DOLAR 34,2158 0.03%
EURO 36,8090 0.09%
ALTIN 2.925,98 0,04
BITCOIN 2573387 5,14%
Yalova
12°

AÇIK

06:06

İMSAK'A KALAN SÜRE

Şirketlerin karbon saydamlığına ilgisi artıyor ancak karbonsuzlaştırmada somut adımlara ihtiyaç var

ABONE OL
Ekim 18, 2022 11:00
Avatar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İSTANBUL (AA) – Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi Ernst & Young (EY), tüm dünyada şirketlerin karbon saydamlığı alanındaki raporlamalarını değerlendiren EY Küresel İklim Riski Beyan Barometresi’nin 2022 versiyonunu yayımladı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, EY’ın Küresel İklim Riski Beyan Barometresi sonuçlarına göre, dünyanın dört bir yanındaki işletmeler, iklim riskleri ile ilgili açıklamalarını iyileştirme yolunda ancak bu riskleri ele almak ve müşterilerin ihtiyaçlarına yanıt vermek için çok gerekli adımları henüz atmıyorlar.

EY tarafından dördüncüsü yayımlanan rapor, dünya çapındaki kuruluşların iklimle ilgili risk ve fırsatlar konusunda hangi düzeyde rapor verdiklerine ve harekete geçtiklerine mercek tutuyor. 47 ülkede 1.500'den fazla işletmenin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya dayanan raporda yer alan bilgiler, iklimle ilgili finansal verilerin raporlanmasını teşvik etmek için kurulan “İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (TCFD)” tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde inceleniyor. EY Küresel İklim Riski Beyan Barometresi, şirketleri iklimsel etkileri açıklama sayılarına ve bu açıklamaların kalitesine göre değerlendiriyor.

– Bilgilerin eksiksiz açıklandığını gösteren ortalama puan yükseliyor

Barometreye göre, önceki yıllara oranla günümüzde çok daha fazla sayıda kuruluş, tavsiyelerin her biri ile ilgili belirli düzeylerde beyan sağlıyor. Yapılan puanlamaya göre 100 üzerinden, bilgilerin eksiksiz açıklandığını gösteren ortalama puan bu yıl yüzde 84 oldu. Bu 2021'deki yüzde 70 oranına göre kayda değer bir artışı gösteriyor.

Şirketler iklim ile ilgili beyanlarının kalitesini yükseltmek için hâlâ çaba harcıyor. Geçen yıl yüzde 42 düzeyinde olan ortalama kalite, bu yıl 2 puanlık artışla yüzde 44 oldu. Yüzde 100'lük bir oran, tüm bilgilerin ayrıntılı olarak açıklandığı anlamına geliyor.

Yeni oluşturulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından önerilen standartlar da dahil, iklim değişikliği etrafında gelişen düzenleyici faaliyetlere ve son 12 ayda beyan kurallarındaki net geliştirmelere rağmen, işletmelerin karbonsuzlaştırma yolunda pratik adımlar atmak için hala gidecek yolları var. Örneğin, iklim değişikliğinin etkisini mali tablolarında rapor ettiklerini belirten şirketlerin oranı sadece yüzde 29. Bu durum, ihtiyaç duydukları verilere sahip olmadıklarının veya etkiyi hesaplamadıklarının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu açıklamalarda iklim etkisine yapılan atıfların yarısından fazlasının nicel değil nitel olması da ayrıca dikkati çekiyor.

– Şirketlerin yarısı TCFD’nin de tavsiyesi olan senaryo analizini gerçekleştirdi

İlerleme yolunda daha olumlu işaretlerin görüldüğü alanlar da var. Küresel çaptaki araştırmaya katılan kuruluşların yaklaşık yarısı, belirli risklerin olası ölçeğini ve zamanlamasını değerlendirmek ve en olumsuz durumlara hazırlıklı olmak için TCFD’nin de tavsiyesi olan senaryo analizini gerçekleştirdiklerini belirtti. Katılan şirketlerin dörtte üçü risk analizi, yüzde 62'si fırsat analizi yaptıklarını, yüzde 61'i ise karbonsuzlaştırma stratejilerini açıkladıklarını belirtti.

