KAYSERİ (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye içeride ihanet, dışarıda husumet sarmalındadır. Sevr'de aklı kalmış Lozan'da hevesleri budanmış, küresel cinayet şebekesinin yeni taktiklerle devşirdikleri tanıdık iş birlikçiler eliyle adım adım, yavaş yavaş, kademe kademe, ruhumuzu teslim almalarına yönelik sinsi bir tertip devrededir." dedi.
Bahçeli, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen "2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net" başlıklı mitingde yaptığı konuşmada, Kayserilileri selamlayarak, Kayseri'nin "yine düşman çatlattığını" söyledi.
"Kayserili 'ye sormuşlar. Çay mı içersin, kahve mi? Cevap vermiş. Çayı şimdi içelim, kahveyi yemekten sonra içeriz. Ben de diyorum ki, şimdi muhabbet çayından beraberce yudumlayalım." diyen Bahçeli, zafer kahvesini gene hep birlikte 2023 yılında içeceklerini belirtti.
Başlarının dik ve bahtlarının açık olduğunu anlatan Bahçeli, Türk'ün ezelden ebede büyük bir kültür, tarih ve medeniyet hazinesi olduğunu aktardı.
Bahçeli, Cumhuriyet Meydanı'na gelen, gelemeyen herkese teşekkür ederek, şunları kaydetti:
"Yürekten inanmaktayım ki bugünkü açık hava toplantımız millet hayatımızda ve milli tarihimizde Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 2023 umutlarının müjdesi olarak anılacaktır. Türkiye üzerinde melanet kurgusu olanların Kayseri'nin ihtişamına bakarak kendi hisselerine düşen gerekli dersleri çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Buradan yükselen ses, Türkiye'nin milli onurunu, milli haysiyetini kıyamete kadar koruma ve kollama iradesinin bir meydan okumasıdır. Türkiye; geçmişinden kaçan, kendine güveni olmayan, gelecek ümidi kararmış ülke durumuna düşürülmek istenmektedir. Bunun adı zillettir. Türkiye içeride ihanet, dışarıda husumet sarmalındadır. Sevr'de aklı kalmış Lozan'da hevesleri budanmış, küresel cinayet şebekesinin yeni taktiklerle devşirdikleri tanıdık iş birlikçiler eliyle adım adım, yavaş yavaş, kademe kademe, ruhumuzu teslim almalarına yönelik sinsi bir tertip devrededir. Bin yıllık vatan toprağımız üzerinde asırların kardeşlik bağlarını çözmeye yönelik makus ve menfur bir senaryo devamlı canlı tutulmaktadır. Bu yüzden tarihimizi yargılıyorlar, milletimizi sorguluyorlar, milli birlik ve dayanışma azmimizi kurcalıyorlar. Bunları yaparken demokrasiyi istismar ediyorlar. Hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarının içini boşaltıyorlar. Öncelikle, bir tavır geliştirmemiz, bir duruş göstermemiz, bir irade beyan etmemiz, geldiğimiz bu aşamada şarttır. Bu nedenle hepinize açık açık soruyorum. Kulakların pasını silmenizi ümit ediyorum. Kayseri'den dünyaya öyle bir mesaj verin ki zulüm cephesi zillet ittifakı hepten denge kaybına uğrasın. Bayraklar nerede? Vatan sevdalıları nerede? Birim, diriyim, hep birlikte Türk milletiyim diyen yürekler nerede? Çok şükür burada, her zaman burada, sonuna kadar burada, Allah'ın izniyle sonsuza kadar bu vatanda."
– "Sözde aydınları parayla yemleyip kara kampanya düzeneği kuruyorlardı"
Tüm gözlerin Türkiye'nin üzerinde olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Uyanık mıyız? Uyuyor muyuz? Bunu yokluyorlar. Durgun muyuz? Duyarlı mıyız? Bunu kolluyorlar. Aciz miyiz? Atılgan mıyız? Bunu inceliyorlar. Yılgın mıyız? Bıçkın mıyız? Bunu irdeliyorlar. Tıpkı Ergenekon'da demir dağları eriten ateş gibi, Sivas'ta yaktığımız ateş Bursa'da yayıldı, Kayseri'de körüklenip bütün Türkiye'yi sardı." diye konuştu.
