İSTANBUL (AA) – Beyin Haritalama ve Tedavileri Derneği (Society for Brain Mapping and Therapeutics – SBMT) İcra Direktörü Dr. Vicky Yamamoto, teoride kanser aşısı denenirse işe yarayacağına inandığını belirterek, bunun üzerine daha fazla yatırım ve çalışma yapılırsa 5-10 yıl içerisinde mRNA kanser aşısı üretebilecek hale gelineceğini bildirdi.
Üsküdar Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Üniversite ve Beyin Haritalama ve Tedavileri Derneği (Society for Brain Mapping and Therapeutics – SBMT) tarafından düzenlenen Balkanlar ve Ortadoğu Beyin Girişimi Zirvesi, sinirbilim alanında çalışan uzmanları bir araya getirdi.
Nöroonkoloji alanında çalışmalar yürüten Dr. Vicky Yamamoto, zirvede yaptığı konuşmada, kanser alanındaki araştırmalara ilişkin bilgi verdi.
Yamamoto, günümüz çalışmalarının kanser hücrelerinde de kök hücrenin bulunduğunu gösterdiğini ve bunun istenilen bir durum olmadığını aktararak, şunları kaydetti:
"Kanserin kök hücre bulundurması, bizim çalışmalarımızı zorlaştıran bir faktör. Kemoterapi sonucunda, kanser küçülüyor ve hatta kayboluyor. Fakat bazen kanser yeniden büyüyor ve insanlar bunun nedenini bilmiyor. Hastalar ikinci kanser vakalarında, daha ciddi bir vaka ile geri dönüyor. Aynı bölgedeki ikinci kanseri tedavi etmek daha zor oluyor. 20 yıl önceki çalışmalar bize gösteriyor ki bunun sebebi kanserin de kök hücre bulundurması. Normal hücrelerimizin kök hücreleri ne zaman ne kadar büyüyeceklerini, yenilemeyi ne düzeyde yapacaklarını biliyorlar fakat kanser kök hücreleri sadece bölünüp büyüyor ve buna sürekli devam ediyor. Bu hücreler sürekli olarak bölündüğü için bütün vücuda yayılıyor ve genelde kanser hastaları bu yüzden ölüyor. Kanser kök hücreleri normal kök hücrelerden farklı olduğu için, kanser biyologları olarak bunları belirlemek ve ortadan kaldırmak çok önemlidir. Bu şekilde kanserli kök hücrenin yenilenmesini kontrol altına almayı, hatta tedavi etmeyi umuyoruz."
– Kansere yönelik aşı çalışmaları
Kanseri ortadan kaldırmak için gerçekleştirilen aşı çalışmalarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Yamamoto, şöyle devam etti:
"BioNTech'in yürüttüğü çalışmanın teoride başarılı olması gerekiyor. BioNTech, korona virüsü aşısı ile tanınsa da aslen kanseri tedavi etme amacıyla kurulmuş bir şirkettir. Bu şirket, kanser aşısından sonraki süreç çok uzun süreceği için kanser aşısı ile çalışma sürecini çok riskli bulmuş ama mRNA teknolojisine sahip oldukları için spesifik kanser proteinlerini tanımlamaya çalışmışlar. Bazı kanser türleri spesifik kanser proteinlerini üretmekle tanınırlar. İnsanlar bunu kanser işaretleyici olarak kullanırlar. Koronavirüs pandemisi gündeme geldiği zaman, insanların hızlıca bir aşı üretilmesini beklemesiyle BioNTech şirketi kanser çalışmalarına ara verip koronavirüs aşısına yöneldi. mRNA teknolojisi ile aşı üretim süreci daha kolay ve hızlıdır. Normal aşıların, mesela grip aşısının aksine bir yıl yerine birkaç ayda elde edilebilir. Teoride kanser aşısı denenirse işe yarayacağına inanıyorum. Eğer bunun üzerine daha fazla yatırım ve çalışma yapılırsa 5-10 yıl içerisinde mRNA kanser aşısı üretebilecek hale geliriz. Teorik olarak bu mümkün."
– Kanser tedavisinde bebek kordonu
Dr. Vicky Yamamoto, kanser tedavisine yönelik kök hücre tedavileri üzerinde çalışmalarının olduğunu belirterek, bugünlerde kanser için kök hücre tedavilerinin olduğunu, klinik çalışmaların bulunduğunu ancak klinik çalışmanın onaylanmış tedavi anlamına gelmediğini vurguladı.
Kök hücre ile kanseri tedavi etmenin birden fazla yolu olduğunu kaydeden Yamamoto, "Bunlardan en çok tercih edileni ve klinik çalışmalara dahil edileni, bebek kordonundan izole edilen kök hücreleri bağışıklık hücrelerine çevirerek kanser tedavisinde kullanmaktır. Anne bebek arasında oksijen gibi hayat devamlılığı için gerekli elementleri taşıyan bebek kordonunda bol miktarda kan bulunur. Normal şartlarda bebek doğumundan sonra bu kordon atılıyor fakat aslında bebek kordonu kanser tedavisinde faydalı olabilecek olgunlaşmamış genç kök hücreler barındırmaktadır. Bilim insanları tedavide bunu kullanabilir miyiz diye düşünmüşler. Yaptıkları deneyler sonucunda bunun cevabının evet olduğunu görmüşler fakat çalışmalar hala devam ediyor." değerlendirmesini yaptı.
– "Kök hücre tedavileri üzerindeki çalışmalar umut veriyor"
Dr. Vicky Yamamoto, yapılan deneylerde bebek kordonundan izole edilen kök hücrenin laboratuvar ortamlarında yaralı dokuya enjekte edildiğinde dokunun iyileştiğinin gözlemlendiğini anlatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Buradan çıkarttıkları sonuç, kök hücrenin kendini yenileyebilme yeteneğine sahip olduğudur. Bu deneyler sonrası aynı adımları uygulayarak kanseri tedavi etme çalışmalarında kök hücre kullanımının mümkün olup olmayacağı gündeme gelmiş. Laboratuvarda yapılan deneyler sonucunda bebek kordonunda bulunan kök hücrelerin, kök hücrelerin çok özelleşmemiş hücreler olması sebebiyle normal hücrelerden çok farklı olduğunu gözlemlemişler. Kansere verilen kök hücre deneylerinin sonucunda kanseri tedavi etme becerisini gözlemleyememişler. Vücut içindeki bağışıklık hücrelerinin küçük kanser hücrelerine saldırması bilinen bir gerçektir. Bazı araştırmacıların yeni gündemi, kordondan izole edilen kök hücrelerin bağışıklık hücresi olarak özelleştirildiğinde kansere karşı savunma gösteren hücre sayısında bir artış elde edip edilmeyeceği olmuş. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, böyle bir ihtimalin var olabileceğini kanıtlamış. Bu çalışmalar şu anda klinik olarak sürdürülerek test ediliyor."