar.” diye konuştu.
DEAŞ’lı teröristlerin kendisini kaçırdığı an annesiyle olan bir anısını hatırlatan Suad, şöyle devam etti:
“DEAŞ'ın beni annemden ayırdığı anı hiç unutamıyorum. Ellerimi annemin elinden kopardıkları anı ömrüm boyunca hatırımdan çıkarmayacağım. O manzara sürekli uykularıma giriyor. Annemin de bir an önce kurtulmasını diliyorum.”
– “Ölmeden önce tek talebim, eşimin ve 2 oğlumun kemiklerini bana teslim etmeleridir”
Ezidi kuzenler Aliya ve Suad’ın babaannesi, 70 yaşındaki Şeme Dero da DEAŞ’ın ailesine yaşattığı acıları unutamıyor.
Terör örgütünün Sincar'ı işgal ettiğinde mahallede 50 kadını meydanda topladığını anlatan Dero, “Orada tecavüz etmek istedikleri Ceylan adlı bir kızımız intihar etti. Bunu gören Ceylan'ın kardeşi de aklını kaçırdı. Daha sonra o da canına kıydı.” ifadelerini kullandı.
Çocukları dahil 33 yakını terör örgütünün eline düşen Dero, “Ailemden eşim ve 2 oğlum dahil 7 kişi gözlerimizin önünde kurşuna dizildi. Öldürdüler ve cenazelerini de vermediler. Bir mezarları bile yok.” diye konuştu.
Dero, 10 akrabasının henüz kayıp olduğunu ve torunları, kızları ve gelinlerinden 10 kişinin de DEAŞ'tan kurtulabildiğini dile getirdi.
Acılı Ezidi kadın, şunları kaydetti:
“Açılan her toplu mezardan eşimin ve oğullarımın cesedinin çıkmasını gözlüyorum. Kemikleri de tespit edilse onlara bir cenaze töreni düzenleriz ve bir mezarları olur. Ondan sonra ben de gönül huzuruyla ölebilirim.
Ölmeden önce tek talebim, eşimin ve 2 oğlumun kemiklerini bana teslim etmeleridir. Bayramlarda mezarları başına gidip onlara dua etmek istiyorum.”
Dero, gelinlerini ve torunlarını kurtarmak için Suriye'ye kadar gittiğini, günlerce izlerini sürdüğünü belirterek, en sonunda para vererek onları kurtardıklarını sözlerine ekledi.