TBMM (AA) – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bizim ne alnımızda ayıp ne de koltuğumuzun altında haç var. Biz bu halkı ve bu ülkeyi sevdik. İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz bu." dedi.
Soylu, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının 2023 yılı bütçesine ilişkin konuşmasında, dünyada ele geçirilen eroinin yüzde 12'sinin Türkiye'de yakalandığını söyledi.
İçişleri Bakanlığı Veri Merkezi sonuçlarına göre, uyuşturucu imal ve ticaret suçuna ilk kez bulaşanların sayısındaki artışın 2018'de durduğunu, 2019'da 19 bin iken 2022'de 14 bine düştüğünü aktaran Soylu, "Mücadelemizde başarılı şekilde gidiyoruz. Saha baskımız sayesinde Afganistan ve İran'dan gelen eroin, Suriye'den gelen captagon, Çin'den gelen ecstasy rotası değişmek zorunda kaldı." diye konuştu.
Uyuşturucunun Avrupa'da neredeyse serbest hale geldiği bir süreçte, dünyanın, Türkiye'nin uyuşturucuyla mücadelesini alkışladığını belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Acaba bu mücadelemize iftira atanlar, Türkiye'de ilk kez 62 ilde kanalizasyonlardan analiz yapılarak o illerin risklerini takip ettiğimizi biliyorlar mı? Anne babaların uyuşturucu hassasiyetini malzeme yapanlara söylüyorum, acaba bizim yıktığımız metruk bina sayısını bilirler mi? Bunu niye yapıyoruz biliyorlar mı? Çünkü uyuşturucu kullanım yerleri arasında kendi evi yüzde 47 ile birinci sıradayken, metruk binalar yüzde 24,6 ile ikinci sırada. Bunu nereden tespit ettik? Uyuşturucuda yakaladığımız her kişiyle sorgulama yapıyoruz. 'Nerede kullandın?', 'Kim alıştırdı?', 'Hangi yaşta başladın?' diye soruyoruz. Öyle birilerinin üfürmesiyle değil tam anlamıyla bu devletin bütün ciddiyetiyle bu meselenin üzerine gidiyoruz. Neticede 120 bin metruk bina tespit ettik, 88 binini yıktık, 18 binini de rehabilite ettik, kalanının işlemlerine devam ediyoruz."
– "Mutfaktan video çekmeyle yapılacak işler değil"
Soylu, 22 ilde 26 "Kökünü Kurutma Operasyonu" düzenlediklerini, operasyonlara devam ettiklerini bildirdi.
Narkotimlerin sayısını 20'den 81'e çıkardıklarını anlatan Soylu, daha önce yüzde 76'sı batı şehirlerinde yapılan uyuşturucu yakalamalarının artık sınır illerinde yapıldığını dile getirdi.
"Narko Tır Projesi" ile çocuk ve gençleri, "En İyi Narkotik Polisi Anne Projesi" ile anneleri bilgilendirdiklerini anlatan Soylu, şu ana kadar 1,2 milyon anneye ulaştıklarını açıkladı.
Dünyanın yeni yeni farkına varmaya başladığı metamfetamin ile ilgili 1,5-2 önce alarm zilini çaldıklarını ve Türkiye'yi ayağa kaldırdıklarını anımsatan Soylu, "Bana rapor gösteriyorlar, o raporları 2006'dan beri sürekli yapıyor ve ortaya koyuyoruz. Bu raporlarda nasıl mücadele edileceğini, hangi kararların alınacağını, süreçlerin ne olacağını ortaya koymaya çalışıyoruz. 2,5 yıldır bütün sistemimizi harekete geçirdik. Bu işler ciddi işler, öyle mutfaktan video çekmeyle yapılacak işler değil. Uyuşturucuyla mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
– "Bacaklarını kıra kıra devam edeceğiz"
Avrupa Uyuşturucu Raporu'nda, Avrupa'daki uyuşturucunun terör örgütü PKK tarafından satıldığına ve örgütün yılda en az 2 milyar dolar kazandığına yer verildiğini aktaran Soylu, "Benim jandarmam, polisim, korucum, güvenlik görevlim, yılda tam 110 milyon kenevir yakalıyor. PKK'nın finansmanının kökünü kurutuyor. Niye işinize gelmiyor? Niye bu mücadeleyi ortaya koymuyor, hiçbirini söylemiyorsunuz? Uyuşturucuda nasıl bonzainin, eroinin, captagonun rotasını değiştirmişsek milletimize namus sözüdür, Avrupa teslim olsa da dünya teslim olsa da bacaklarını kıra kıra devam edeceğiz." dedi.
