İSTANBUL (AA) – Metro Türkiye’nin ev sahipliği ve Türk Patent ve Marka Kurumu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliği ile 3. İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi, "Yerelden Küresele: Dünya Kadar Yöre" ana temasıyla düzenlendi.
Zirvenin açılışında konuşan Metro Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Sinem Türüng, Metro Türkiye olarak, dünyanın en iyi beş mutfağından biri kabul edilen Türk mutfağının hak ettiği yere gelmesini sağlamak için yerel değerleri evrensel bir bakış açısıyla ele almanın önemine inandıklarını söyledi.
Türüng, Türkiye’nin dört bir yanındaki yerel üreticilerle iş birliği yaptıklarını ve sürdürülebilir tarımsal üretim yöntemleri konusunda farkındalıklarını artırdıklarını belirterek, "Yerel değerlere sahip çıkma misyonuyla özgün doğa koşullarında yetiştirilen coğrafi işaret tescilli ürünlerin korunmasını, ulusal ve küresel çapta tanıtılmasını, dolayısıyla yerel üreticiye ve ülke ekonomisine katma değer sağlamayı amaçlayan Coğrafi İşaretli Ürünler projemizi bu alanda yaptığımız en önemli çalışmalardan biri olarak görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Tüm Avrupa ülkelerinde toplam coğrafi işaret tescilli ürün sayısının 3 bin 500 iken sadece Türkiye'de 2 bin 500- 3 bin arası potansiyel ürünün bulunduğuna işaret eden Türüng, "Üstelik ülkemizde coğrafi işaret tescili almış ürün sayısı şu anda 1.202 iken hala aday olan 708 ürünümüz var." diye konuştu.
Türüng, "AB Coğrafi İşaretli Ürün logosuna da hak kazanan Milas zeytinyağı, Aydın kestanesi, Malatya kayısısı ve Bayramiç beyazı gibi ürünlerin yanı sıra Korkuteli Karyağdı armuduna, Maraş tarhanasına, Kırkağaç kavununa, Eğin dutuna kadar coğrafi işaret tescilli ve aday ürünlerimize mağazalarımızda yer veriyor ve raflarımızdaki coğrafi işaretli ürün sayısını önümüzdeki yıla dek yüzde 20 artırmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Metro Türkiye, Coğrafi İşaretli Ürünler projesi kapsamında küçük üreticiyi, kooperatifleşmeyi ve kadın istihdamını destekleyerek ülke ekonomisine fayda sağlayan bir model oluşturduklarını belirten Sinem Türüng, coğrafi İşaretli ürünlerin tescil edilmesinden ihracatına ve restoran menülerine dâhil edilmesine kadar tüm süreçlerde rol aldıklarını aktardı.
– "Ülke ekonomisine fayda sağlayan bir model oluşturduk"
Türüng, ürüne, üreticisine ve ülke ekonomisine fayda sağlayan bir model oluşturduklarını belirterek, Türkiye’de coğrafi İşaret tescili olan ürünlerin AB’de tescil edilmesinden ihracatına kadar bütün süreçlerini hayata geçirdiklerini kaydetti.
Yurt içi ve yurt dışında coğrafi İşaret alanında paydaş olabilecek tüm ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birlikleri gerçekleştirdiklerini belirten Türüng, "Örneğin, dünyada sadece üç yerde üretilen ve coğrafi işaretle tescillenen Kapıdağ Mor Soğanı için üreticilere alım garantisi veriyoruz. Bu bölgedeki yetişen ürünün yüzde 30’unu Metro Türkiye olarak biz alıyoruz. Bu ürün için Bereketli Eller Kadın Kooperatifi ile çalışıyoruz." açıklamasını yaptı.
Türüng, kooperatifleri, kırsal kalkınma ve yerel ürünlerin ana kaldıracı olarak gördüklerini ve yaklaşık 40 girişimci ve kadın kooperatifiyle iş birliği yaptıklarının altını çizerek, şunları aktardı:
"Bugüne kadar Finike portakalından, Zile pekmezine, Taşköprü sarımsağından Bursa bıçağına kadar, sezonuna bağlı olarak yaklaşık 200 gıda ve gıda dışı coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünü raflarımızda tüketicilerimizle buluşturduk. Ülkemiz adına Malatya kayısısı, Bayramiç beyazı, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Taşköprü sarımsağı ve Milas zeytinyağına kendi markasıyla ve AB logolarıyla reyonlarında yer veren ilk perakendeci olduk."
