İSTANBUL (AA) – Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, Türkiye'de birçok şirkette AR-GE harcamalarının mali tablolarda gösterilmediğini belirterek, "Harcama yapılmasına ve vergi avantajına rağmen göstermeyen şirketler var. Dolayısıyla burada da farkındalığı artırmamız gerekiyor. Bunun dışında temelde de AR-GE harcamalarının artması lazım." dedi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ticaret Bakanlığı'nın katkılarıyla düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası, Haliç Kongre Merkezi'nde ikinci gününde devam ediyor.
Bu yıl "İnovasyonun Yeni Yüzyılı" temasıyla 9. kez düzenlenen ve inovasyona yön veren tüm paydaşları bir araya getiren etkinlik kapsamında "Küresel İnovasyon Endeksi: İnovatif Bir Ülke Olmanın Anahtarı" başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dönmez, bakanlık olarak Türkiye'nin Küresel İnovasyon Endeksi'ndeki yerinin yükseltilmesi konusunda yaptıkları çalışmalardan bahsetti.
Yaptıkları çalışmalar sonrası Türkiye'nin endeksteki yerini önce 51'den 41'e, bu yıl ise 37. sıraya yükseldiğini dile getiren Dönmez, "Bu, birlikte çalışmanın, organizasyon kabiliyetinin, koordinasyonun ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor." diye konuştu.
TİM'in de burada çok ciddi katkıları olduğunu aktaran Dönmez, inovasyon liginde bir yılda yükselmenin çok kolay olmadığını, bu yolun uzun olduğunu, AR-GE harcamalarının milli gelirin en az yüzde 3'üne ulaşması gerektiğini, şu anda Türkiye'nin yüzde 1 eşiğini yeni aştığını anlattı.
Dönmez, inovasyonda yapılması gereken çalışmalar ve AR-GE harcamalarının artırılması için kurum, kuruluş ve şirketler ile yaptıkları görüşmelerden bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AR-GE harcamalarının yükselmesi için kısa vadede yapılacak bir şey yok. Bu harcamaların milli gelirdeki payı ancak devlet ve özel sektördeki harcamalar arttıkça yükselecektir. Ancak şunu fark ettik: Esasen Türkiye'de birçok şirkette AR-GE harcamaları maalesef mali tablolarda gösterilmiyor. Harcama yapılmasına, vergi avantajına rağmen göstermeyen şirketler var. Dolayısıyla burada da farkındalığı artırmamız gerekiyor. Bunun dışında temelde de AR-GE harcamalarının artması lazım. Bu uzun yolda başarı yavaş yavaş gelecek."
Dönmez, Türkiye'nin şu anda ilk 30'da olabileceğini, ancak tüm verileri yeterince yansıtamadıklarını anlattı.
– "Çok sayıda inovatif yaklaşım ve metot ortaya çıkardık"
TİM Başkan Vekili Kutlu Karavelioğlu da Türkiye İnovasyon Haftası'nın bayram yeri gibi olduğunu belirterek, bu buluşmalardaki coşkunun artarak devam etmesi temennisinde bulundu.
Etkinliğin paydaşlarına ilişkin bilgiler veren Karavelioğlu, TİM'in inovasyon konusunda son dönemde yaptığı etkinliklerden ve çalışmalardan bahsetti.
Karavelioğlu, TİM'in Türkiye Küresel İnovasyon Endeksi Görev Gücü'ndeki çalışmalarına değinerek, şu bilgileri verdi:
"Görev gücünün ahengi iyiydi. Ortaya çıkan neticeler çok moral vericiydi. Zevkle görev yaptık. Türkiye'nin en kapsamlı, en yaygın, en köklü, en yetkin inovasyon ve girişimcilik ekosisteminin hamiliğini yürütmekte olduğumuz iddiasını bu tip ortamlarda gururla dile getiriyoruz ve bundan hiç vazgeçmeyeceğiz. Son 10 yılda 6 bine yakın üniversite öğrencisine, 15 bine yakın lise öğrencisine, 1.000'den fazla akademisyenle, 200'den fazlası kadın 1.700 startup'a ve inovasyonu içselleştirmeye uğraşan 7 bine yakın ihracatçı firmaya dokunduk.
