ANTALYA (AA) – AYŞE YILDIZ – Türkiye'de yol ve inşaat çalışmasında tesadüfen rastlanan ve ardından yapılan titiz kurtarma kazılarıyla ortaya çıkarılan tarihi eserler, müzelere kazandırılıyor.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün verilerine göre, arkeolojik kazı çalışmaları, su altı ve kurtarma kazılarıyla 2020'de 6 bin, 2021'de ise 11 bin eser müzelere kazandırıldı.
Farklı illerde yürütülen planlı kazı çalışmalarının yanı sıra arkeolojik kurtarma kazıları da eserlerin gün yüzüne çıkarılması için önem arz ediyor.
Diyarbakır'daki Ambar Barajı etki alanında yapılan kurtarma kazılarında, 850 eser Diyarbakır Müzesi envanterine alındı.
Kayseri'de Örenşehir Mozaikli Yapı Kalıntısı Kurtarma Kazısı, İstanbul'da Marmaray, Haydarpaşa Banliyö Hatları İyileştirme Projesi Kazısı, Diyarbakır'da Silvan Barajı Kazısı-Kaniya Navin olmak üzere farklı illerde kurtarma kazıları yürütüldü.
Kurtarma kazılarıyla çok sayıda eser, müzelere kazandırıldı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı, AA muhabirine, Anadolu coğrafyasının, arkeolojinin çok önemli merkezlerinden biri olduğunu söyledi.
Dünyadaki arkeoloji enstitüleri ve üniversitelerin, Anadolu'da kazı yapmak için adeta sıraya girdiğini ifade eden Yazgı, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu alanda çok ciddi atılımlar gerçekleştirdiğini vurguladı.
2018'den başlayarak çok yoğun kazı çalışmaları gerçekleştirdiklerini belirten Yazgı, 2019'da Türk Tarih Kurumu ile başlayan 12 aylık kazı çalışmalarının planlanmasının önemli bir adım olduğuna dikkati çekti.
Dünyada 12 ay kazı yapılabilen bir stratejinin olmadığını anlatan Yazgı, şunları kaydetti:
"20 kazıyla başladığımız sistem 143 kazıyla devam ediyor. Bu yıl kasıma kadar 700 arkeolojik kazı, kurtarma kazısı ve yüzey araştırmasını tamamladık. Bu, dünyada eşine az rastlanan bir çalışma örneği. Anadolu coğrafyası önemli bir merkez. Her gün yeni buluntularla yeni keşiflerle bilimsel araştırmalara imza atıyoruz. Önemli olan, toprağın altındaki bu değerlerin doğru şekilde çıkarılıp, restorasyonunu yapıp, bilimsel çalışmalar olarak dünyaya tanıtılmasıdır."
Yazgı, müzelerde çalışan arkeologlardan laboratuvardaki konservasyon süreçlerini yöneten uzmanlara, müze müdürlükleri ekiplerinden sanat tarihçilerine, arkeologlara kadar büyük ekip çalışması halinde sürecin yürütüldüğünü söyledi.
Kurtarma kazılarının önemine değinen Yazgı, "Kurtarma kazıları, inşaat hafriyatında, yol çalışmasında, baraj inşaatında ya da kaçak kazı ihbarı sonucunda gerçekleştirilen kazılardır. Müze müdürlüklerimizin başkanlığında, bazen hocalarımızın desteğiyle, arkadaşlarımızın hızlı şekilde bu tür yerlerdeki eserleri kurtarıp, korumaya almak için yaptıkları çok özel bir kazı çalışmasıdır. Bu kazı çalışmalarıyla her yıl binlerce eseri müzelerimize kazandırıyoruz. Genelde nitelikli eserler oluyor." diye konuştu.
– "Su altında da özel kazılar yürütüyoruz"
Su altında 10 noktada kazı çalışması yürüttüklerini belirten Yazgı, şunları kaydetti:
"Su altı kazıları en zor kazılardan biri. Zaman aralığı çok kısa, tehlikesi yoğun ve ama bir o kadar da zevkli kazılardır. Dünyada Türkiye, bu noktada öncü ülkelerden biri haline geldi. Geçmişte yabancı kazı başkanlıkları tarafından yürütülen kazılar, artık Türk kazı başkanlarımız ve hocalarımız tarafından yürütülüyor. Antalya Kemer'de özel bir çalışma yapılıyor ve güzel sonuçlar geliyor. Muğla'da, İzmir'de de su altı kazılarımız var. Su altından çıkarılan eserlerle tarihi yeniden şekillendiriyoruz çünkü gemi batıklarında bulunan eserler, diğer toprak altında bulduğumuz eserlerle farklılık gösteriyor."