"Geliyor gelmekte olan masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum." diyen Bahçeli, "Ayrıca nereye geliyorsunuz? Nasıl geliyorsunuz? Kiminle gelmeyi düşünüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz. Gitmeyi aklımızdan geçirmiyoruz. Hatta geleceğiniz varsa göreceğiniz de var diyoruz. Uyarayım, davetsiz gelen döşeksiz oturmaya mahkumdur. Gelmekten gelmeye fark vardır, kahramanlar gelir Ankara Dikmen sırtlarında Seymenler tarafından karşılanır, zalimler gelir Afyonkarahisar'dan İzmir’e kadar kovalanır. Bu sözlerim zillet ittifakına birkaç beden büyük geliyorsa, ziyanı yok, 2023 ve müteakip yıllarda da onları baştan ayağa giydirmesini çok iyi biliriz. Şu gaflete bakınız ki Milliyetçi Hareket Partisi'ne kefen biçiyorlardı. Şu kifayetsizliğe bakınız ki anket şirketlerini, kiralık gazetecileri, sözde aydınları parayla yemleyip kara kampanya düzeneği kuruyorlardı. Utanmadan yalan rüzgarı estiriyorlardı, yüzleri kızarmadan yıkım planı yapıyorlardı, taviz ve teslimiyet döngüsüne hapsolarak yozlaşma akıntısında kürek çekiyorlardı. Hani, 'Ağustos’ta denize girsem, balta kesmez buz olur' derler ya, aynen o durumdaydılar." değerlendirmesinde bulundu.
Kendilerini arayanların anketlerde değil dilde, duada, camide, cemevinde, bağda, bahçede, bostanda, fabrikada, tezgahta, tarlada, suskun ve vakur milyonların kalbinde araması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Bizim yerimiz dolandırıcıların anketleri değil, kalemi satılmış gazetecilerin küf tutmuş köşeleri değil, Türk milletinin şaşmaz, sarsılmaz, asla tartışılmaz hükmü şahsiyetindedir ancak hamiyet sahipleri bu hakikatin idrakine varabilecektir." ifadelerini kullandı.
– "Onların adayı şu olmuş, bu olmuş, artık bir önemi yoktur"
Bahçeli, Cumhuriyet'in yüzüncü yıl dönümü 2023'te cumhurbaşkanını seçeceklerini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Zilletin diğer failleri birbirlerine daha da düşecek, alayının yüzü turşu satacak, sığınacak hiçbir bahane bulamayacaklar. Onların adayı şu olmuş, bu olmuş, artık bir önemi yoktur. Çünkü tavşan yamacı aşmış, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiştir. Kaldı ki henüz talimat gelmedi henüz izin ve icazet alamadılar. Bir isim üzerinde uzlaşamayan bir ittifakın Türkiye'nin milli hedeflerinde uzlaşması akıl karı mıdır? Birbirlerine güvenmeyen bir ittifakın Türk milletine güven vermesi mantık işi midir? Birbirinin açığını arayan kokuşmuş bir ittifakın hangi yaraya merhem olması düşünülecektir? Bu terazi bu sıkleti çekmez, zillet ittifakından hiçbir halt olmaz, olamaz. Bunların istikameti şaşmış, iradeleri sakatlanmış, itibarları sıfırlanmış. Vücuttaki safra neyse zillet ittifakı odur. Daldaki çürük meyve neyse zillet ittifakı aynısıdır. Onlar varsın aday falı açsınlar, o mu olsun, bu mu olsun diye masaları aşındırsınlar.
Bizim adayımız belli, kararımız nettir. Adayımızdan da, kararımızdan da geri dönersek gök girsin kızıl çıksın. Ne demişsek odur, sözümüz senet, özümüz kefildir. Türkiye'nin sonu meçhul bir maceraya atılmaya hali yoktur. Türkiye'nin çıkmaz sokaklarda zaman kaybetmeye takati yoktur. Türk milletinin oyalanmaya, milletler mücadelesinde geri düşmeye tahammülü yoktur. 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de Cumhurbaşkanı olmalıdır. Arzumuz budur, arayışımız budur, amacımız budur, mücadelemiz bu hedefe ulaşmak maksadıyla icra ve ifa edilmektedir."
