ANKARA (AA) – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki (İBB) terör soruşturmasına ilişkin, "Terör soruşturmasını açacak ben değilim. Mülkiye müfettişlerimizin tamamladığı dosyayı yargıya gönderdik. Bundan sonraki karar yargının kararıdır." dedi.
Bakan Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü Şehit Demet Sezen Konferans Salonu'nda, İBB'de yürütülen terör soruşturmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri işten atma yetkilerinin bulunmadığını belirten Soylu, asıl "terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri hangi referans ve yetenekleri dolayısıyla işe alındığının" sorulması gerektiğini ifade etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun terörle irtibatlı ve iltisaklı kişilerin önceki dönemlerde de görev yaptığını anlatarak kendini kurtarmaya çalıştığını belirten Soylu, soruşturma kapsamında 1 Ocak 2019-31 Aralık 2021 arasındaki dönemin incelendiğini bildirdi.
Soylu, 1668 kişinin 1427'sinin İmamoğlu döneminde, 191'inin eski başkan Mevlüt Uysal, 50 kişinin ise İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'nın vekaleti döneminde işe alındığını aktararak, şöyle devam etti:
"Müfettişlerin yaptığı değerlendirmelerde, bunların 191 artı 50 kişisinin, yani Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya'nın döneminde tamamen incelenmiş, istihbari kayıtlı olanların, bunların işe girme engeli olmadığı görülmüş. İmamoğlu döneminde alınan 922 kişinin de istihbari kayıtları görülmüş. Yani terör örgütü kayıtları var. Terörle irtibat ve iltisakları var ama onların da işe girmeye engel bir durumu olmadığı görülmüş. 505 kişi İmamoğlu döneminde alınmış ve bunların bizatihi işe girmelerinde engel durumu söz konusudur. 21 kişiyi daha sonra bizim arkadaşlarımız ayırmışlar. Kendi suçunu örtbas etmek için masum insanları, belediyede çalışanları kalkan yapmak da ayıp bir şeydir."
– "Ben bilmiyorum demek yalanın kuyruklusudur"
İmamoğlu'nun "Madem öyle, siz terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri atsaydınız." açıklamasını hatırlatan Soylu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen 165 bin kişiden bazılarının "kamu görevi" kimliği giydirilerek belediyede işe alındıklarını söyledi.
İşe alınan 505 kişinin şirketteki kişisel dosyalarını İBB'den aldıklarını anlatan Soylu, "'Ben bilmiyorum demek, benim bunlardan haberim yok.' demek yalanın kuyruklusudur." diye konuştu.
"Daha önce 2-3 kişiyi işten attığını söyleyen İmamoğlu'nun aynı uygulamayı terörle irtibatlı ve iltisaklılar için neden yapmadığı" eleştirisini yönelten Soylu, İBB'ye yönelik 3 soruşturma yürütüldüğünü bildirdi.
Soylu, İmamoğlu'nun açıklamalarına ilişkin, şunları söyledi:
"Bir önceki mahkemede olduğu gibi alenen yargıyı tehdit etti. Yargıya tehdidi şudur, dedi ki 'Eğer bu terör soruşturmasını açarsanız, gök kubbeyi başınıza yıkarım.' Terör soruşturmasını açacak ben değilim. Biz, mülkiye müfettişlerimizin tamamladığı dosyayı yargıya gönderdik. Bundan sonraki karar yargının kararıdır. Ama daha sonra şöyle diyebilir, 'Ben bu lafı yargıya söylemedim, Süleyman Soylu'ya söyledim.' diyebilir. Çünkü dil bir pabuç. Yalan dünyayı yedi kere dolanmış. Bunu çok rahat bir şekilde yüzü kızarmadan söylüyor. Nasıl olsa bir mendil var, mendille suratını silebiliyor."
– Soylu ve İmamoğlu arasındaki telefon görüşmesi
İmamoğlu'nun "Bakan Soylu 'Saygılarımla' diyerek kendisini aradığımı ve yardım istediğimi söylemiş. Bu kuyruklu bir yalan! İstihbarat sende, telefon takibi sende, tüm bilgilere erişme gücün var. Bunu ispat edersen ben, edemezsen sen istifa etmelisin." ifadelerinin yer aldığı sosyal medya paylaşımına değinen Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Ufak bir namusun varsa, ufak bir şerefin ve haysiyetin varsa yalan söylemezsin. İstanbul'da yardım toplarken yardımla ilgili bu yardımın kanunlara uygun olmadığını, yani böyle bir yardım toplanmayacağını tespit ettikten sonra çok doğal olarak o yardım toplanan paralara el konuldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı beni aradı ve dedi ki, 'Cumhuriyet Halk Partisi zaten bana karşı. Biz hemşehriyiz, ne olursun beni onlara ezdirme'. Ama hayatı iki yüzlülük olduğu için ve yalan olduğu için bunu elbette söyleyemez. Aramızda sonra bir telefon görüşmesi daha gerçekleşti. Onda gidip CHP Genel Merkezine beni şikayet etti, 'Bana İçişleri Bakanı böyle böyle söyledi' diye. Şimdi insan hangi koltuğa gelirse gelsin o koltuk onu taşımayacak. O, koltuğu taşıyacak ve yalan söylemeyecek."