İhracatın, Türkiye ekonomisinin güçlenmesindeki öneminin farkında olduklarını vurgulayan Türüng, "Faaliyet gösterdiğimiz Rusya, Ukrayna, Moldova, Polonya, Almanya, İspanya, İtalya, Sırbistan, Belçika, Macaristan, İngiltere, Çekya, Hırvatistan gibi ülkelere son iki yılda 20 bin ton coğrafi İşaretli ve yerel ürün ihraç ettik. Bu bağlamda, bugüne kadar 10 Metro ülkesine 10 milyon avronun üzerinde coğrafi işaretli ürün ihracatı yaptığımızı da söylemek isterim." dedi.
– "Coğrafi işaret, kapsamlı bir etikettir"
Almanya Ankara Büyükelçiliği Gıda ve Tarım Müsteşarı Thomas Huber de coğrafi işaretin avantajlarının olduğunu belirterek, tüketiciler ve perakendeciler için ürünler hakkında bilgi ve şeffaflık sağlayarak bu tür ürünlerin satışını kolaylaştırdığını dile getirdi.
Ürünlerin coğrafi işaret etiketine sahip oldukları için tüketiciler için daha iyi bir tanınma değerine sahip olduklarının altını çizen Huber, bu ürünlerin ülkeler veya bölgeler için bir nevi yansıma özelliğine sahip olduğunu ve bunun da ülkesel imaj için bir zenginlik olduğunu aktardı.
Huber, Almanya'da coğrafi işaret ile ilgili uluslararası düzenlemeler üzerinde de AB düzenlemesini temel aldıklarını aktararak, "Coğrafi işaret, kapsamlı bir etikettir. Bu, ham maddelerin üretildikleri bölgelerden bölgelere ayrıldığı ve ürünü Almanya'da üretmek için özel bir uzmanlık olduğu anlamına gelir." diye konuştu.
– "İşletmeler için yurt dışına seyahat ederken yeni fırsatlar yaratıyoruz"
Avrupa Komisyonu Coğrafi İşaretler Birimi Başkan Yardımcısı Branka Tome ise bu yılın mart ayında Avrupa Birliği'nin coğrafi işaretlerin korunmasını artıracak, üretici gruplarına daha fazla yetki verecek ve tescil sürecini kısaltacak yeni coğrafi işaretlere ilişkin mevzuat önerisinde bulunduğunu anımsattı.
Tome, Avrupa Komisyonu'nun el sanatları, endüstriyel ürünler, coğrafi işaretler için de mevzuat önerdiğini hatırlatarak, "İşletmeler için özellikle yurt dışına seyahat ederken yeni fırsatlar yaratıyoruz. Öneriler şimdi yeni yasa koyucular tarafından tartışılıyor ve onların yakında kabul edileceğini umuyoruz." diye konuştu.
Coğrafi işaretlerin Avrupa'da gerçek bir başarı olduğuna dikkati çeken Tome, "Bunlar sadece bir tür fikri mülkiyet hakkı değildir. İstihdam yaratmanın, yatırımları çekmenin, işi büyütmenin ve kırsal alanlardaki yerel toplulukları desteklemenin önemli yollarıdır." dedi.
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkan Vekili Cemil Başpınar da coğrafi işaret tescilinin kendilerinin görevlerinden biri olduğunu belirterek, coğrafi işaret tescilinin Türk Patent ve Marka Kurumu'nun tarihi, kültürel, toplumsal boyutu en özel olan faaliyetlerinin başında geldiğini dile getirdi.
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ülken de işi ticarileştirmenin, ticarileşmiş işin katma değerli bir hal ile hem reklamı hem kültürel değerlere sahip çıkılması hem de para kazanılması noktasındaki proses şemasının çok önemli olduğuna işaret ederek, bunun akarak giden bir süreç olduğunu ve bu eksiklikleri giderebilmek adına çok ciddi bir sürecin uzun süredir devam ettiğini aktardı.