DOLAR 34,2158 0.03%
EURO 36,8090 0.09%
ALTIN 2.925,98 0,04
BITCOIN 2573387 5,14%
Yalova
12°

AÇIK

06:06

İMSAK'A KALAN SÜRE

Prestij algısı bazı meslek çalışanlarına yönelik ayrımcı tutumlar ortaya çıkarıyor

ABONE OL
Aralık 23, 2022 11:20
Avatar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İSTANBUL (AA) – HALİL İBRAHİM MEDET – Emlakçı, berber, çöpçü, inşaat işçisi, gardiyan, dolmuş şoförü gibi toplum tarafından "düşük prestijli" görülen işlerde çalışanlar, mesleklerinden dolayı günlük hayatlarında ayrımcılığa maruz kalıyor.

İlmi Etüdler Derneği'nin (İLEM) uluslararası hakemli dergisi İnsan ve Toplum'un eylül sayısında yayımlanan "Türkiye'de Mesleklerin Kirlilik Düzeyleri ve Türlerinin Sınıflandırılması" çalışmasının araştırmacıları Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Melih Sever ve Süleyman Demirel Üniversitesi İşletme Bölümü Araştırma Görevlisi Doktor Seyhan Özdemir, AA muhabirine, "düşük prestijli" kabul edilen meslek gruplarının sosyal hayatta uğradığı ayrımcılığı anlattı.

Akademisyen Melih Sever, araştırmada kullandıkları "kirli iş" kavramının toplum tarafından "kusurlu görülen" meslekleri ifade ettiğini belirterek, şunları ifade etti:

"Kirli işler fiziksel, sosyal ve ahlaki olarak ele alınıyor. Fiziksel kirli iş, yapılan işin atık, çöp veya toprakla çalışılma gibi unsurlarına işaret ediyor. Sosyal kirli iş, meslek sahibinin işini yaparken çalışmak zorunda olduğu kişilerin toplum tarafından damgalanmış, dışlanmış ve ötekileştirilmiş kimseler olduğunu belirtiyor. Ahlaki kirli iş ise toplumun, bireyin yaptığı işi ahlaki olarak dejenere edici, etik olmayan veya aldatmaya dayanan meslekler olarak tanımlamasını ifade ediyor."

Toplumda yapılan işin kişilikle bağlantı olduğuna dair yaklaşıma işaret eden Sever, "Kirli meslek sahipleri 'kirli insanlar' olarak damgalanıyor. Esasında insanların meslek tercihinde pek çok farklı bileşen rol oynuyor ancak böyle bir önyargı ve damgalama olması özellikle çöpçü, inşaat ve tarım işçisi, gardiyan, dolmuş şoförü, ayakkabı boyacısı gibi bazı meslek gruplarında çalışanların günlük hayatında ve insani ilişkilerinde sorunlara yol açabiliyor." dedi.

Sever, "Kirli iş" algısının farklı yer ve zamanlarda yapılacak araştırmalarla farklı tanımlanabileceğini anlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Bulgular zaman ve günün sosyopolitik koşullarına göre değişebiliyor. Mesela Türk toplumunun en kirli algıladığı meslek grupları içinde yoğunlukla 'dansözlük', falcılık gibi ahlaki olarak kirli mesleklerin yer alması toplumun hassasiyetleri ve gerçekliği hakkında bilgi veriyor. Ayrıca ABD'de olduğu gibi pek çok prestijli iş kirli işlere dahil edilmezken milletvekilliğinin dahil edilmesi ABD ve Türkiye kamuoyunda siyasilere ilişkin benzer algıyı gösteriyor."

– "Yüksek prestijli işlerin 'kirliliği' görmezden geliniyor"

Sever, toplumda yapılan mesleklere yönelik tutumların farklılık gösterdiğine işaret ederek, avukat ve doktorluk gibi bazı işler prestijli olarak nitelendiğini, bu meslek gruplarının temizlikçi ve çöpçü gibi "düşük statülü" olarak algılananlara kıyasla daha olumlu değerlendirildiğini aktardı.

Prestij algısının farklı meslek gruplarına yönelik ayrımcı tutumlar ortaya çıkardığını ifade eden Sever, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çiftçilikte de veterinerlikte de hayvanla temas söz konusu ancak bu iki meslek grubuna yönelik tutumlar aynı değil. Fiziksel kirli işler arasında da sosyal hiyerarşi var. Yapılan işten kazanılan para veya yetki söz konusu olduğunda tutumlar değişiyor. İş fiziksel olarak kirli olsa bile kirlilik sosyal hayatta görmezden geliniyor."

Yapılan işin hem "prestiji düşük" hem de "kirli" kabul edildiği takdirde günlük hayat ve insan ilişkilerinde önyargı ve ayrımcı tutumların ortaya çıktığına işaret eden Sever, "Bir bankada bile sizin kıyafetinize ve yaptığınız işe göre muamele yapılıyor. Aynı kişi mesleğini yansıtan bir kıyafet yerine takım elbiseyle bankaya gittiğinde ona farklı davranılıyor ve işleri daha hızlı hallediliyor. Yani burada mesleğe dayalı ayrımcılık görüyoruz." diye konuştu.

– "Kirli meslek" algısı düşük prestijli meslek sahiplerinin hayatını zorlaştırıyor

Akademisyen Seyhan Özdemir de kişilerin meslekleri nedeniyle önyargı ve ayrımcılıkla ya da statü, güç gibi olumlu atıflarla karşılaşabileceğine işaret ederek, "kirli" olarak algılanan iş gruplarında çalışanların, günlük hayatın pek çok alanında mesleklerine göre ayrımcılığa maruz kalabildiğini söyledi.

Muğla'da dolmuşa binmeye çalışan işçinin, şoför tarafından kıyafetinin koltuğu kirleteceği gerekçesiyle araca alınmak istenmediğini hatırlatan Özdemir, "Bu prestiji yüksek olmayan kirli meslek grubunun maruz kaldığı ayrımcılığa sadece bir örnek. Fiziksel anlamda benzeri kirlilikte çalışan ama prestijli bir iş sahibi bu durumla karşılaşmıyor. Mesleğe atfedilen statü ve gücün böyle durumlarda belirleyici olduğunu söyleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Özdemir, günlük hayatın farklı alanlarında kirli meslek algısının düşük prestijli iş grubuna yönelik olumsuz faktöre dönüştüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Evlilik mesela buradan etkileniyor. Ev satın alma ve kiralamada yapılan iş sorgulanıyor. Örneğin artık 'memurum' demek bile yeterli olmayabiliyor. Sizin hangi işi yaptığınızı sorgulamaya devam ediyorlar. Mesela ben üniversitede akademisyen olduğumu söyleyerek evi kiraladım. Üniversitede temizlik personeli olsaydım aynı şekilde evi bana kiraya verirler miydi bundan emin değilim."

Yapılan iş gibi çalışılan kurumun da insanları damgalayan bir faktör olabildiğini dile getiren Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kurumun prestiji çalışanın sosyal yaşamını etkiliyor. Siz gerçekten hak ederek bir yere gelseniz bile eğer kurum torpil ile anılıyorsa siz de bu damgayı yiyorsunuz. Yani kurumda bir kirlilik olduğu düşünülüyorsa siz ne kadar temiz olsanız da bunu taşıyorsunuz. Ayrıca kirli meslek sahibi bireyler, uzun süreler geçirdikleri iş hayatında mesleklerine yönelik damgalamayı yönetmek ve olumsuz atıflarla başa çıkmak durumunda kalıyor."

En az 10 karakter gerekli