Uluslararası Un Sanayicileri Birliği Başkanı ve Söke Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Dünyada ve Türkiye’de kısa vadeli bir gıda krizi söz konusu değil ama orta ve uzun vadede çok hassas dengelerin üzerindeyiz” dedi.
Günümüzde, küresel ölçekte giderek artan bir tehdit olan gıda krizi, insanlığın karşı karşıya olduğu önemli bir sorun haline geldi. Nüfusun hızla artması, iklim şartları, tarım arazilerinin verimsizleşmesi ve su sıkıntısı gibi faktörler, dünya çapındaki gıda üretiminin ciddi şekilde etkilemeye devam ediyor. Artan sıcaklık, kuraklık, sel ve diğer aşırı hava olayları, tarım üretimini olumsuz yönde etkileyerek verimliliği düşürürken, bu noktada sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi ve çevre dostu tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması hayati önem taşıyor. Uluslararası Un Sanayicileri Birliği Başkanı ve Söke Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye ve dünyadaki gıda krizi ile ilgili kısa vadede herhangi bir sorun bulunmadığını ancak orta ve uzun vadede sorun yaşanabileceğini belirtti.
Aydın’ın Söke ilçesinde 1963 yılından bu yana üretim yapan Söke Un Fabrikası’nda inceleme yapıp gazetecilerin sorularını cevaplayan Uluslararası Un Sanayicileri Birliği Başkanı ve Söke Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, dünyadaki gıda krizini değerlendirdi. Unun dünyadaki temel gıdalar arasında en önde geldiğini belirten Ulusoy, “Özellikle bizim coğrafyamızda tüketim alışkanlıklarına baktığımızda ekmek, kültürümüzün ve soframızın baş tacı. Dolayısıyla buğday, un ve ekmek zincirinde yaşanan herhangi bir kesinti çok ağır sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. Bu yüzden de hassasiyetimiz oldukça yüksek. Baktığımızda dünyada neden gıda krizini konuşuyoruz? Küresel iklim değişikliğinin ortaya çıkarttığı sıkıntılardan dolayı gıda krizini konuşuyoruz. Çünkü ısınan hava, ürünlerin strese girmesini, yağış rejiminin bozulması, ürünlerin zamanında yağış alamaması da ürünlerin verimliliğini etkilemekte. Dolayısıyla uzun vadede kesinlikle bir gıda probleminden bahsediyoruz. Buna ’küresel gıda krizi’ adını koyabilir miyiz? Uzun vadede bir tehdit olduğu kesin ama kısa vadede bu adı koymak biraz haksızlık olur” dedi.
Kısa vadede bir gıda krizinin söz konusu olmadığını ancak orta ve uzun vadede çok hassas dengelerin üzerinde bulunulduğunun altını çizen Ulusoy, “Çünkü hem üretim miktarlarına, tüketime, arza, stoklara baktığımızda bugünden yarına dünyadaki üretimin dünyadaki tüketimi karşılayamaması söz konusu değil. Kendi alanımızdan örnek vermek gerekirse; 784 milyon tonluk üretim, 804 milyon tonluk tüketim söz konusu olacak. Ama biz bunu 260 milyon tonluk stokla karşılıyoruz. Yani 20 milyon tonunu stokumuzdan karşılamış olacağız ama hala geride kalan stokumuz var. Bu anlamda üretim ve tüketim dışında bir denge de dağılım. Yani ürünlerin bir noktadan öbür noktaya ulaşabilmesi. Bunun lojistik olarak sağlanabilmesi, dış ticaret olarak sağlanabilmesi, ikili ülke ilişkileri ve dış politika olarak sağlanabilmesi önemli. Dolayısıyla gıda krizinin bir parçası da dağılım problemi. Bugün Afrika’da gıdaya erişemeyenleri konuşurken, orda aslında konuştuğumuz problem hem gelirin hem de gıdanın dağılımının yeterince adil olarak gerçekleşememesinden bahsediyoruz. Bu sorun zaten bugünün de sorunu halinde. Toparlayacak olursak; dünyada ve Türkiye’de kısa vadeli bir gıda krizi söz konusu değil ama orta ve uzun vadede çok hassas dengelerin üzerindeyiz” diye konuştu.