ANKARA (AA) – Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, iklim değişikliğinin birçok temel insan hakkını negatif etkilediğini belirterek, "Etkilemiş olduğu hakların başında yaşam hakkı geliyor." ifadelerini kullandı.
Kılıç, TİHEK tarafından Ankara'da bir otelde "İnsan Hakları Bağlamında İklim Değişikliği ve Gıda Hakkı" başlığıyla düzenlenen uluslararası sempozyumda konuştu. Sempozyumun 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında yapıldığına işaret eden Kılıç, dünyanın küresel ölçekte iklim sorunları, gıdaya erişim sorunları, açlık, yoksulluk ve göç gibi birçok insanlık trajedisi ve krizine tanıklık ettiğini dile getirdi.
İnsanlığın kendi elleriyle ortaya çıkardığı krizlerin daha çok kırılgan kesimleri vurduğunu aktaran Kılıç, "Bu küresel kriz durumunun bir insan hakları krizi olarak ortaya çıkardığı en büyük yoksunluk, en büyük sıkıntının eşitsizlikler olarak ortaya çıktığını, güvencesizlikler olarak ortaya çıktığını belirtmek isterim." dedi.
İklim krizinin, gelecek nesiller adına da büyük bir tehdit olduğuna işaret eden Kılıç, "En temel problem, burada eşitsizliğin daha da derinleşerek ortaya çıkması. Zengin ile fakir arasındaki derinliğin, uçurumun daha da derinleşmesi riskiyle karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
Dünya nüfusunun yüzde 1'lik en zengin kesiminin, en yoksul kesim olan yüzde 50'den 2 kat daha fazla dünyayı kirlettiğini kaydeden Kılıç, bu kesimin iklim krizinin en büyük failleri olduğunu dile getirdi.
Kılıç, şöyle devam etti:
"En yoksul yüzde 50'lik kesim dünya nüfusunun yaklaşık 3,5 milyarına tekabül etmekte. Ezici bir çoğunluğunun iklim değişikliğine karşı en savunmasız kesim olduğunu görüyoruz. Bir tarafta dünyanın en zengin kesiminin ortaya koyduğu ihmalkarlık ve yıkıcı politikaların da en mağdurunun, en savunmasızının en yoksul kitle olduğunu görüyoruz. İklim krizinden en fazla etkilenen 10 ülkeden 8'inin Afrika'da olması tesadüfi olmasa gerek."
Konuşmasında ülkelerin iklim politikalarına da değinen Kılıç, ABD, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin Kyoto Protokolü'ne karşı çekingen davrandığını söyledi.
İklim politikası açısından Türkiye'nin pozitif ayrıştığını kaydeden Kılıç, Türkiye'nin 2004'te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne taraf olduğunu, Kyoto Protokolü'nü de 2009'da imzaladığını, geçen yıl da Paris Antlaşması'nın yürürlüğe girdiğini anımsattı.
– Kovid-19 gıda adaletsizliğini derinleştirdi
Prof. Dr. Muharrem Kılıç, iklim değişikliğinin temel insan haklarına negatif etkilerine işaret ederek, "En başta etkilemiş olduğu hakların başında yaşam hakkı geliyor. Sağlık hakkı, gıda hakkı, barınma hakkı ve su hakkı gibi temel yaşamsal hakları negatif yönde etkilediğini, eşitsizlikleri derinleştirdiğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
İklim kaynaklı felaketlerin, zorunlu göçlere ve can kayıplarına yol açtığını aktaran Kılıç, son 10 yılda ortalama 20 milyon insanın evsiz kaldığını, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı açısından da tablonun parlak olmadığını dile getirdi.
Konuşmasında gıda adaletsizliği konusuna da değinen Kılıç, Kovid-19 salgınının bu konudaki krizleri derinleştirdiğini söyledi. Kılıç, "2019 yılıyla kıyaslandığında 112 milyon artışla 2020'de yaklaşık 3,1 milyar insanın sağlıklı beslenme gereksinimlerini karşılayamadığı ortaya çıkıyor." dedi.
Sempozyuma akademisyenler, öğrenciler ile yerli ve yabancı davetliler katıldı.