KONYA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Anadolu mutfağının asırlık formüllerine bakıldığında, her bir reçetenin beden ve ruh arasındaki hassas terazide hazırlandığının görüldüğünü belirterek, “Halihazırda, tüm dünyada insanlar sağlıklarını geri kazanmak ve sürdürülebilir sağlık için organik ürünlere ve yerel mutfaklara yöneliyorlar. Bu gidişatın, mutfağımızın tanıtımı için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Emine Erdoğan, Konya Büyükşehir Belediyesince Ecdat Bahçesi'nde düzenlenen ve üç gün sürecek “Konya GastroFest” adlı festivalin açılış töreninde, her coğrafyanın, her şehrin, kendine ait bir karakteri bulunduğunu, Konya'nın da Anadolu’nun özünü ruhunda yaşatan son derece özel bir yer olduğunu dile getirdi.
Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Konya'da birçok medeniyetin ve kültürün izinin yer aldığını aktaran Erdoğan, “Yüzümüzü çevirdiğimiz her yerde bizi karşılayan tarihi eser zenginliği, insanda adeta bir açık hava müzesi etkisi bırakıyor. Burada tarih boyunca, ünlü alimler, şairler, sanatkarlar, mutasavvıflar ve Allah dostları yaşamış, arkalarında büyük bir miras bırakmışlar. Son derece yüksek bir manevi atmosferi olan bu diyar iç yolcuklara çıkan ve mana uyanışları arayan herkesin de önemli bir durağıdır.” diye konuştu.
Erdoğan, Konya denilince akla ilk olarak büyük İslam mütefekkiri Mevlana Hazretlerinin geldiğini vurgulayarak, Mevlana'nın iyiliğe, doğruluğa, sevgiye, hoşgörüye, güzel ahlaka davetinin insanlığa büyük bir yadigar olduğunu söyledi.
İlahi sevgiyi öğreten Mevlana'nın hakikati arayan herkesin kalbine şifa sunduğuna değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yaşamın her alanına sirayet eden Mevlevilik müessesinin en önemli etkilerinden birini mutfak kültürü üzerinde görüyoruz. Edeple, adapla yoğrulmuş mutfak pratikleri, manevi eğitimin bir parçası haline gelmiştir. Dervişler eğitimlerine mutfakta başlamıştır. Sadece yemek pişirmeyi ve biyolojik bir ihtiyacı karşılamayı değil, Allah'ın insanlara lütfettiği rızka hürmeti öğrenmişlerdir. Yiyecekleri en verimli şekilde pişirmiş ve ellerindeki malzemeyi her zaman 'nimet' nazarıyla değerlendirmişlerdir. Aşçılık mesleği, kulların beslenmesine aracılık etmek olarak görülmüş ve ziyadesiyle itibar edilen bir meslek haline gelmiştir. Hazreti Mevlana'nın aşçıbaşı Ateşbaz-ı Veli, dünyada türbesi olduğu bilinen tek aşçıbaşıdır. Medeniyet ve inanç değerleriyle şekillenince ortaya, fevkalade bir yeme içme ahlakı çıkmış, değil mi?”
– “Bir arkeolog titizliğiyle hazine sandığımızı elden geçirdik”
Emine Erdoğan, Mevlevi kültüründe günde iki kez yenen yemeğin dualarla başladığını, yemek esnasında konuşulmadığını, nasip olan her lokma için devamlı şükredildiğini bildirdi.
Mutfağın, coğrafyaların yerel çeşitliliği kadar, bir toplumun kültürünün, iç dünyasının ve medeniyet tasavvurunun da aynası olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu aynadaki akisten, bir milletin kimliğini, karakterini ve niyetlerini okuyabilirsiniz. Çünkü yaşam yolculuğunun bir zarureti olan beslenme, insanlık tarihinin ilk gününden bu yana, beraberinde birçok kural, gelenek ve adet geliştirmesini sağlamıştır. Toplumların birleştirici gücü olduğu gibi, diğer toplumlardan farkını da ortaya koymuştur. Anadolu mutfağına bu açıdan baktığımızda, karşımızda adeta bir umman görüyoruz. Mutfak dediğimiz yerde, tarih ve inanç kadar, kültür, sosyoloji, sanat ve kimya gibi nice unsur var. Bu haliyle, çok yönlü bir araştırma alanı sunan, gerçekten büyük bir potansiyel. Ancak, her şeyden önce mutfağımızın muhafaza edilmesi gereken bir miras boyutu var. O nedenle, bildiğiniz gibi, kısa bir süre önce 'Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı' kitabımızı literatüre kazandırdık. Gastronomi alanında uzman akademisyenlerimizin ve ülkemizin kıymetli şeflerinin bin bir emeğiyle ortaya konan bir çalışma oldu. Bir arkeolog titizliğiyle hazine sandığımızı elden geçirdik. İstedik ki mutfağımızı tüm yönleriyle tanıtalım ve elimizdeki bu gücün farkına hep birlikte varalım.”
