TBMM (AA) – İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş, "İktidar partisinin, günü kurtarmaya yönelik popülist politikaları bırakarak, geleceğe dönük akılcı istişareye dayalı uygulamaları yürürlüğe koymasını bekliyoruz." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının 2023 yılı bütçeleri üzerinde İYİ Parti milletvekilleri söz aldı.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Altıntaş, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) tarihçesinde, Türkiye'nin planlı ekonomi döneminin başlangıcında kurulduğu belirtilse de bu cümlede yer alan "planlı ekonomiden" bahsedilemeyeceğini söyledi.
İktidarın, yatırımların fizibilitesi ve planlanması kavramlarını eski Türkiye'nin kötü alışkanlıkları olarak gördüğünü ileri süren Altıntaş, "AK Parti; eğitim, sağlık, enerji, tarım, hayvancılık gibi alanlarda olduğu gibi yerli merkantilizm diyebileceğimiz bir bakış açısını bilim alanına da genişletti ve TÜBİTAK'ı temel bilimler yerine uygulamalı araştırmalara yönlendirdi. Özellikle savunma sanayi, elektronik, telekomünikasyon alanlarındaki ihtiyaçların artmasıyla kaynaklar TÜBİTAK'ı daha değerli hale getirdi. Yeni enstitüler kuruldu, büyük projelere yöneldi. Ancak TÜBİTAK bu geçişle birlikte bir kimlik bunalımına da girdi." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin, iktidara geldiğinde sanayi konusundan uzak durduğunu, devletin elindeki tüm sanayi kuruluşlarını haraç mezat sattığını iddia eden Altıntaş, uzun soluklu sanayi yatırımları yerine inşaat gibi hızlı ve çok karlı sektörlere ağırlık verildiğini savundu.
Tarımın da tamamen merkantilizmin eline verildiğini ileri süren Altıntaş, "Kendilerini eleştirenlere de 'paramız var ki ithal ediyoruz' dediler. Kısacası uluslararası piyasalardaki ucuz ve bol dövizle içeriden ve dışarıdan borçlanarak paraları inşaata, betona gömerek büyümeyi gerçekleştirmek gibi kolaycı bir yöntemi tercih ettiler. İktidar partisinin, günü kurtarmaya yönelik popülist politikaları bırakarak, geleceğe dönük akılcı istişareye dayalı uygulamaları yürürlüğe koymasını bekliyoruz." diye konuştu.
– "GAP bölgesinde işsizlik bir sorun olarak devam etmektedir"
İYİ Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP), diğer kalkınma projelerinin en büyüğü ve en eskisi olduğunu, GAP deyince ilk olarak akla merhum cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in geldiğini belirtti.
GAP kapsamındaki enerji projelerinde yüzde 92 oranda ilerleme kaydedildiğini ancak sulamada planın, enerji projelerindeki ilerlemenin oldukça gerisinde kaldığını ifade eden Filiz, proje kapsamında 1,8 milyon hektar arazinin sulanması hedeflense de 1 milyon hektardan fazla arazinin suya hasret beklediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kanal İstanbul ile uğraşacağınıza, Sudan'da, Venezuela'da toprak kiralayacağınıza bölgemiz için hayati önemi olan sulama projeleri tamamlansaydı Güneydoğu'da bir Hollanda yaratılabilirdi. Böylece hem milyarlarca dolarlık tarım ürünü ihraç edilir hem de dışa bağımlılığımız ortadan kalkardı. GAP'ın temel hedefi, bölge halkının gelir düzeyini ve hayat standardını yükseltmek, bu bölge ile diğer bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak olmasına rağmen bu konularda başarılı olunduğu söylenemez. Ülke genelinde fert başına düşen en düşük milli gelir ortalaması GAP bölgesindedir. GAP bölgesinde işsizlik bir sorun olarak devam etmektedir. İşsizliğin bu kadar yüksek olmasının, sosyal sorunlar yarattığı ve madde kullanımını tetiklediği, gençlerimizin geleceğini kararttığı gerçeği de bilinmelidir."
– "Doğu Anadolu Projesi kapsamındaki iller en fazla göç veren iller arasında"
İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, Doğu Anadolu Bölgesi'ne bakıldığında kalkınmanın çok geciktiğinin aşikar olduğunu, bunda AK Parti iktidarı kadar önceki hükümetlerin de ihmalinin bulunduğunu iddia etti.
Kalkınan bir bölgenin göç vermeyeceğini, Doğu Anadolu Projesi (DAP) kapsamındaki illerin en fazla göç veren iller arasında yer aldığını belirten Oral, Türkiye'nin büyümesine en az katkı sağlayan illerin 12'sinin yine DAP bölgesinde bulunduğunu aktardı.
DAP kapsamındaki illerin tamamında bir atık su ve hava kirliliği probleminin de olduğunu ileri süren Oral, "Doğu Anadolu, bölgenin dini ve sosyal yapısını kullanarak, oy deposuna çevirmeye çalışan iktidar ve etnik kimliği istismar eden siyasi partilerden artık bıkmıştır. Doğu Anadolu, çok söz verip az hizmet yapan iktidardan, yoksulluktan, fakirlikten göçe maruz kalmaktan bıkmıştır." görüşünü paylaştı.
– "Milleti de kendinizi de kandırmayın"
İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin rakamsal olarak arttığını, ancak genel bütçe içindeki oranının azaldığını vurgulayarak, bunun kendilerinde hayal kırıklığına sebep olduğunu dile getirdi.
"Eğitime büyük pay ayırdık" sözlemlerinin doğru olmadığını ifade eden Sunat, "Milleti de kendinizi de kandırmayın. Milli Eğitime ayrılan pay, ihtiyacın çok altında kalmış ve eğitim harcamalarının esas yükü büyük ölçüde velilerin sırtına yüklenmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in, ziyaret ettiği her ilde o ilin yatırım bütçelerini açıkladığını anımsatan Sunat, verilen o rakamların afaki olduğunu ve 2023 bütçesi ile uyumsuzluk gösterdiğini iddia etti.
Bütçeden milli eğitim yatırımlarına ayrılan payın, geçen senenin rakamlarından daha düşük olduğunu savunan Sunat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sürekli derslik ve öğretmen sayısıyla ilgili 2002 yılı verileriyle karşılaştırma yapıyorsunuz ancak ülkede nüfus arttı, öğrenci sayısı arttı. Bu durumda öğretmen ve derslik sayısının aynı kalmasını bekleyemezsiniz. Abartılı ve ayartıcı bir şekilde algı yönetmeye çalışıyorsunuz. Nüfusumuzun 23 milyonu çocuk, bu çocukların 11 milyonu derin yoksul, 6 milyonu açlık sınırında. 5 ila 17 yaş arası 1 milyon 200 bin çocuğun okulda kaydı yok. Çocuk işçi sayısı son raporlara göre 2 milyona dayandı. Yaz dönemi 5 milyonu buluyor. 10 yaşında her 4 çocuğumuzdan birisi öğrenme yoksulu. Milyonlarca çocuğun okula aç gittiği ülkemizde, AK Parti iktidarının bütçe tercihlerini kimden yana kullandığı belli. Yetersiz beslenme, ülkemizde milyonlarca çocuğun sağlığını, zihinsel ve sosyal gelişimini tehdit ediyor. Bu da ülkemizin geleceğini etkiliyor."