KUDÜS (AA) – ENES CANLI – İsrail, uluslararası aktörlerin İran'ın nükleer programına ilişkin imzalayacağı anlaşmayı engellemek için çabalarken, müttefiki ABD'yi özellikle ekonomik yaptırımların kaldırılmasından vazgeçirmeyi amaçlıyor.
İran'ın nükleer programı ve nükleer silah elde etme ihtimali, İsrail'in ulusal tehdit algısında en üst sıralarda yer alıyor.
İsrail, İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı anlaşmaya itiraz etmişti.
Dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşmadan çekilmesi için yoğun kulis faaliyeti yürüttüğü biliniyordu. Washington, 2018'de İran ile nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlayınca Tahran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmuş ve yeniden yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme dahil bir dizi adım atmıştı.
Trump'ın 2020'de seçimleri kaybetmesinin ardından göreve gelen Başkan Joe Biden, İran ile nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilebileceğine ilişkin sinyaller verdi.
Rusya-Ukrayna savaşıyla artan enerji krizi, küresel enflasyon baskısı ve İran petrolünün piyasanın dışında kalması, Tahran'ın nükleer programına ilişkin anlaşmaya yıl başından beri hız kazandırdı.
Müzakerelerde arabuluculuk rolünü üstlenen Avrupa Birliği'nin (AB) 8 Ağustos'ta sunduğu taslak metnin ardından taraflardan olumlu mesajlar gelmeye başladı. İran, nihai yol haritası olarak kabul edilen anlaşma taslağına ilişkin görüşlerini 15 Ağustos'ta AB'ye iletti ve ABD'nin cevabını beklediklerini duyurdu.
Taraflardan gelen olumlu açıklamaların ardından, İsrail'de hükümet ve güvenlik birimlerinin en üst seviyelerinden anlaşmaya ilişkin itirazlar yükselmeye başladı.
– İsrail anlaşmanın kendisini bağlamayacağı konusunda ısrarcı
İsrail Başbakanı Yair Lapid, Savunma Bakanı Benny Gantz, anlaşmaya ilişkin taslak metnin tartışılmaya başlanması üzerine gerek açıklamalar, yurt dışı ziyaretler gerekse telefon görüşmeleriyle İran'ın taleplerinin kabul edilmemesi yönünde kampanya başlattı.
Özellikle ABD üzerindeki etkisini kullanmaya çalışan Tel Aviv yönetimi, İran'a yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasında aceleci davranılmamasını ve askeri seçeneğin masada tutulmasını istiyor ve Washington'a bu yönde çağrılarda bulunuyor.
İsrail Başbakanı Yair Lapid, pazar günü düzenlediği basın toplantısında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakere edilen taslak anlaşmanın ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'e verdiği vaatleri karşılamadığını belirterek, "askeri tehdit seçeneğinin masada kalması gerektiğini" söyledi.
İran'ın nükleer programına itiraz eden ülkelerin katıldığı bir müzakerenin daha iyi olacağını belirten Lapid, "daha uzun vadeli, daha sıkı denetim mekanizmalarına sahip, İran'ın balistik füze programının ve Orta Doğu'daki terör faaliyetlerinin merceğe alınacağı" bir anlaşma talep ettiklerini dile getirdi.
– Lapid'den muhalefet lideri Netanyahu'ya suçlama
2015'teki anlaşma sırasında dönemin Başbakanı Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde yaptığı konuşma sonucunda Barack Obama yönetimiyle ters düşmesine işaret eden Lapid, bu dönemde Washington'un Tel Aviv ile diyaloğu kestiğini ve "İsrail'in anlaşmada değişiklik yapmasını önlediğini" söyledi.
Lapid, siyasi direktiflerinin ilk günden itibaren, "anlaşmaya karşı tüm güçleriyle fakat ABD ile stratejik ilişkilerine zarar vermeden savaşmak olduğunu" vurguladı.