EY araştırması, şirketlerin farklı risk türlerini önceki yıllara göre daha dengeli bir şekilde değerlendirdiklerini de ortaya koyuyor. Şirketler artık hem iklim değişikliğinin ekonomide yarattığı değişimlerden kaynaklanan “geçiş risklerine”, hem de iklim değişikliklerinin doğrudan sonucu olan “fiziksel risklere” dikkat ediyor. Şirketler geçen yıl geçiş risklerinden çok fiziksel risklere odaklanmıştı.

İklim riski ekseninde gerçekleştirilen stratejik planlamalar, şirketlerin belirgin gelişme kaydettiği alanlardan biri olarak dikkati çekiyor. EY Küresel İklim Riski Beyan Barometresi, organizasyonların planlarına iklim risklerini ve fırsatlarını ne ölçüde dahil ettiklerine veya çeşitlendirme yoluyla dayanıklılığı nasıl inşa ettiklerine odaklanarak bu alandaki stratejilerini derecelendiriyor. Strateji için geçen yılki anket sonucunda yüzde 65 olan kapsam puanı, bu yıl yüzde 81'e yükseldi. Bu da bu yıl daha fazla şirketin söz konusu alanda en azından bazı bilgileri açıkladığını gösteriyor.

– "İklim değişikliği ile mücadelede olmamız gereken yerden hâlâ çok uzaktayız"

Açıklamada görüşlerine yer verilen EY Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin, EY Küresel İklim Riski Beyanı Barometresi'nin, kuruluşlara stratejilerini küresel ekonominin karbondan arındırılmasıyla uyumlu hale getirmek ve iklimle ilgili açıklamalarını geliştirmek için atabilecekleri pratik adımlar konusunda yardımcı olmayı amaçladığını kaydetti.

Tüm dünyada sürdürülebilirlik ve iklim riski ile ilgili düzenlemeler konusunda kapsamlı bir değişime tanık olduklarını aktaran Sevin, "Düzenleyici yeni kurumlar ve yeni uygulama örneklerinin yanı sıra bu alandaki standartlar konusunda yeni öneriler gündemde. Kurumlar iklimle ilgili açıklamalarını her geçen yıl iyileştiriyor. Bununla birlikte, raporlama yapan şirket sayısında artış dikkat çekerken, birçok organizasyonun iklim riskleri hakkında yeterince ayrıntılı bilgiye yer vermediği de görülüyor. Raporlamaların anlamlı eylemlere dönüşmesinde açıklamaların kapsamı ve detayı kritik önem taşıyor. Bu durum dünyada olduğu gibi ülkemizde de geçerli." ifadelerini kullandı.

Bu yılki EY Küresel İklim Riski Beyan Barometresi’ne göre, işletmelerin iklim etkilerini stratejilerine yerleştirme, risk planlamalarını uygulamaya alma ve karbondan arındırma stratejilerini açıklama çabalarında bazı ilerlemelerin söz konusu olduğunu kaydeden Sevin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ancak organizasyonların üçte birinden daha azı finansal tablolarında iklim etkisi ile ilgili bilgilere yer veriyor. Bu da daha fazla eyleme duyulan acil ihtiyacı ortaya koyuyor. Ayrıca, şirketlerin oldukça iddialı iklim hedefleri belirlediğini ancak bu hedeflere ulaşmak için çok az veya hiç net planları olmaksızın yeşil dilek ve temennilerin ötesine geçemediklerini görüyoruz. Maalesef gerçekçi hedefler olmazsa dilek ve temennilerde kalan bu çabaların boşa kürek çekmekten öteye geçmesi zor. Etkileri giderek artan oranlarda hissedilen iklim değişikliği ile mücadelede olmamız gereken yerden hâlâ çok uzaktayız. Şimdi herkes için eyleme geçme zamanı.”

En az 10 karakter gerekli