İSTANBUL (AA) – DİLAN PAMUK – Dünyanın ikinci büyük tuz gölü olan İran'daki Urmiye Gölü'nün kurumasını önce insan faktörüne, ardından iklim kriziyle gelen kuraklığa bağlayan uzmanlar, göldeki bitki ve hayvan habitatının tehlike altında olduğunu belirtiyor.
İran Araştırmaları Merkezi tarafından yayımlanan "İran'da Kronik Su Sorunu" adlı rapora göre, İran, dünyanın en kurak bölgelerinden birinde yer alıyor. Kurak, yarı kurak iklim koşulları görülen ve yıllık ortalama 242 milimetre yağış alan ülkenin yüzde 91'ine, Türkiye ortalamasından daha az yağış düşüyor.
Ülkenin su potansiyelinin yüzde 91'i tarım, yüzde 2'si sanayi sektöründe kullanılırken, nüfuslarının toplamı 37 milyonu bulan 11 şehirde su sıkıntısı yaşanıyor.
Özellikle son yıllarda nüfus artışı, suyun tarım ve sanayi sektörlerinde yoğun kullanımı, iklim değişikliğine bağlı olarak yağışların azalması ve buharlaşmanın artması gibi sebeplerle Urmiye başta olmak üzere Gavkhouni, Bakhtegan, Enzeli ve Hamun gibi göller yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Son tespitler, barındırdığı ekosistemle uluslararası öneme sahip olan ve "UNESCO Biyosfer Rezervleri" listesinde yer alan Urumiye Gölü'nün yüzde 95'inin kuruduğunu gösterirken bu durum, sadece Urmiye Havzası değil, çevre ülkeler için de tehlike arz ediyor. Kuruyan gölün içerdiği yüksek orandaki tuzun hava koşullarıyla taşınması nedeniyle İran'ın yanı sıra Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve Irak gibi çevre ülkelerin toprak verimliliği risk altına giriyor.
– "Tarıma dayalı sanayi ve turizm olumsuz etkilendi"
Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye Su Enstitüsü Politika Geliştirme Koordinatörü Tuğba Evrim Maden, Urmiye Gölü'nün de bulunduğu İran'ın kuzeybatısında köylülerin en önemli gelir kaynağı olan tarım ve hayvancılığın, çevresel bozulma nedeniyle baskı altında olduğunu belirtti.
Urmiye Gölü'nün kuruması nedeniyle ortaya çıkan tuz birikintilerinin, toprağın ve suyun kalitesini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Maden, su kalitesindeki bozulmanın kısıtlı miktardaki yer altı su kaynaklarının kullanım oranlarını artırdığını söyledi.
Havzada yer alan göl suyu ve tarıma dayalı sanayi tesislerinin büyük bir kısmının kapandığı bilgisini paylaşan Maden, gölün kıyı şeridine yakın yerel nüfus için bir başka önemli gelir kaynağının da turizm olduğuna ve bölgede turistik tesisler bulunduğuna dikkati çekerek "Özellikle gölün çamurundan elde edilen ürünler önemli bir kaynak. Gölün kuruması bu nedenle turizm sektörünü de büyük ölçüde etkiledi." diye konuştu.
– "Göçü tetikleyebilir"
İklim değişikliğinin göç konusunda tetikleyici bir gücü olduğunu hatırlatan Maden, şöyle devam etti:
"Çevresel bozulma; ekonomik veya siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu bölgelerde göç konusunda katlayıcı bir kuvvet olarak karşımıza çıkabiliyor. Urmiye Gölü'nde bitki ve hayvan habitatı tehdit altındadır. Gölün kuruması, ekolojik sonuçlara ek olarak, geçimleri gölün suyuna bağlı bölge halkı için sosyo-ekonomik sonuçlar da doğuracaktır."
Urmiye'nin kırsal ve kentsel nüfus oranlarının 1986'da yüzde 51'e 49 iken, 2006'da yüzde 34’e 66, 2016'da ise yüzde 28’e 72 olarak değiştiğini aktaran Maden, "Kırsaldan kente göç, İran’ın tüm bölgelerinde gözlenmektedir ama yapılan çalışmalar, Urmiye Havzası'nda gerçekleşen göç yoğunluğunun daha fazla olduğunu ve bu duruma göl seviyesinin düşmesinin neden olduğunu göstermektedir. Urmiye Gölü'nün kuruması nedeniyle binlerce hektarlık tarım arazisi zarar görmüş ve işsizliğin artması sonucu 3 milyon insan göç etmiştir." dedi.
– "Tarımsal sulamadaki artış gölde olumsuz etkiler yarattı"
Urmiye Gölü’nün kurumasıyla ilgili akademik çalışmaları bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsünden doktora sonrası (postdoc) araştırmacı Dr. Yusuf Alizade Govarchin Ghale, tarımsal gelişme ve havzadaki yağışların azalması nedeniyle, 1995'te 5 bin 982 kilometrekare olan göldeki su yüzeyinin 2006’da 4 bin 58 kilometrekareye düştüğünü, bu yıllar arasında gölün yüzde 32’sinin, 2014 yılına kadar da yüzde 90’ının kuruduğunu söyledi.
Ghale sözlerini şöyle sürdürdü:
"Su yüzey alanı 2014'ten sonra yağışlardaki artış ve barajlardan daha fazla su bırakılmasıyla biraz arttı fakat 2020'den sonra su seviyesi tekrar düşerek göl alanının yüzde 95’i kurudu. Özellikle tarımsal sulamadaki artış göl üzerinde olumsuz etkilere neden oldu. Havzadaki sulanan tarım alanı 1975 yılından 2011’e dek 1,265 kilometrekareden 5 bin 525 kilometrekareye çıkarak 40 yılda neredeyse 5 kat artış gösterdi. Suyun azalması neticesinde tarım alanları da azalarak 2018'de yaklaşık 4 bin 850 kilometrekareye düştü."
– İklim yüzde 20, insanlar yüzde 80 sorumlu
Artan sıcaklık ve azalan yağış gibi iklim faktörleri ile nüfus artışı, kentleşme, su kaynakları yönetimi sorunları, tarım alanlarının artan kuraklığa rağmen genişletilmesi, yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının aşırı kullanımı ve kirlilik gibi insan faktörlerinin gölün kuruması üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalara değinen Ghale, "Bu çalışmaları dikkate aldığımızda iklim faktörü yani sıcaklığın artması ve yağışın azalması, gölün kurumasında sadece yüzde 20 rol oynamıştır. Gölün kurumasındaki asıl pay yüzde 80'le insan faktöründedir." ifadesini kullandı.
İran’da bulunan diğer göllerin kurumasında da tıpkı Urmiye Gölü'nde olduğu gibi hem insan hem de iklim faktörünün rol oynadığının altını çizen Ghale, sözlerini şöyle tamamladı:
“Esas mesele suyun yanlış yönetilmesi ve iklim değişikline karşı doğru tedbirlerin alınmamasıdır. Örnek olarak Urmiye Gölü Havzası'nda geçen 25 yılda kuraklığa rağmen tarım faaliyetleri büyük ölçüde geliştirilmiştir ve yer altı sularıyla beraber yüzey suları ve nehirlerin suları tarım faaliyetleri için aşırı derecede kullanılmıştır. Kuraklık, Urmiye Gölü’nün küçülmesini ve kurumasını hızlandırmıştır."