İsrail Başbakanı, geçen hafta yaptığı basın toplantısında da İran'ın teklifinin kabul edilmesi halinde Tahran yönetimine her yıl 100 milyar dolara yakın finansman ulaşacağını söyledi. Lapid, ayrıca mevcut taslağın ABD'nin "İran'ın nükleer bir devlet olmasının engelleneceği" vaatlerini karşılamadığını savundu.
İran'ın elde ettiği finansmanı Orta Doğu'daki Amerikan üslerine saldırmak için kullanacağını öne süren Lapid, Tahran'ın bölgedeki "Devrim Muhafızları, Hizbullah, Hamas, İslami Cihad" gibi uzantılarının da güçleneceğini dile getirdi.
Lapid, aynı şekilde müzakerelere taraf Fransa, Almanya ve İngiltere liderleriyle de telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. İsrail Başbakanı'nın Avrupalı muhataplarıyla yaptığı görüşmelerde, "İran'ın taleplerinin kabul edilmemesi, ekonomik yaptırımların kaldırılmasının ertelenmesi ve İsrail'in bu anlaşmaya bağlı kalmayacağı, Tel Aviv'in İran'ın nükleer programının ilerlemesini engellemek için harekete geçeceği" mesajları öne çıktı.
Haaretz'e konuşan İsrailli bir yetkili, Alman Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmede, Avrupalı siyasetçilerin Lapid'i dinlediğini ancak bir uzlaşıya varmadıklarını aktardı.
– Savunma Bakanı da devrede
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Amerikalı muhataplarını nükleer anlaşmaya ilişkin uyarmak üzere geçen hafta ABD'ye gitti. Florida'daki ABD Merkez Komutanlığını ziyaret eden Gantz, sosyal medya paylaşımında, "İran'ın uzantılarına zarar vermek için önlemleri genişletecek ve iş birliğini derinleştireceğiz. Orta Doğu'da ve dünyadaki terör faaliyetlerini artıracak biçimde İran'ın nükleer yeterliliğe asla sahip olmayacağından emin olacağız." ifadelerini kullandı.
Gantz, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile bir araya geldikten sonra, Amerikalı muhatabına "İsrail'in mevcut haliyle nükleer anlaşmaya karşı çıktığını" aktardığını paylaştı.
İran'ın nükleer silah geliştirmesinin engellenmesi için bazı "önemli koşulların sağlanması gerektiğini" ifade eden Gantz, Amerikalı muhatabına "İran nükleer programı ve bölgedeki agresif politikalarına karşı, güvenli savunma ve operasyonel saldırı becerilerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladığını" açıkladı.
Gantz, ABD'de basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İsrail'in anlaşmalara kategorik olarak karşı çıkmadığına ancak mevcut anlaşmaya itiraz ettiğine işaret ederek, "taslak anlaşmanın, İran'ın teknoloji sektöründe, silah üretiminde ve bölgedeki terör örgütlerine desteğini artıracak şekilde İran ekonomisine katkısı nedeniyle boşluklarla dolu olduğunu" söyledi.
İsrail dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın başkanı David Barnea da aynı amaçla ABD yolunu tuttu. Barnea, bu hafta boyunca ABD'de muhataplarına nükleer anlaşmaya ilişkin İsrail'in tezlerini anlatmaya çalışacak.
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Eyal Hulata da Amerikalı müttefiklerini İran'ın nükleer programına ilişkin anlaşmayla ilgili uyarmak için Tel Aviv'den yola çıkan İsrailli yetkililer arasında yer almıştı.
– Trump'ı anlaşmadan çekilmeye "ikna eden" Netanyahu
Eski İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD 2018'de nükleer anlaşmadan çekilme kararı aldığında Başkan Donald Trump'a bu konuda en yoğun biçimde telkinde bulunan isimler arasında yer almıştı.
Daha sonraki seçim kampanyalarında bunu kullanan Netanyahu, sosyal medya paylaşımında, "Anlaşma imzalansın ya da imzalanmasın ben İran'ın nükleer programının ilerlememesi için çalışacağım." ifadelerine yer verdi.
