“Mavi Vatan” doktrininin babası olan müstafi Amiral Cihat Yaycı, Libya gibi Filistin’le de ’deniz yetki alanı anlaşması’ imzalanması gerektiğini ifade ederek, “Bunu yaptığımızda Filistin, kara ülkesinin yaklaşık 10 katı deniz ülkesi kazanacaktır. Elinde hukuki belge olacak ’burası benimdir’ diye. ’Buradaki petrol ve doğalgazı çıkartamazsınız’ diyecek. Filistin Türkiye’nin deniz komşusu olacak ve Türkiye’de karadaki komşusuna nasıl duyarsız kalamıyorsa denizdeki komşusuna da duyarsız kalamayacak” dedi.
Çorum Belediyesi’nin düzenlediği Kitap Fuarı’na katılan müstafi Amiral Cihat Yaycı, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları hakkında konuştu. “Bu soykırım nasıl durdurulur” diye soran Yaycı, böyle bir siyasi, ekonomik ve askeri gücün hiçbir devlette olmadığını savunarak, “Bunu durduracak şu anda tek başına hiçbir devlet yok. Bunu durduracak silahlı güç yok ama ekonomik güç var. Bugün İslam Birliği Teşkilatı ve Arap Birliği devletlerinde var. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği devletleri bir toplantı yaptı. Burada petrol ve doğalgaz ambargosunun yanı sıra Suriye hava sahasının kapatılması gündeme geldi. Burada İsrail’in genişlemesinin durdurulması için. Burada iki öneri masaya konuldu. Kabul edilmeyeceği bile bile konuldu. Neden? Şapkalar düşsün diye. Bu kriz Türkiye’ye aynı zamanda halkların liderliğini getirme fırsatını tanıyor. Bu ambargo kararına Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkeler karşı çıktı” diye konuştu.
“Gazze’nin bu kıyı şeridine sahip olması Filistin bakımından hem stratejik hem ekonomik açıdan çok önemli”
Libya ile yapılan anlaşmanın benzerinin Filistin’le de yapılabileceğini vurgulayan Yaycı, “İkisi de aynı noktadan çıkıyor. Libya ile yaptığımız anlaşmaya Yunanlılar, Avrupalılar, Rumlar ’Türk kalkanı’ dediler. Oyunu bozdu. Doğuda oyunu bozacak anlaşma da Filistin’le yapılacak olan anlaşmadır. Bunu yaptığımızda Filistin, kara ülkesinin yaklaşık 10 katı deniz ülkesi kazanacaktır. Elinde hukuki belge olacak ’Burası benimdir’ diye. ’Buradaki petrol ve doğalgazı çıkartamazsınız’ diyecek. Filistin Türkiye’nin deniz komşusu olacak ve Türkiye’de karadaki komşusuna nasıl duyarsız kalamıyorsa denizdeki komşusuna da duyarsız kalamayacak. Hukuki bir zemin oluşacak. Yunanlıların ve Rumların oyunu doğuda da bozulacak. Bunu zamanında Filistin yönetimine ve Türkiye’deki yetkililere verdim. Onlar da tekrar Filistin yönetimine verdiler. Ama Filistin yönetimi bunu kabul etmedi. Yapılacak şey; tekrar söylemek gerekirse petrol, doğalgaz ambargosunu zorlamak. Ticaret anlaşmalarının askıya alınmasını istemek. İthalatı durdurmak, özellikle zengin Arap devletleri. Filistin-Türkiye anlaşmasını yapmak ve aynı zamanda Suriye hava sahasının kapatılmasını istemektir” şeklinde konuştu.
Filistin’in işgal nedeniyle Gazze ve Batı Şeria’dan oluştuğunu hatırlatan Yaycı, “Gazze ile Batı Şeria arasında İsrail toprakları var. Bunu haritaya bakmadan yorumlamak ve görüş bildirmek anlamsız olur. Zannediliyor ki Filistin bir bütün ve rahatlıkla seyahat edilebilir, gidilip gelinebilir ama öyle değil. Batı Şeria’daki bir Filistinli, Gazze’deki akrabasını görebilmek için İsrail topraklarından geçmek zorunda. Buradan geçemez, bu kadar acı bir durum söz konusu. Filistin mekanize tam bir açık hava hapishanesi. Özellikle tam bir açık hava hapishanesi Gazze’dir. Gazze denize kıyısı olan tek yerdir. Filistin’in denize kıyısı olan tek yeri burasıdır. Gazze deniz yoluyla dışarıya bağlantısı olan da tek yerdir. Gazze’nin bu kıyı şeridine sahip olması Filistin bakımından hem stratejik hem ekonomik açıdan çok önemli. Bu kıyı şeridinin hemen önünde çok zengin petrol, doğalgaz yatakları vardır. Bu petrol ve doğalgaz yataklarına İsrail sahip olmak istiyor. Filistin’de savaş suçunun yanı sıra insanlık suçu işleniyor ve herkes bunu seyrediyor. İsrail Başbakanı Netanyahu ve İsrail Milli Savunma Bakanı ’Hukuk yok, kanun yok, mahkeme yok, yasak yok, istediğiniz gibi öldürebilirsiniz’ dedi. ’Çünkü bunlar insan değildir’ dediler. Bunu algılayamadık, bu nasıl bir insanlık anlayışıdır diye sorduk. İnsanlık olarak bakmayın, bunlar birer siyonist cani. Bu güçlerini de, motivasyonlarını da sözde Tevrat’tan alıyorlar” şeklinde konuştu.
