İSTANBUL (AA) – ÖMER FARUK MADANOĞLU – Suriye'deki Beşşar Esed rejiminin hapsettiği kadınlar, özgürlüklerine kavuştuktan sonra aileleri ve toplum tarafından dışlanıyor.
Suriyeli binlerce kadın ve çocuk, ülkede iç savaşın başladığı 2011'den bu yana Esed rejiminin işkencelerine ve alıkoymalarına maruz kalıyor.
Adalet Eğitim ve Yardımlaşma Derneği (NİSVA) Yönetim Kurulu Başkanı Lama Larin Jesry ve güvenlik sebebiyle adını Ala el Dari olarak değiştiren eski kadın mahkum, AA muhabirine, rejim hapishanelerinde gördükleri işkenceleri ve özgürlüklerine kavuştuktan sonra yaşadıklarını anlattı.
Jesry, NİSVA'yı, rejim hapishanelerinden kurtulan kadınların yaşadıkları ağır travmaları atlatabilmelerini ve yeniden topluma katılmalarını sağlamak için kurduklarını belirterek, haksız yere alıkonulan kadınları özgürlüklerine kavuştuktan sonra da zor bir sürecin beklediğini söyledi.
İlki bir hafta, ikincisi 100 gün olmak üzere iki kere hapsedildiğini anlatan Jesry, "2012'de Halep'te gösteriler sırasında bir hafta gözaltında kaldım. 2014'te ise üniversite kampüsünden alındığımda mezun olmak için son bir dersim kalmıştı. 100 gün hapsedildim. Gerçekten çok ağır ve zor günlerdi. Üzerimde işkencenin her türlüsünü denediler." diye konuştu.
Jesry, hapishanede yeme içme gibi en temel haklarından bile mahrum kaldığını ve diğer kadınlara yapılan ağır işkenceleri gördüğünü aktararak, "Esed hapishanesinde gardiyanların cinsel istismarına uğrayan kadınlara düşük yapmaları için işkence yapılıyordu. Eğer gebelik engellenemezse doğan bebeği vahşice öldürülüyorlardı." değerlendirmesinde bulundu.
– İşkence altında işlemediği suçları kabul etmek zorunda bırakıldı
Uğradığı işkenceler nedeniyle 12 gün komada kaldığını kaydeden Jesry, şunları anlattı:
"Beni öldü sanarak morga sürüklediler. Kafam merdivenlere çarpınca kendime geldim. Askeri hastaneye naklettiler. Sağlığıma kavuşamadan tekrar hapishaneye götürüldüm. El Muhaberat (Esed rejimi istihbaratı) Şam'da olduğu için bir hafta orada sorgulandım. İdam cezası talebiyle yargılandım. Daha sonra büyük bir meblağ ödeme karşılığı serbest bırakıldım."
İşkence altında işlemediği suçları kabul etmek zorunda bırakıldığını belirten Jesry, serbest kaldıktan sonra yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Suriye'de hapse girip çıkmayı başaran yeniden doğmuş sayılır. Serbest bırakılınca Halep'e ailemin yanına gittim. Ailem kurtulmama çok sevindi ancak toplumun tutuklanan kadınları 'utanç mührü' ile damgaladığını görünce sarsıldım. Doğu toplumları hapse giren kadınları utanç mührüyle damgalıyor. Bunu fark etmek iç dünyamda çok acı çekmeme neden oldu."
Jesry, Suriyeli kadınların hapishanelerde insanlık dışı işkencelere katlandığının ancak dışarı çıktıklarında toplumun psikolojik şiddetine dayanmadıklarının altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Vermek istediğim mesajlar var, çünkü ben çok acı çektim, yaşadığım deneyim var. Hapishanenin demir parmaklıkları ardında insanlığa sığmayan işkenceler gördüm. Bu davaya bağlı kalacağım. Son nefesime kadar kadın tutukluların mesajını iletmek için çalışacağım çünkü onlar bizim şerefimiz. O kadınlar başkalarının özgürlüğü için kendi özgürlüklerini feda ettiler."
– "Hapisten kurtulan kadınlar göç etmek zorunda kalıyor"
Ala el Dari de, Suriye'de iç savaşın başladığı Mart 2011'den 2 ay sonra Esed güçlerince alıkonulduğunu, rejime ait 4 farklı hapishanede bir yıl işkence gördüğünü söyledi. İşkencelere dayanamayarak kalp krizi geçirdiğini aktaran Dari, tedavisi tamamlandıktan sonra tekrar hapsedildiğini aktardı.
Özgürlüğüne kavuşan kadınlar için fiziksel şiddetin bittiğine ancak psikolojik şiddetin devam ettiğine dikkati çeken Dari, "Toplum, rejim hapishanelerine giren kadınların uğradıkları işkenceler nedeniyle 'namuslarının lekelendiğini' düşünüyor. Haksız yere tutuklanan kadınlar hapisten çıktıktan sonra başka yerlere göç etmek zorunda kalıyor. Göç edemeyenlerse konuşmamak şartıyla yaşamlarına devam ediyor." diye konuştu.
Dari ayrıca söz konusu kadınların eşleri, aileleri ve toplum tarafından dışlanmamak için uğradıkları işkence ve cinsel istismarı dile getiremediklerini, uluslararası mahkemelere suç duyurusunda bulunamadıklarını kaydetti.