Yani dokunmakla kalmadık eklimizi çekmedik, kenetlendik, yürüdük, yoldaşlık ettik. Bu devam eden bir süreçti. Çok sayıda özgün program ve yöntem geliştirdik. İnovasyonda da inovatif yaklaşımlar, metotlar ortaya çıkardık. Çok sayıda çözüm ortağımız var. Hepsine de teşekkür ederiz. Görev gücüne bizim üzerimizden verdikleri dolaylı katkı için de kendilerine şükranlarımı sunuyorum."
– "Gayri safi milli hasılanın yüzde 3'ünden fazlasını AR-GE'ye yatırıma ayırıyoruz"
İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson ise hükümet, iş dünyası akademi ve sivil toplum iş birliğiyle inovasyon sisteminin büyüyeceğini söyledi.
Avrupa'da yaşanan savaşların İsveç'in gelişimine negatif etki ettiğine değinen Ericson, 1840'lı yıllarda yoksul bir ülke olduklarını, 19. yüzyılda İsveç nüfusunun üçte birinin ABD'ye göç ettiğini ifade etti.
İnovasyon konusundaki başarılarında birçok faktörün etkisi olduğunu belirten Ericson, şunları kaydetti:
"Ülkemizde sosyal istikrar, barış ve huzur ortamı var. Yolsuzluk çok düşük ve demokrasimiz de çok güzel bir şekilde ilerliyor. Bu başarının temelini bunlar oluşturdu ve bunlar her şeyi çok kolaylaştırdı. Eğitimi uzun bir süre odağımıza aldık ve çocuklarımızı zorunlu eğitime tabi tuttuk. Böylece nüfusun eğitim düzeyini artırmış olduk. İş birliği ve açık kültürlü oluşumuz da inovasyon liderliğimize pozitif katkı sundu. Yaratıcı ve kritik düşünme eğitimimizin her safhasında var. Cinsiyet eşitliği konusunda da çok büyük adımlar attık.
Tüm dünyada kadınların iş dünyasına katkısı en fazla olan yer İsveç. Böylece ekonomik kalkınmada nüfusun sadece erkek tarafını değil, kadınları da dahil etmiş olduk. Genel olarak çok global bir perspektife sahibiz. AR-GE'ye yatırım konusu ise İsveç için olmazsa olmaz. Gayri safi milli hasılanın yüzde 3'ünden fazlası AR-GE'ye yatırıma ayrılıyor. Bu da yine hem kamu hem de özel sektörün katkısıyla birlikte oluyor."
– "Çin, Küresel İnovasyon Endeksi'nde 11. sırada"
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Vekili Wu Jian, Çin'in Küresel İnovasyon Endeksi'nde 11. sırada olduğunu belirterek, Çin'in yarışta nispeten yeni bir güç olmasına rağmen yarışa hızlı ayak uydurduğunu söyledi.
Çin'in geçen 30-40 yılda ekonomisinde hızlı bir gelişim yaşandığını aktaran Jian, ulusal düzeyde iş gücü açıklarının bulunduğunu, 1,4 milyarlık nüfusa rağmen yaşlandıklarını söyleyebileceğini anlattı.
Jian, bunun iş gücünde dezavantajları olduğunu, emek yoğun ekonominin sürdürülemez bir duruma geldiğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Karşılaştığımız zorlukları göğüsleyebilmek için ekonomimizi sürdürülebilir kılmak zorundaydık. İvmemizi korumak için de özellikle zihniyetimizin değişmesi gerekiyordu. Çinliler olarak biz dünyanın fabrikası olarak bilinirken, pek çok ürünü üretirken insanlar bizim çok para kazanmadığımızı düşünüyordu. 'Neden daha fazla para kazanmayalım ki' sorusunu kendimize sorduğumuzda, inovasyonu devreye almamız gerektiği yanıtını bulduk. Böylece çok daha fazla değer yaratan bir ülke konumuna eriştik."