Bahçeli, son günlerde Türk tarihintartışmaya açma girişimleri ile ecdadın üzerinde kuşku uyandırma densizliklerinin vahim bir insafsızlık, vandal bir ilkesizlik düzeyine ulaştığını belirtti.
"Dünyanın hiçbir yerinde atasına ve milli anılarına ülkemizdeki bir güruh kadar yaralayıcı, hakaretamiz ve yıkıcı konuşan yoktur." diyen Bahçeli, "Osmanlı İmparatorluğu'nun son Padişahı Sultan Vahdettin hain miydi, değil miydi? Revaçtaki münakaşa budur. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gönderilmesindeki asıl mana ve maksat üzerinde fikir ve görüş ayrılıkları, sürekli ikmal edilen nifak adımları çok tehlikeli boyutlar kazanmaktadır. Kadir kıymet bilmeyen Türk ve Türkiye muhalifi kaymak bir tabaka bayağı ezberlerini sıralarken bizi biz yapan değer hükümlerini açıkça ve alçakça hedef almaktadır. Tarihte gerçekte ne olup bittiğinin araştırması, analizi ve açıklaması tarihçilerimizin işidir. Bize düşen buna saygı duymaktır. Ancak biz tarihimizi ve ecdadımızı ideolojik gayelerle suçlama yarışına giren köksüzlere müsaade etmeyiz, hepsinin birden alnını santim santim karışlarız. Türk tarihi onların tarihi değildir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun güncellenmiş, geçmişin rotasına eklemlenmiş ve gücüne güç katmış bir devamıdır." değerlendirmesini yaptı.
– "Sultan Vahdettin'in eksiği, gediği, kusuru olsa da, asla hain değildir"
Bahçeli, Milli Mücadele ile ilgili şunları kaydetti:
"Milli Mücadele'yi zaferle buluşturan, Cumhuriyet'i cumhurla kucaklaştıran kahramanlar kuşağı hep birden Osmanlı İmparatorluğu'nun ya bir paşası ya bir düşünürü ya da inanmış bir devlet görevlisidir. Kan aynıdır, kader aynıdır, karar aynıdır, kadro aynıdır, karakter aynıdır. Hepsi birlikte Türk milletinin şerefli evlatlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkaca bir seçenek kalmadığından uzun bir süredir hazırlığı yapılan, senaryosu üzerinde çalışılan stratejik bir hamlesiyle, operasyonel bir tercihiyle, her ihtimali hesaplanmış basiretli bir tecellisiyle vücut bulmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı Türklüğün asırlar boyunca mahfuz tuttuğu, bağımsızlığının ve bekasının tehlikeye düştüğü anda cemre gibi gönüllere düşen muhteşem bir atasözü, müktesebatı olan dev bir atılımıdır. Esasen Samsun'a çıkan tarihin her döneminde oluşmuş ve olgunlaşmış Türk devlet ruhudur, Türk devlet onurudur. Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatan Ötüken ufkudur, Söğüt şuurudur, Türk milletinin hürriyetine düşkün oluşudur.
Elbette o dönemlerin hükümetlerinin yanlışları olabilir, hatalı kararları olabilir, aciziyetleri olabilir, teslimiyetçi özellikleri de görülebilir. Ancak bu mümkün ve muhtemel olumsuzluklar gerçeğin büyük resmini asla değiştiremez, tarihin kolonlarını yerinden oynatamaz. Yine üzerinde ısrarla durmak isterim ki Oğuz neslinden, Kayı'sından Kınık’ından, 24 boyunun tamamından hain çıkmaz, çıkmamıştır. Türk hakanları arasında hıyanete teşne tek bir isim gösterilemez. Sultan Vahdettin'in eksiği, gediği, kusuru olsa da asla hain değildir ve Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele yolunu açan, kimliksiz, kişiliksiz, edepsiz İzmir Belediye Başkanının küstahça sövdüğü Osmanlı İmparatorluğu padişahından başkası değildir. Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofra donatmasını. İzmir'in meşrebi ve mensubiyeti ağır yaralı belediye başkanı ne öğrenmişse zalim babasından öğrenmiştir."
(Sürecek)