İSTANBUL (AA) – Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, "Bütün dünyada gıda arz sorunu beklenirken Türkiye'de hiçbir sorun yaşanmayacak. Çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), bu yıl çok aktif olarak alım gerçekleştirdi." dedi.
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Ekonomi İşleri Birimi'nce İstanbul'un 39 ilçesinde düzenlenmesi planlanan "Ekonomi Buluşmaları" toplantısı, Çatalca'da yapılan buluşma ile devam etti.
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Gürcan'ın sunum yaptığı toplantıya, AK Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Gıyaseddin Gergin, Çatalca Belediye Başkanı Mesut Üner, AK Parti Çatalca ilçe temsilcileri ile kamu bankalarının bölge yöneticileri, iş insanları ve sanayiciler katıldı.
Gürcan, toplantıda yaptığı konuşmada, enerji hariç cari dengede iyileşmenin devam ettiğini belirterek, özellikle son yıllarda attıkları yapısal ve dönüşüm adımlarının etkisinin 2021 yılında cari işlemler dengesindeki iyileşmeyle çok iyi bir şekilde görüldüğünü söyledi.
2022 yılında cari açıktaki artışın enerji ithalatı kaynaklı oluştuğuna dikkati çeken Gürcan, Türkiye'nin bütçe dengesinin diğer ülkelerden pozitif ayrıştığını aktardı.
Gürcan, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak diğer bakanlıklarla çok yakın çalıştıklarını belirterek, "Bütün dünyada gıda arz sorunu beklenirken Türkiye'de hiçbir sorun yaşanmayacak. Çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), bu yıl çok aktif olarak alım gerçekleştirdi. Şu anda depolarımızda 4,5 milyon tona yakın buğday, 1 milyon tona yakın arpa rezervimiz var. Gelecek süreçte, özellikle gıda konusunda hiçbir sıkıntı beklemiyoruz." diye konuştu.
Doğal gaz konusunda da hiçbir sıkıntı beklenmediğini aktaran Gürcan, bu durumun sanayiciler açısından gelecek sürecin çok daha olumlu ve ılımlı geçeceğini gösterdiğini dile getirdi.
Gürcan, salgın döneminde küresel ticarette yaşanan lojistik ve tedarik problemlerinin bütün ülkelerde enflasyonist bir baskıya sebep olduğunu belirterek, "Şu an sadece Türkiye değil, Amerika Birleşik Devletleri'nde de Avrupa'da da İngiltere'de de, bütün dünya ülkelerinde de bir enflasyonist baskı var. Bununla alakalı olarak da ABD Merkez Bankası (Fed) ile Avrupa merkez bankaları faiz artırımlarına gitti." ifadelerini kullandı.
Gürcan, ABD ekonomisinin teknik olarak resesyona girdiğini belirterek, Türkiye'nin son 8 çeyrektir güçlü ve dengeli büyümeye devam ettiğine dikkati çekti.
– "Açılan KOBİ ve iş yeri sayısında ciddi artışlar var"
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Gürcan, dünyada enflasyonun hızlı bir biçimde artışını sürdürdüğünü ve enflasyonun küresel bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, Türkiye'de de artış kaydeden enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi noktasında attıklarını adımları anlattı.
Türkiye'nin son 20 yıldaki güçlü büyümeyle birlikte KOBİ sayısında da ciddi artışlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"2003 yılında 1,7 milyon olan KOBİ sayımız, 2021 sonu itibarıyla 3,6 milyona ulaşmıştır. KOBİ kredilerinin uzun dönem ortalaması da 3 kat olarak büyümüştür. Yıllık büyüme oranları da yüzde 60,1 seviyesine ulaşmıştır. Özellikle muhalefetin 'kepenkler kapatılıyor' iddiasına değinmek istiyorum. Geçen gün bir CHP milletvekili gündeme getirdi, 'Şu kadar iş yeri kapandı' diye. Ama açılan iş yerlerini görmüyorlar. İlk 6 ayda yaklaşık 50 bin KOBİ açıldı, 100 bine yakın da esnaf açılışı var ilk 6 ayda. Her dönem belli kapanışlar olur ama yeni açılan iş yeri sayısı çok çok daha üzerinde. Türkiye büyüyor, açılan KOBİ ve iş yeri sayısında da ciddi artışlar var."
Yatırımın güçlenmesi, iş insanlarının daha da verimli olabilmesi için faizlerin düşük tutulması gerektiğini vurgulayan Gürcan, şunları kaydetti:
"Eğer ki faiz artışı olsaydı, şirketlerin artan finansman giderlerini, karlılığın ve öz sermayenin erimesini, şirket kapanmalarını ve diğer şirketlere ve bankalara borçların ödeyememelerini, iflaslarla işten çıkmalarını çok rahatlıkla, bundan önceki gördüğümüz krizlerde olduğu gibi burada da görebilirdik. Yine aynı şekilde bankaların kaynak maliyetlerindeki artışı, şirket kapamalarından dolayı kredilerini geri alamamalarını, sorunlu kredilerdeki artışı, kredi verme iştahındaki azalmayı da görecektik. Birey ve toplumda istihdamda olanaklarının azalmasını, işsizliğin arttığını görecektik. Finansman borçlarını ödeyememe, iş yerlerinin kapanmasından dolayı işsizliğin artışını ve gelir dağılımındaki bozulmayı, toplumsal huzurunun da bozulduğunu görebilirdik."