LAHEY (AA) – Ruanda soykırımını finanse etmekten sorumlu tutulan Felicien Kabuga hakkındaki esasa ilişkin duruşmalar Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması'nda (IRMCT) başladı.
Birleşmiş Milletler'e bağlı IRMCT'nin Lahey'deki mahkeme binasında yapılan duruşmada 87 yaşındaki Kabuga hakkındaki soykırım ve insanlığa karşı suçlara ilişkin iddianame hakimlere okundu.
Kabuga'nın avukatlarının, müvekkillerinin sağlığının duruşmalara katılması için yeterli olmadığı şeklindeki taleplerini reddeden mahkeme, bu sebeple bugün başlayan esasa ilişkin duruşmaları günlük 2 saatle sınırlı tuttu.
-Soykırımı finanse etti
IRMCT Savcılığı, soykırımı finanse etmek ve kurduğu radyodan soykırım propagandası yapmakla suçladığı Kabuga'nın, Tutsilere karşı işlenen soykırımında kilit rol oynadığını iddia etti.
Savcılık, Kabuga'nın sahibi olduğu RTLM Radyosu'nun 8 Temmuz 1993 – 31 Temmuz 1994'da Tutsiler aileyhine yapılan propagandanın başlamasının yanı sıra Tutsilere karşı nefretin oluşması, yayılması ve soykırıma dönüşmesinde en etkili araç olduğunu belirtti.
RTLM'nin "Tutsilerin, Hutulardan üstün olduğu ve Hutuları yok edeceği" şeklinde kara propaganda başlattığını iddia eden IRMCT Savcıları, radyo yayınlarının 1990'ların Ruanda'sında toplumu mobilize etmenin en etkili yolu olduğuna dikkati çekti.
O dönemin radyo yayınlarından bazı kesitleri mahkeme hakimlerine dinleten savcılık, "Tutsilere karşı soykırım fikrinin oluşması, yayılması ve soykırım suçunun icrasında RTLM Radyosu anahtar roldeydi." ifadesini kullandı.
– Milisleri silahlandırdı
Ruanda'nın en zenginlerinden olan ve dönemin yönetici elitleriyle yakın ilişki kuran Kabuga'nın, Ruanda Silahlı Kuvvetleri (FAR) ve Interahamwe Hutu milislerinin Tutsilere karşı işlediği suçları finanse ettiği belirtiliyor.
İddianamede, soykırımda aktif rol oynayan Interahamwe Hutu milislerinin silahlandırılması, eğitilmesi ve Tutsiler aleyhine yönlendirilmesinde Kabuga'nın doğrudan sorumluluk sahibi olduğu ifade edildi.
Savcılar, Interahamwe milisleri arasında, silahlarını ve teçhizatlarını temin eden Kabuga'nın ismini taşıyan bir birimin olduğuna dikkati çekti.
Ruanda'da Hutu etnik grubuna bağlı milis güçlerin Tutsi ve muhalif Hutulara karşı gerçekleştirdiği soykırımda 100 günde 800 bin kişi hayatını kaybetmişti.
-"Adalet için hiçbir zaman geç değildir"
Ruanda soykırımdan kurtulanların kurduğu İbuka Derneği Genel Sekreteri Naphtal Ahishakiye mahkeme binası önünde yaptığı açıklamada "Adalet için hiçbir zaman geç değildir." ifadesini kullandı.
– Yargılama süreci
Temmuz 1994'te İsviçre'ye sığınan ve bu ülkeden sınır dışı edildikten sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne giden Kabuga, Temmuz 1997'de ve 2003'te Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenen polis operasyonlarından kaçmayı başarmıştı.
Mayıs 2020’de Paris'in banliyölerinden Asnieres-Sur-Seine'de sahte kimlikle yaşadığı evinde gözaltına alınan Kabuga, Paris Temyiz Mahkemesindeki adli işlemlerinin ardından soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmak üzere IRMCT’ye teslim edildi.
IRMCT nezdinde ilk kez 12 Kasım 2020’de hakim karşısına çıkan Kabuga, hakkındaki suçlamalara sessiz kalmış, avukatları ise müvekkilinin sessizliğinin "suçlamaları kabul etmediği" anlamına geldiğini belirtmişti.
Savcılığın iddianameyi okuması, delillerin sunulması, mağdur ve uzmanların ifade vermesiyle devam edecek esasa ilişkin duruşmaların birkaç yıldan önce bitmesi beklenmiyor.
– Bağımsızlıktan soykırıma
1922'den 1959'a kadar Belçika sömürgesinde yaşayan Ruanda'da, Tutsiler ülke siyasetinde etkili olmalarına rağmen bağımsızlık sürecinde sürgüne zorlandı.
1 Temmuz 1992'de bağımsızlığını kazanan Ruanda'da, Tutsileri göçe zorlayan diğer etnik grup Hutular Belçika'nın desteğiyle hükümet kurdu.
Sürgüne gönderilen Tutsiler, 1963-1967'dea Ruanda'ya geri dönmeye çalıştı fakat başarısızlığa uğrayan Tutsiler büyük bir katliama uğradı.
Çıkan olaylarda 20 bin Tutsi öldü, 300 bini yerlerinden edildi.
Gregoire Kayibanda, 1961'de askerlerin ve politikacıların baskısı altında Ruanda'nın ilk Devlet Başkanı seçildi. Seçilmesinin ardından Hutuların desteğini kazanmak için Tutsilere karşı propaganda başlattı.
Bu durum Tutsilere karşı yeni bir şiddet ve göç dalgasına neden oldu. Kayibanda, tüm yaptıklarına rağmen Hutulu askerler tarafından darbe ile indirildi.
Kayibanda'nın ardından göreve gelen Juvenal Habyarimana ise Batı ile iyi ilişkiler kurmayı denedi.
Kayibanda kadar ayrımcı politikalar izlemese de onun döneminde okullarda, üniversitelerde ve iş alanlarında Tutsilere ayrılan yüzde 10 kotası devam etti.