– Mossad'dan anlaşmaya ilişkin uyarı
Mossad Başkanı David Barnea, İran ile nükleer programı konusunda uluslararası bir anlaşma imzalanmasının İsrail için "stratejik felakete" neden olacağını savunuyor.
İsrail'in "Yedioth Ahronot" gazetesinin haberine göre, Başbakan Yair Lapid ve diğer devlet yetkilileriyle geçen hafta yapılan toplantıda Barnea, "İran'la şu anda üzerinde uzlaşıya varılması düşünülen nükleer anlaşma stratejik bir felakete neden olacaktır. Çünkü bu, İran'ın uzun vadede nükleer bomba elde etme çabalarını kolaylaştıracak." dedi.
Barnea, "Anlaşmayla Lübnan Hizbullah’ı, Hamas ve İslami Cihad gibi gruplara ve (İran'ın) diğer uzantılarına aktarılacak milyarlarca dolar İran'ın kasasına doldurulacak." ifadelerini kullandı.
İran ile varılması beklenen nükleer anlaşmayı, "2015'teki eski anlaşmadan bile daha kötü" olarak nitelendiren Barnea, "2015'te imzalanana benzer bir anlaşma imzalıyorlar ama dünya değişti. İranlılar gelişmiş santrifüjler, farklı tehditler ve teknolojiler geliştirdi." diye konuştu.
Barnea, "İran'ın nükleer emelleri konusundaki yalanlarının ortaya çıkmasına ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının soruşturmasına yanıt vermeyi reddetmesine rağmen ABD şimdi bir anlaşma imzalamaya hazır durumda." ifadelerini kullandı.
– İsrail, ABD'yi kaybetmek istemiyor
İsrail, İran'ın nükleer programına ilişkin 2015'teki anlaşma sırasında, dönemin Başbakanı Netanyahu'nun, ABD'de anlaşma karşıtı yürüttüğü kampanyalar nedeniyle Washington ve ABD Başkanı Barack Obama ile ilişkilerde gerilimli bir dönem yaşamıştı.
Haaretz'e konuşan İsrailli yetkililer, Tel Aviv'in anlaşmaya karşı yürüttüğü kampanya sırasında 2015'tekine benzer biçimde ABD ile ilişkilere zarar versin istemiyor.
Tel Aviv'in nükleer anlaşmaya ilişkin itirazlarını ABD'li muhataplarına bildirdiği, özellikle Tahran'a yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasına karşı çıktıkları belirtildi.
Basındaki haberlere göre, ABD'nin İsrail'e ek güvenlik teminatı sağlaması ve tazminat ödemesi de Tel Aviv-Washington temaslarında gündemde yer alıyor. Ancak, anlaşmanın imzalanmasıyla güvenlik teminatı ve tazminat başlığının somutlaşacağı ifade ediliyor.
– ABD'nin ikna olması zor görünüyor
İsrail basınında çıkan bazı haberlerde Amerikan tarafının Tel Aviv'in kaygılarına kulak verdiği belirtilse de Washington'un anlaşmanın imzalanması yönünde istekli olduğunu İsrailli muhataplarına bildirdiğine dair haberler de var.
Tel Aviv Üniversitesi Orta Doğu Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyal Zisser, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Batı'nın İran ile bir nükleer anlaşma imzalaması ihtimalini yakın gördüğünü belirterek, "Taraflar anlaşmayı istiyor ve büyük ihtimal imzalayacaklar." dedi.
İsrail'in İran'a güvenmediğini ve bu nedenle anlaşmanın revize edilmesini istediğini aktaran Zisser, "Anlaşma İsrail'in istediği bir durum değil ama sonunda kabul etmek zorunda kalacak." diye konuştu.
Zisser, nükleer anlaşmanın İsrail'de 1 Kasım'da yapılacak erken seçimleri büyük ölçüde etkilemesine pek ihtimal vermese de muhalefetteki Binyamin Netanyahu'nun bunu hükümete karşı kullanabileceğini söyledi.