Prof. Dr. İkbal Çavdar, kadın sağlığı için ciddi bir tehdit olan meme kanserinin risk faktörlerini ve alınabilecek önlemlerini değerlendirdi. Prof. Dr. Çavdar, 2020 yılında meme kanserinin akciğer kanserini geçtiğini ve dünya genelinde en yaygın tanı konulan kanser ve kansere bağlı ölümlerin ana nedeni olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından erken teşhisin önemi ve meme kanseri farkındalığını vurgulamak amacıyla, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı olarak belirlenen Ekim ayında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Atlas Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Başkanı Prof. Dr. İkbal Çavdar, önemli bir halk sağlığı sorunu olan ve kadın sağlığı için tehdit olan meme kanserine ilişkin bilgiler verdi.
ABD verilerine göre bir kadının yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma ihtimalinin 8’de 1 olarak ifade edildiğini söyleyen Prof. Dr. İkbal Çavdar, 2020 yılında meme kanserinin akciğer kanserini geçtiğini ve dünya genelinde en yaygın tanı konulan kanser ve kansere bağlı ölümlerin ana nedeni olduğunu söyledi.
Çavdar, yaklaşık 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası ve 685 bin yaşam kaybı olduğunu ifade etti. 2020 yılında meme kanserinin dünya genelinde ölüme neden olan kanserler arasında 5’inci sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Çavdar, “Birçok ülkede mortalite (ölüm oranı) ve insidans (yeni vaka oranı) açısından da birinci sırada yer almaktadır. Meme kanseri insidans oranı dünya genelinde birbirine yaklaşmaktadır. Ne yazık ki gelişmekte olan ülkelerde meme kanserinde hayatta kalma oranları geç dönemde saptandığı için düşüktür” dedi.
Çavdar meme kanserinin risk faktörlerini ve bu risklere karşın alınabilecek önlemleri şu şekilde ifade etti: “Meme kanseri için belirlenmiş bazı risk faktörleri obez veya aşırı kilolu olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, alkol kullanmak, ilk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar, ilk adet yaşı (ilk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır), ileri yaşta (55 yaş ve üzeri) menopoza girme (uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadan dolayı), kadın cinsiyet, ileri yaş, BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler, meme kanseri öyküsünün bulunması, göğüse radyoterapi almış olmak, bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis gibi), ailede meme kanseri öyküsü olmasıdır.”
“Elle muayene ve klinik muayene şart”
Çavdar, sözlerini şöyle tamamladı: “Normalde 20 yaşından sonra kendi kendine meme muayenesi ve yılda bir kez klinik meme muayenesi yaptırmak önemlidir. 20-40 yaş arası; ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir klinik meme muayenesi 40-69 yaş arası; ayda bir kendi kendine meme muayenesi, yılda bir klinik meme muayenesi, iki yılda bir mamografi yaptırılmalıdır. Erken teşhis meme kanserinin tedavisinde en kritik noktayı oluşturur. Sağlık profesyonelleri olarak kadınları meme kanserine karşı bilinçlendirme ve farkındalık sağlamak önemli görevimizdir.”