– İmamoğlu döneminde işe alınanlar
Soylu, İmamoğlu döneminde işe alınan terörle irtibatlı ve iltisaklı kişilere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Şafak Duran, 2016'da PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına 'Diren Amara' kod adıyla katılım yaptı, 15 Ocak 2021'de gözaltına alındı, işlemleri akabinde serbest bırakıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışmaktayken PKK/KCK'ya katılımı tespit edildi, başka bir işlemden gözaltına alındı. Sonra katılımı tespit edildi. Katılımı tespit edilirken İstanbul Büyükşehir Belediyesindeyken yakalandı.
Serbun Yurtsever, İstanbul Personel Yönetim A.Ş'de ev cihazları teknikeri olarak görev yapan, 2014'ün başında Irak'ta faaliyet göstermek üzere PKK/KCK'nın kırsal alanına katılım yaptı. Sonra Peşmerge güçleri yakaladılar, teslim oldu ve örgütün gençlik yapılanmasıyla birçok legal ve illegal faaliyeti tespit edildi. Belediyeye girdi, 17 Ağustos 2022'de Yunanistan'a geçti. Oradan da bize demediği kalmadı. Peki bu nerede çalışıyordu? Bu benim İstanbul'da oturduğum eve gelecekti. 16 milyon İstanbullu bu adama teslim.
Boğaziçi Konut Hizmet Yönetim İşletme ve Ticaret A.Ş'de temizlik görevlisi Fikri Karabulut 2014'te PKK/KCK kırsala katılmış. Peki ne yapacağız şimdi biz bunları? Ömer Keleş, İstanbul Ağaç Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve Hayvanat Bahçesi İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret A.Ş'de çamaşırhane elemanı olarak çalıştı. Nuri Çiçek, İsper İstanbul Personel Yönetim A.Ş'de mezar kazma işçisi. İbrahim Doğan, İBB Ağaç Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve Hayvanat Bahçesi İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret A.Ş'de beden işçisi. Muharrem Kılıç İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında itfaiye eri. Bunlar kim? Dağdakiler. Şimdi ben bir kısımlarını söylüyorum. İBB şirketlerinde işe alınan sözde değer ailesi mensupları."
Terörle mücadele etmezlerse görevlerini suistimal etmiş olacaklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"İBB'de beden işçisi olarak çalışan Abdulmenaf Sevgin. Erkek kardeşi İdris Sevgin 1999'da, kız kardeşi Şükran Ateş 2010'da PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına katıldı. Bu ne tesadüftür ki İmamoğlu belediye başkanı olduktan sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesine alındı. Tesadüf. Sözde değer ailesi dediğimiz, PKK'nın kırsal alanında ölen veya kırsal alanına katılanlardan işe birinci derecede akrabalarının alınmasının örneği.
İBB şehir plancısı olarak çalışan Özer Doğaner'in kız kardeşi 'Negrin Welat' kod adlı Evin Doğaner 2015'te PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına katıldı. Günümüz itibarıyla terör örgütünün kırsal alanında aktif olarak, silahlı olarak faaliyet yürütmektedir. Mazlum Şimşek, kardeşi Selim Şimşek 2014'te PKK/KCK terör örgütüne katıldı. Sabahleyin bunları açıklasaydı, deseydi ki 'Ya biz bunları yanlışlıkla aldık. HDP'nin İstanbul İl Başkanlığı teklif etti, yanlış teklif etmişler.' deseydi veya 'HDPKK'nın üst düzey yöneticisi teklif etti.' deseydi, sadece alnını sıkıştığı için mendille silmeseydi."
– Şubat-Temmuz 2020 döneminde çalıştırılanlar
Soylu, PKK/KCK'yla irtibat ve iltisaklı olduğu için işten çıkarılan ancak "hülle ve hile yoluyla" Şubat-Temmuz 2020 döneminde İBB'de çalıştırılanlara bulunduğunu ifade ederek, "Ahmet Çırtlık, Boğaziçi Konut Hizmetleri Yönetim İşletme ve Ticaret A.Ş'de çalıştırıldı. Veysi Altıntaş, BİMTAŞ Boğaziçi'nde peyzajda çalıştırıldı. Bunların orada sigortalı olmaları, o işleri yaptığı anlamına gelmiyor. Esas problem şu; bunları alarak bazıları devlet memurlarının üstlendiği görev yapıyorlar. Bir sorumluluk, bir suistimal alanı da o. Yani DHKP/C, FETÖ/PDY'den var. Burada birçok isim söz konusu ama suçlayınca, iftira atınca atabilme kabiliyetine sahip olabiliyorsunuz. Ayıptır, günahtır, yazıktır." diye konuştu.
Kamu sorumluluğunu Anayasa ile kanunlar çerçevesinde ve hukuk devleti ilkelerine göre yaptıklarının belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Peki 120 kişiyi neden çıkardın? O insanlar, çıkardıkların, terörle irtibatlı ve iltisaklılar niçin belediyenin önüne geldiler de 'Bizi alırken iyiydi, bizi niye çıkarıyorsun? Niye sahip çıkmıyorsun?' diye sana çemkirdiler. Neden bunu yaptılar? Peki o insanları, biz uyardıktan sonra değil de biz uyarmadan önce niye çıkarmadın? Eğer 9 Aralık 2021'de bu konuda Türkiye'ye gerekli bildirimde bulunmamış olsaydık, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Adana Seyhan Belediyesi, Ataşehir Belediyesi de terör bataklığına dönerdi."
(Sürecek)