Soylu'nun, sözleri AK Parti ve MHP milletvekillerince ayakta alkışlandı.
Daha önce "faili meçhuller dönemi" diye anılan bir dönemi yaşayan Türkiye'de, 2021'de tek faili meçhul olay ve cinayetin bırakılmadığını vurgulayan Soylu, bir dönem genç kızların başörtüsü yüzünden coplandığı Türkiye'de, CHP'ye istismar edeceği bir başörtüsü sorunu bırakılmadığını ifade etti.
Soylu, jandarmanın, "yerli Sikorsky" olarak bilinen ilk T70 helikopterini bir hafta içinde, ilk genel maksatlı helikopter Gökbey'i de yıl bitmeden teslim alacağını bildirdi.
Devletin, salgından göçe ve şehir hastanelerine kadar hiçbir tehditte aciz kalmadığını, hiçbir afette vatandaşına "Nerede bu devlet?" dedirtmediğini söyleyen Soylu, şöyle devam etti:
"27'nci Dönem'e gelene kadar hiçbir dönemde Meclisin çatısı altında 'Sınırımızda YPG olabilir.' diyerek teröristlere teşrifatçılık yapan bir milletvekili olmadı. Cumhuriyet'in kurulduğu, Hatay'ın Türkiye'ye katıldığı anlayıştan gelip Misakımilli sınırları içinde kalan yerleri PKK'ya teklif ederek sonra da utanmadan 'Sınır namustur.' diyen bir acizliğe bu çatı altında hiçbir dönem düşülmedi. Bir ana muhalefet partisi hiçbir dönemde devletin itibarına bu dönemki kadar saldırmadı. CHP, tarihinde ilk kez mahkeme, kamu kurumlarını basıp devletin itibarına savaş açtı. 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz, askerimiz, polisimiz, jandarmamız, korucumuz, bu mücadelede ilk kez CHP'yi, PKK'nın, PYD'nin safında ve yanında, kimyasal silah iftirası atanlara destek olurken gördü. Mersin ve İstiklal Caddesi'nde olduğu gibi PKK'yı aklamak için çırpınırken gördü.
Defalarca darbelere, muhtıralara maruz kalan bu Gazi Mecliste zaman zaman gönlü darbecilere yakın elbet kişiler oldu ancak 15 Temmuz'a gelene kadar hiçbir dönemde, hiçbir ana muhalefet partisi genel başkanı darbe konseyine isim babalığı yapmadı. Hiç kusura bakmayın, bizim ne alnımızda ayıp ne de koltuğumuzun altında haç var. Biz bu halkı ve bu ülkeyi sevdik. İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz bu. Namuslu bir hikayen varsa seni hiç kimse satın alamaz. Eğer namuslu hikayen yoksa bir hamburgere satılırsın. Elbette bu Meclise 'Gazi Meclis' demeye dilleri varmaz, gazilik ve şehitlik gönüllerine yatmaz. Uyuşturucu mücadelesiyle ilgili devletin polisine, jandarmasına, askerine, sahil güvenliğine, bizatihi devlete uyuşturucu kaçakçılığı iftirası atıp, bunu ispatlamayıp, özür de dilemeyip müfteri olmaktan yüzü kızarmayan bir ana muhalefet partisi genel başkanı bu koltuklarda oturmadı."
– "Devlete bu iftirayı attırmayız"
Devlete "cari açığın uyuşturucu parası ve kara parayla kapatıldığı" iftirasını attırmayacaklarının altını çizen Soylu, "Bedenimiz önünüzde kanla beraber bulansa da bu devlete bu iftirayı attırmayacağız." dedi.
"Siz bütün iftiralarınızla bizden uyuşturucu mücadelemizin intikamını alıyorsunuz, bizden PKK ile yaptığımız mücadelenin intikamını alıyorsunuz." ifadesini kullanan Soylu, "Kahraman ordumuza 'Sınırın ötesine geçme.' diyen, 15 Temmuz'u tam da Kılıçdaroğlu gibi canlı yayında izleyip haber bekleyen o küresel güçlere diz çökmeyişimizin intikamını alıyorsunuz. Terör devleti kurdurmayışımızın, sarı torbaların intikamını alıyorsunuz. HDP ile, PKK ile tarihin en kirli iş birliği içindesiniz." diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2023 yılı bütçesine yönelik eleştirileri anımsatan Soylu, CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarını işaret ederek, "Orası da aynı, orası da; siz de aynısınız. Amerika'nın çocuklarısınız, yenileceksiniz." diye bağırdı.
