Uzmanlar, istmosel adı verilen sezaryen skar hastalığının gebe kalmakta zorlanmaya sebep olabileceğini, istmoselde tedavinin tıbbi ve cerrahi olarak mümkün olduğunu belirtti.
Çocuk sahibi olmak her çift için tarifsiz bir mutluluk olurken, kadınlarda doğum şekline bağlı olarak çeşitli komplikasyonlar görülebiliyor. Normal doğumda rahim yırtılması, delinmesi gibi riskler varken sezaryen doğumda insizyon alanının iyileşmemesi, enfeksiyon kapması veya istmosel yani sezaryen skar hastalığı sıklıkla görülebiliyor. KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ceyhan Baran istmosel hakkında bilgi verdi. Baran, “İstmosel rahimde sezaryen kesi bölgesinde, sezaryen kesi bölgesinin rahime bakan iç yüzeyinde kısmi doku ayrılması sonucunda oluşan keseciklerdir. İstmosel sıklığı yüzde 24 ile yüzde 90 oranında değişmektedir. İstmoselde en büyük risk faktörü geçirilmiş sezaryen öyküsüdür. Özellikle birden fazla sezaryen geçirenlerde istmosel sıklığı daha da artmaktadır. Yine doğum sancısı çektikten sonra sezaryen olanlarda da istmosel sıklığı daha da artmaktadır” dedi.
İstmoselde oluşmuş kesecikler içerisinde biriken adet kanının semptomlara neden olduğunu belirten Op. Dr. Ceyhan Baran, bu semptomlardan dolayı da istmoselin infertilite yani gebe kalmakta zorlanmaya sebep olacağını ifade etti. Baran, “En çok karşılaştığımız semptomlar adet bittikten sonra uzayan lekelenme şeklinde kanamalardır. Daha az sıklıkta ise özellikle adet dönemlerinde ve ilişki esnasında kasık ağrısı şeklinde kendini belli edebilmektedir” şeklinde konuştu.
İstmoselde tıbbi ve cerrahi tedavi
Adet bittikten birkaç gün sonra yapılan görüntüleme teknikleri kullanılarak tanının konulduğunu söyleyen Baran, “İstmosel tedavisini tıbbi ve cerrahi tedavi olarak iki bölüme ayırabiliriz. Tıbbi tedavide özellikle kanama düzensizliklerini kontrol atına almak için hastamıza doğum kontrol ilaçları vermekteyiz. Tıbbi tedavi ile semptomları geçmeyen hastalarımıza cerrahi tedavi önermekteyiz. Cerrahi tedaviyi de iki bölüme ayırabiliriz. Günümüzde en başarılı cerrahi tedavi yöntemi laparoskopi veya histeroskopik cerrahidir. Histeroskopik cerrahi tedavi daha çok küçük istmosel vakalarda uygulanmaktadır. Bu yöntemde kamera ile vajinal yolla rahim içerisine girilerek istmosel kenarlarını traşlayarak ve istmosel tabanını genişleterek adet kanının burada birikmesini engelleyerek tedavi edilmesini sağlamaktır. Laparoskopi cerrahi de ise bu oluşmuş istmosel kesecikleri tamamen kesip çıkararak daha sonra uterus yeniden tamir edilerek cerrahi tedavi uygulamaktayız” ifadelerini kullandı.
Tedavi sonrasında iyileşme oranının hastaların yaklaşık yüzde 80 ile yüzde 90‘ında sağlandığını belirten Op. Dr. Ceyhan Baran, “İstmosele bağlı infertilite olan olgularda tedavi sonrası gebelik oranları da yüzde 80-90 civarındadır. Yani istmosel tedavi edildiğinde gebe kalma oranı da artar” diye konuştu.