İSTANBUL (AA) – Küresel çapta devam eden risklere karşın yurt içi varlıklar pozitif ayrışmasını sürdürürken, tahvil piyasasına artan ilgiyle Türkiye'de 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 11,76 ile Haziran 2020'den bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Dünya genelinde artan resesyon kaygıları ve enflasyonist endişelerle merkez bankalarının agresif para politikalarını sürdüreceği beklentileri, riskli varlıklardan kaçışı hızlandırıyor.
Yurt içinde ise uygulanan destekleyici para politikası ve ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler ile tahvil piyasasına ilgi sürüyor. Bu kapsamda Türkiye'de 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, mart ayından bu yana içinde bulunduğu düşüş trendini sürdürüyor.
Mart ayında yüzde 28,56'yı gören uzun vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi, bu süreçten sonra düşüş trendine girmişti. Arka arkaya 5'inci ayı da düşüşle kapatan 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, bugün yüzde 11,76 ile Haziran 2020'den bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Kısa vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi de haziran ayında yüzde 28,28 ile gördüğü yılın en yüksek seviyesinden düşüşe geçerek bugün yüzde 13,72'e kadar geriledi. Kısa vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi böylece Kasım 2020'den bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Yıl başından bu yana bakıldığında; Türkiye'de uzun vadeli tahvilin bileşik faizinde yaklaşık 13 puanlık, kısa vadeli gösterge tahvilin bileşik faizinde ise yaklaşık 10 puanlık düşüş kaydedildi.
Analistler, küresel çapta salgın ve savaş gibi süregelen risklere ilave olarak enflasyonist kaygıların da sürdüğünü belirterek, bu gelişmelerle dünya genelinde tahvil faizlerinin yükselişe geçtiğini söyledi.
ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,35 ile 16 Haziran'dan, İngiltere'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,11 ile Temmuz 2011'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Türkiye özelinde ise TL varlıklara ilginin sürdüğünü belirten analistler, tahvil faizlerindeki düşüşün özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son toplantısında politika faizini 100 baz puan düşürmesi ve açıklanan makro ihtiyati tedbirlerle bankacılık sektörünün artan tahvil talebinin etkili olduğunu kaydetti.