Bu sırada CHP milletvekilleri, ellerindeki döviz ve kitapçıkları İçişleri Bakanı Soylu'ya fırlattı.
AK Parti ve CHP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümesi üzerine Genel Kurulda gerginlik yaşandı. TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, birleşime ara verdi. Gerginlik bir süre arada da devam etti.
Daha sonra konuşmasını sürdüren Soylu, "(Kör olasın muhalefet) demiyorum, kör olma da gör bu yapılanları, bari hisset. Sizin yüreğiniz kör bakıyor. Patlasanız da çatlasanız da ağaç olacağız, toprak olacağız, su olacağız, yine geleceğiz, bu vatana, bu aziz millete hizmet edeceğiz." diye bağırdı.
Soylu'nun sözleri, AK Parti ve MHP milletvekillerince ayakta alkışlandı.
– Yeneroğlu ile AK Parti-MHP milletvekilleri arasında gerginlik
Bütçeler üzerinde şahsı adına aleyhte konuşan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, "Bir parti liderinin zincir marketleri hedef göstermesi üzerine, suç örgütü kurmaktan yargılanmış kişinin ağır tehditlerde bulunduğunu" söyledi. Bu sözlere MHP milletvekilleri tepki gösterdi.
Yeneroğlu'nun, MHP sıralarını işaret ederek, "Ben size kızmıyorum, AK Parti'nin MHP'lileşmesine kızıyorum. Nezaket kültüründen o kadar uzaklaşmış vaziyetteyiz ki mafya liderlerinin siyasileri ve iş adamlarını açıkça ölümle tehdit ettiği, iktidar ortağının buna alkış tuttuğu ve teşvik ettiği karanlık bir dönemi yaşıyoruz." sözü üzerine yeniden tartışma çıktı.
MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy, Yeneroğlu'na "FETÖ ağzıyla konuşma." diye bağırdı.
Yeneroğlu'nun, konuşmasını tamamladıktan sonra AK Parti sıralarına yürümesi üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı. TBMM Başkanvekili Bilgiç, Yeneroğlu'na, provokatif davrandığını söyleyerek, kendisini yerine geçmesi konusunda uyardı.
Söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Yeneroğlu'na, "Ne kadar zor durmuşsun şu AK Parti'nin içinde? Nasıl gizlemişsin bu habis, ur gibi zihniyetini? Ne sinsi adammışsın. Çıkıp terör örgütlerinin, FETÖ'nün ağzıyla kalkıp buralarda yargı dağıtmaya çalışıyorsun." karşılığını verdi.
Yeneroğlu'nun konuşmasının, Türkiye'nin gidişatından rahatsız olan ve 15 Temmuz gibi büyük acıların yaşanmasından en ufak üzüntü duymayanların konuşma şekli olduğunu ifade eden Bülbül, "Senin ne maksatla konuştuğunu biliyorum. Yakalasanız Türk milletini aciz bir durumda, yiyip bitireceksiniz. Size teslim olanın Allah belasını versin. Genel Başkanımız, 'Bu milletin, haksız fiyat artışlarıyla canını yakan kimse onların arkasındaki bağlantılar araştırılsın.' dedi. Hiç kimseyi hedef almadı ama ne zaman 'FETÖ' dedi, bunlar hopladı." ifadelerini kullandı.
– "Bir Türk-Kürt kavgası söz konusu değil"
Görüşmeler sırasında Konya'nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili "ırkçı saldırı" tartışması da yaşandı.
HDP ve MHP milletvekilleri arasında yaşanan tartışmalar üzerine yerinden söz alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olayın kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Ailenin en büyüğünün görüşmede kendisine "Bu olayın Kürt-Türk meselesiyle herhangi bir ilgisi yok." dediğini aktaran Soylu, şunları kaydetti:
"7 kişi hayatını kaybetti ve katil yaklaşık 3 gün sonra yakalandı. Arkadaşlarımız burada önemli bir çaba sarf ettiler çünkü katilin yakalanmaması başka bir sonucu getirebilirdi. Her meseleyi ayrımcılık, ırkçılık meselesi haline getirmek, Türk-Kürt meselesine getirmek bir dayanak teşkil etmez, ırkçılığın kendisidir. Burada kesinlikle ayrımcılık, bir Türk-Kürt kavgası söz konusu değil."
(Bitti)