İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde hazırlanan, 28 yerli ve yabancı çevre gönüllüsünün hikayelerinin yer aldığı "Dünya Ortak Evimiz" kitabına katkıda bulunan isimlerden, tıbbi ve aromatik bitkiler teknikeri ve tıp tarihi bilim uzmanı Nazım Tanrıkulu, "Kitaptaki makalemde aslında doğada hiçbir canlının bir diğerine düşman olmadığını aktardım." dedi.
Lansmanı 1 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan "Dünya Ortak Evimiz" kitabının tüm geliri, Ormancılığı Geliştirme ve Orman Yangınları ile Mücadele Hizmetlerini Destekleme Vakfının kitap için oluşturacağı "Yanan Ormanları Yeniden Ağaçlandırma Fonu"na bağışlanacak.
Kitaba katkıda bulunan yazarlardan Tanrıkulu, kaleme aldığı yazıyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Çocukluğunun dağ köyünde geçtiğini, 5 yaşındayken kaybettiği babasından kalan şifalı bitkilerle ilgili kitapları okuyarak bu alana ilgi duymaya başladığını anlatan Tanrıkulu, "Yaz tatillerinde ve ara tatillerde hep köyümde vakit geçiriyordum. Köyümde de çobanlık yapıyordum. Birkaç hayvanımız vardı. Onları otlatırken bitkilerle haşır neşir oldum. Hatta 23 Nisan zamanlarında okulu süslemek için biz de doğadan bulduğumuz çakşır, lale gibi güzel çiçeklerle süsleme yapardık. Bitkiler bizim hem oyun arkadaşımızdı hem de gıdamızdı." diye konuştu.
Şifasından faydalanabilmek için önce doğanın döngüsüne saygı duymak gerektiğini belirten Tanrıkulu, "Kitaptaki makalemde aslında doğada hiçbir canlının bir diğerine düşman olmadığını aktardım." ifadesini kullandı.
Tanrıkulu, şöyle devam etti:
"Tarım faaliyeti yapıldığı zaman üstünde yaşayan böceği, yanında çıkan bitkiyi düşman olarak algılıyoruz ama aslında onların hep bir birliktelikleri var. O birliktelikleri yok sayıyoruz. Burada düşmanlığı yaratan biz olduğumuz için, durum içinden çıkılmaz bir sorun yumağı haline geliyor. İlacı basıyoruz, zehri basıyoruz. Bastığımız zehir bir süre sonra tolere edilebilir bir şey oluyor. Başka bir şeye dirençli, başka bir şey gelişiyor. Dolayısıyla bu, içinden çıkamadığınız, bizim kendi başımıza ördüğümüz bir çorap oluyor."
Tanrıkulu, kitaptaki yazısında vermek istediği mesajlarla ilgili olarak, "Birincisi; doğada düşmanlık yoktur. İkincisi; her şey birdir, birbirini etkiler ve zamanı önü sonu olmayan bir şey gibi düşünmemiz gerekiyor. Bu anın içerisindeyiz, bunun kıymetini bilmemiz ve kendimizi bir şeye adıyorsak o adanmışlık içerisinde hareket etmemiz gerek. Benim aktarmak istediğim kitaptaki özet buydu." ifadelerini kullandı.
– "Davet gelince hemen yer almak istedim"
Yaklaşık 3-4 ay önce "Dünya Ortak Evimiz" kitabında yer alması için teklif geldiğinde, kendini adadığı tıbbi bitkiler alanında yaptığı işlerin görünür hale gelmesinden duyduğu mutlulukla kabul ettiğini aktaran Tanrıkulu, şunları kaydetti:
"Bana 'Cumhurbaşkanlığından arıyoruz, kendini doğaya adayanların hikayelerini anlatacağımız bir kitap projemiz var.' dediler. 'Kitapta yer almak ister misiniz?' diye sordular. 'Yıllardır bu alandayız, herhalde yaptığımız şeyler görülüyor.' dedim. Cumhurbaşkanlığı gibi bir üst makamdan da davet gelince 'Tabii ki hemen yer almak isterim' dedim. Söyleyeceklerimizi, kolektif bir kitabın içerisinde dile getirdiğimizde etkisi çok daha geniş oluyor."
– "Çocuk heyecanını kaybetmemek kitapta gördüğüm en önemli şeydi"
Çocuklukta doğayla olan ilişkinin gelecekte var olacak bağ için önemli tohumlar ektiğini dile getiren Tanrıkulu, kitapta yer alan diğer yazarların hikayelerinin, çocukluklarından esintiler barındırdığına işaret ederek, "Birçok arkadaşımız çocukluklarından dem vurmuşlar. Yani doğayla kurdukları bağ da çocukluktan geliyor. 28 yazar var, hepsi farklı alanlarda doğaya hizmet eden bir şeyler yapıyorlar. Çıkış noktaları hep çocukluklarıyla ilgili olmuş. O çocuk hayretini, heyecanını kaybetmemek ya da buna vurgu yapmak, kitapta gördüğüm en önemli şeydi." değerlendirmesinde bulundu.
Tanrıkulu, kitaba katkıda bulunan 3 yazarın yazılarından çok etkilendiğine dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzaktan takip ettiğim birkaç isim vardı. Onlardan birisi Sümeyye Ceylan'dı. Sümeyye arkadaşımızın yazısından etkilendim. Nil Karaibrahimgil’in yazısı etkileyiciydi. Nardane Kuşçu Hanım var, tohumlar ile ilgili işler yapıyor ve bir adanmışlık içerisinde. Sadece münferit olarak kendisinin sakladığı herhalde 500'ün üzerinde tohum var. Hatırlayabildiğim kadarıyla, o kısımlardan biraz daha fazla etkilendim. Her yazar farklı alanlarda çalışma yapıyor. Mesela Alper Tüydeş vardı, kuş gözlemcisi. Kuşlarla, uçup giden canlılar gibi değil de daha başka bir bağ kurmuş. Yaşadığımız doğanın bir parçası olduğumuzu hissedeceğiz. Yani kitabın adı zaten 'Dünya Ortak Evimiz'. Dünya bütün canlıların."
Yazısıyla ilgili hem okuyuculardan hem de Cumhurbaşkanlığından övgüler aldığını ifade eden Tanrıkulu, sözlerini, kitabın lansmanı sırasında Emine Erdoğan'a ilettiği öneriyi paylaşarak tamamladı:
"Özellikle Anadolu’nun halk hekimleri, şamanları diyebileceğimiz, şu an yaşları genelde 80 küsur olan şifacılarla ilgili bir farkındalık oluşturulması lazım. Onların hikayelerinin derlenip kitaplara aktarılması değil, onların hikayelerinin ya belgesel gibi bir şeyle görünür olması ya da kongrelerde bizzat onların kendi uygulamalarını göstermemiz, bizim de, bilim insanları tarafından bunların teyit edilmesi lazım. Yaşayan şifacı ve insan hazineleri olarak onların hikayeleri kendi ağızlarından anlatılsın diye ortaya attığım bir öneriyle ilgili görüşmemiz olmuştu Hanımefendi'yle."