Lisanslı firmalar tarafından yapılan analizler sonucunda riskli yapı olarak değerlendirilen binalarda, kat malikleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle çeşitli itirazlar yaşanabiliyor. Bu çerçevede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü İtiraz Komisyonuna 22 bin bina için itiraz dosyası geldi, itirazlara ilişkin yapılan incelemeler neticesinde 20 bin bina tekrar riskli bulunarak yıkıldı.
İzmir’de afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ve riskli yapıların tespiti işlemlerine 2013 yılında başlandı. Özellikle 30 Ekim 2020 depreminden sonra İzmir’deki kentsel dönüşüm çalışmaları daha fazla önem kazandı. Oturdukları binaların güvenliğinden endişe duyan kat malikleri, lisanslı firmalarla anlaşarak binalarını test ettiriyor ve binanın riskli olup olmadığını öğrenebiliyor. Bu noktada, kat malikleri arasında anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Binaları riskli olarak değerlendirilmesine rağmen yapının yıkılmasına itiraz eden bazı kat malikleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü İtiraz Komisyonuna itirazda bulunabiliyor. Komisyona 22 bin bina için itiraz dosyası geldiğini ifade eden komisyon başkanı ve İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, bu itirazları değerlendirdiklerini ve 20 bin binanın tekrar riskli bulunarak yıkıldığını belirtti. Türkiye çapında 2 milyonu acilen, geri kalanının da 15 yıl içinde olmak üzere 6 milyon yapının yıkılması gerektiğini söyleyen Kozanoğlu, İzmir’de de yüzde 65’i kaçak olmak üzere 85 bin yapının acilen yıkılması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Müracaatı beklenen 60 bin küsur bina var”
İtiraz komisyonu olarak gelen itirazları tek tek incelediklerini kaydeden Kozanoğlu, “2021 yılında kentsel dönüşüm faaliyetleri belediyelere aktarıldı. Dolayısıyla belediyelerde de bazı değerler var. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü donelerine göre itiraz edilen 22 bin binadan 20 bini yıkıldı. İzmir’de 85 bin binanın yıkılması gerektiği göz önüne alınırsa aslında müracaatı beklenen 60 bin küsur bina var” diye konuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğüne müracaat etmeden müteahhitle anlaşıp binalarını yıktıran insanların da olduğunu ifade eden Kozanoğlu, il müdürlüğünün resen de bazı binaların yıkılmasına karar verebildiğini bildirdi.
“Haftada 8-10 itiraz dosyasını inceliyoruz”
Bina riskli olarak değerlendirildikten sonra yaşanan süreci anlatan Kozanoğlu, “Bina riskli ise mal sahiplerinin çoğunluk oluşturarak bir araya gelip yapının güçlendirilmesi konusunda 6 ay içinde müracaat etmesi gerekiyor. İşte bu noktada ‘Benim binam sağlam, bu test yanlış’, ‘Bizim binamız daha genç. Yandaki bina sağlamken benim binam neden riskli’ gibi çeşitli itirazlar çıkabiliyor. O zaman iş Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğüne geliyor ve komisyonumuz bu yapılan itirazların yerinde olup olmadığına bakıyor. Testler doğru ise riskli bina olarak tekrar ilan ediliyor. Haftada 8-10 itiraz dosyasını inceliyoruz ve raporlarımızı hazırlıyoruz. Bu itirazlar önümüzdeki birkaç yıl daha sürecektir” bilgisini verdi.
“İlginç itirazlar geliyor”
Komisyona çeşitli ilginç itirazların geldiğini söyleyen Kozanoğlu, şöyle devam etti: “Bazı itirazlar gerçekten sebebi olan itirazlar oluyor ancak bazıları da zaman kazanmak için yapılan itirazlar olabiliyor. Bu itirazların arasında enteresan olaylarla da karşılaşabiliyoruz. Araba sokabilmek için kolonu kesilen, dükkan yapmak amacıyla duvarları yıkılan binalar olabiliyor. Ancak ‘Benim binam sağlam, depremde hiçbir şey olmadı’ diyor. Deprem öyle bir şeydir ki depremin frekansına göre bazı depremler 2 katlı binalara hasar verirken, bazı depremler çok katlı binalara hasar verir. Yani bir depreme bakarak binanın ileride nasıl davranacağını gözle görerek söylemek mümkün değil.”
Kentsel dönüşüm önerisi
Kat maliklerine kentsel dönüşüm konusunda önerilerde bulunan Prof. Dr. Kozanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada iş, maliklerin müteahhitlerle anlaşmasına ve projelerin bir an önce yapılmasına düşüyor. Malikler genelde bu işi ağırdan alıyor. Müteahhitlerle yapılan anlaşmalarda bir takım sıkıntılar olabiliyor. Bizim önerimiz, testler laboratuvara gitmeden önce maliklerin bir araya gelmesi, binanın yenilenmesi konusunda ortak karar alıp müteahhitle anlaşarak yola çıkmalarıdır. Aksi takdirde bu tip itirazlar olabiliyor.”
“İzmir’de bina yaşı ortalaması 25 yıl”
İzmir depreminin yıldönümü nedeniyle her sene bu konunun gündeme geleceğini belirten Kozanoğlu, “Depremi unutmamamız gerekiyor. Depremle beraber yaşamanın yolları da bilim ve teknikten geçiyor. İnsanların bilinçlenerek yaşadığı yapının sağlam olup olmadığını bilmek hakkıdır. Binada çoğunluğu sağlayarak lisanslı firmalarla yapılarını tahkik ettirmeleri çok yararlı olacaktır” dedi. İzmir’de bina yaşının ortalama 25 yıl olduğunu belirten Kozanoğlu, “Beton, aslında korunduğu takdirde uzun ömürlü bir malzemedir. Deprem yönetmelikleri doğru uygulanırsa, binayı da korursak binamızın güvenli olduğu söylenebilir. Dolayısıyla 25 yıl ömrü olan bir bina, gerekli özen gösterildiği takdirde aslında eski bir bina değildir” diye konuştu.