– “21-27 Mayıs tarihlerini 'Türk Mutfağı Haftası' ilan ettik”
Başka kültürlerin yeme içme alışkanlıklarını adapte etmenin, kültürel alışverişin en yaygın pratiği olduğunu aktaran Erdoğan, “Lezzet arayışları, seyahatlerin neredeyse ana motivasyonu haline geldi. Bunun yanında, mutfak, devletlerin en önemli yumuşak güç unsurunu oluşturuyor. Ülkemizi bu alanda dünyada en ön sıraya yükseltmek için 21-27 Mayıs tarihlerini 'Türk Mutfağı Haftası' ilan ettik.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı içerisinde yer alan şehirlerin, UNESCO tarafından koruma altına alınan Türk yemekleri bulunduğunu hatırlatarak, el birliğiyle, şehirlerin, yemeklerin ve coğrafi işaretli ürünlerin sayılarının artırılabileceğini söyledi.
Ülkenin her bir köşesinde sayısız farklı yemeğin olmasının, yerel ürün çeşitliliğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Geleneksel mutfağımıza sahip çıkarak, bu eşsiz biyoçeşitliliğe de sahip çıkmış oluyoruz. Ülkemizin her şehrinin birer gastronomi şehri olmaya aday olduğunu düşünüyorum. Konya'mız da Anadolu irfanıyla şekillenmiş mutfağıyla başlı başına bir gastronomi şehri ve bu alanda büyük bir güçtür. Mutfak mimarisinden, pişirme yöntemlerine kadar Konya'nın engin mutfak kültürünü, tüm yönleriyle dünyaya tanıtma gayretinde olmalıyız. Bir örnek vermek gerekirse, Konya Tiridi, mutfağımızın atıksız özelliğini çok iyi anlatan sembollerinden biridir. Kutsal saydığımız ekmeğin bayatladığında atılmayarak yeniden kullanılması, lezzet kadar başlı başına bir bilgeliktir. Bunun yanında, bamya çorbası, tandır kebabı, kayısılı yemeği, reyhan şerbeti ve höşmerim gibi nice geleneksel lezzet, mutfağımızın karakteristik özelliklerini yansıtır.”
– “Sofralarımızın bereketi, ağzımızın tadı daim olsun”
Erdoğan, insan sağlığının gittikçe bozulduğuna, önlenebilir hastalıklar kategorisindeki birçok rahatsızlığın, yanlış beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Anadolu mutfağının asırlık formüllerine baktığımızda, her bir reçetenin, beden ve ruh arasındaki hassas terazide hazırlandığını görüyoruz. Halihazırda, tüm dünyada insanlar sağlıklarını geri kazanmak ve sürdürülebilir sağlık için organik ürünlere ve yerel mutfaklara yöneliyorlar. Bu gidişatın mutfağımızın tanıtımı için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Buradan tüm şeflerimize de bir çağrıda bulunmak istiyorum, sizleri, bilhassa yerel ve geleneksel ürünlere ağırlık veren, bölge mutfaklarının kültürel ve tarihsel özelliklerini öne çıkaran projelerde görmeyi arzu ediyoruz. Bu tip projeleri canı gönülden desteklediğimi ifade etmek istiyorum. Sofralarımızın bereketi, ağzımızın tadı daim olsun.”
Daha sonra Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Emine Erdoğan'a Ateşbaz- ı Veli anısına kuşak takdim etti.
Emine Erdoğan, üniversitelerin aşçılık bölümünden mezun olanları temsilen 6 öğrenciye, Mevlevi geleneğini sürdürmek amacıyla kuşak giydirdi.
Konuşmaların ardından Mevlevi mutfağı aşçısı Ateşbaz-ı Veli türbesinden getirilen tuz, Emine Erdoğan, temsili Ateşbaz- ı Veli Bahadır Yenişehirlioğlu ve Mevleviler tarafından festival aşı olan ve Türk mutfağında bolluğun, bereketin simgesi toyga çorbasına atıldı.
Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Konya Valisi Vahdettin Özkan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve vatandaşlarla stantları gezdi.
Stantlardaki ürünler hakkında bilgi alan Erdoğan, pekmez kazanını karıştırdı, geleneksel Konya mutfağı aşçılarından Saime Yardımcı ile Konya'nın geleneksel yemeklerinden tirit ve sündürme peynir yaptı.
Festival kapsamında Konya'nın geleneksel 42 yemeğinin tanıtımı gerçekleştirildi.