“Ortadoğu dizayn edilirken hedef Türkiye”
Hedefin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek olduğunu ve hedefte Türkiye’nin olduğunu söyleyen Yaycı, şunları kaydetti:
“Bölgeye iki tane Amerikan uçak gemisi görev grubu geldi. Sadece uçak gemisi değil, dikkatinizi çekiyorum uçak gemisi görev grubu geldi. Bir uçak gemisinde 9-10 tane civarında kruvazör, fırkateyn ve denizaltı var. İki uçak gemisinde bulunan uçaklar, füzeler ve torpidoların hepsini topladığımızda bölgedeki Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Libya bunların bütün silahlı kuvvetlerini toplayın; bu kadar tahrip gücü olmuyor. Peki bunlar niye geldi buraya. Küçücük Gazze için mi? Hamas’ın hava kuvvetleri mi var? Hamas’ın deniz kuvvetleri mi var? Kara kuvvetleri mi var, tankları mı var. Nesi var; ellerinde tüfekler var, basit roketler var başka bir şeyleri yok. Açıklama çok net: ’Biz Ortadoğu’yu yeniden dizayn edeceğiz’. İsrail’i değil, Filistin’i değil, Ortadoğu’yu diyor. Ortadoğu dizayn edilirken hedef Türkiye. Vaat edilmiş topraklar Dicle ve Fırat Nehri arasında üç devleti kapsıyor. Bu devletler Irak, Suriye, Türkiye. Irak gitti, Suriye gitti, sıra Türkiye’de. Suriye’de PKK-YPG sözde bir devlet kurdu. Bunlar İsrail’e uzanabilir. İsrail işgallerle Suriye’den toprak alır. Lübnan’dan toprak alır. Bunlarla birleşir ve Türkiye’ye komşu olur. Hedefin Türkiye olduğuna dair altı tane gösterge var. Bunlardan birincisi, 1 Ekim’de meclisin açıldığı gün hiç durduk yere Suriye’den YPG’li ve PKK’lılar gelip İçişleri Bakanlığımızın önünde eylem yaptılar. İkinci işaret SİHA’mızın Amerika tarafından düşürülmesi ve sonrasında ’Biz bilerek isteyerek düşürdük’ açıklamaları yapmaları. NATO tarihinde bir ilktir. NATO’da hiçbir devlet bir başka NATO üyesi devletin hava aracını bilerek, isteyerek ne düşürmüş ne de düşürdüğünü açıklamıştır. Üçüncüsü ise bölgeye gelen uçak gemisi görev gruplarından bir tanesi Akdeniz’e Abdülhamit sondaj gemimizin yanına gelip durmuştur. Yolunu 1,5 mil uzatarak durmuştur hem de bizi Antalya Körfezi’ne hapseden Sevilla haritasının çizgisinde durmuştur. Yunanistan’a destek veriyorum, seni de uyarıyorum mesajını vermiştir. Dördüncüsü, Amerika başkanı ve dışişleri bakanının bölgedeki tüm ülkelerle irtibat kurarken bölgenin tek NATO devleti olan Türkiye’ye hiçbir şekilde geçen haftaya kadar irtibat kurmuş olmaması. Amerika başkanının 14 Ekim 2023’te Türkiye’yi yazılı olarak ’Amerika’nın ulusal güvenliği ve dış politikası için olağanüstü bir tehdit olarak’ tanımlamış olması. Biz Amerika ile komşu muyuz? Amerika Suriye’de mi? Suriye, Meksika’da Amerikalılar mı yaşıyor? Türkiye’de Amerika’ya bir tehdit mi oldu ne oldu ne oldu da biz Amerika’nın milli güvenliğine tehdit oluşturuyoruz. Diğer bir unsur sözde Rojava yönetimi için Amerika ’Bunlar PKK değildir, bunların sizlerle işi yok’ derken tam 29 Ekim 2023’te cumhuriyetin 100. yıl dönümünde o sözde yönetim bir harita yayınladı. Sözde büyük Kürdistan haritası. Başkenti Diyarbakır. Artık şapkalar düştü, YPG’nin PKK olduğu, hedefinin de Türkiye olduğu ortaya çıktı. Türkiye’nin hedefte olduğunu gördük.”