Baş Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, baş boyun kanserlerinde erken tanının önemine vurgu yaparak, bu sayede kanseri yenme başarısının yüzde 90’nın üzerinde olduğunu kaydetti. Sigaranın kullanımının diğer kanser türlerinde olduğu gibi bu kanserde de önemli bir faktör olduğuna işaret eden Özdoğan, “Sigaranın üzerinde gördüğümüz tüm resimler gerçek. Çünkü ben o resimleri hayatımda görüyorum ve yaşıyorum” dedi. Gırtlak kanserine yakalanıp 1 yıl konuşamayan bir hasta ise, “Konuşmayı kaybedince insan kendini kaybediyor” diyerek, bu kanserlerin ciddiye alınması gerektiğini söyledi.
19-23 Eylül tarihlerinde gerçekleşen “Baş ve Boyun Kanserleri Farkındalık Haftası” çerçevesinde, Türkiye Baş Boyun Kanserleri Derneği tarafından Antalya Memorial Hastanesi’nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü Öğretim Üyesi, Avrupa Baş ve Boyun Kanserleri Cemiyeti Genel Sekreteri ve Türkiye Baş Boyun Kanserleri Derneği Kurucusu Prof. Dr. Şefik Hoşal ile Baş Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan konuşmacı olarak katıldı.
Baş boyun kanserleriyle ilgili bilgi veren Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, “Yüz bölgemizden başlayıp, burun, dudak, ağız içinde dil, damaklar, bademciklerimiz, yutak borumuzun üst kısmı ve ses tellerimizin olduğu bu alanlarda ortaya çıkan kanserlere baş boyun kanseri diyoruz” dedi.
“Erken tanıda başarı oranı yüzde 90’dan fazla”
Erken tanıyla tedavide yüzde 90’ın üzerinde başarı sağlandığına dikkat çeken Özdoğan, kanserin belirtilerini ise şu şekilde sıraları:
“Ağız içinde geçmeyen bazen kırmızı bazen beyaz renkte yaralar, dilde ve boğazda ağrı, yutma güçlüğü ve yutarken ağrı, burundan kan gelmesi ve ses kısıklığı. Bu belirtiler özellikle 3 haftadan uzun sürmesi baş boyun konserinin belirtisi.”
Baş boyun kanserinin görülme oranının dünyada 7-8’inci sıralarda, Türkiye’de ise 10’uncu sıradan sonra sayıldığını ifade eden Özdoğan, Türkiye’deki önemli problemlerden birisinin bu kanser türünün farkında olmamak olduğunu söyledi. Özdoğan, “Dramatik bir tedavi tahribatıyla karşılaşıyoruz. Geniş ameliyatlar, uzun radyo terapiler ve hastaların baş boyun bölgesinde çok istemediğimiz sonuçlar oluşturabiliyor. Hastaları üzen, bazen sosyal izolasyona neden olan, ses teli kaybı, konuşma kaybına neden oluyor, yüzde de deformeye yol açabiliyor. Oysa baş boyun kanserinde erken tanı koyduğumuz zaman hastaların yüzde 90’dan fazlasını iyileştirebiliyoruz. Bu hastaları ileri evrede yakalarsak neredeyse yüzde 60’ının hastalığı yenilediğini ve neredeyse yarısını kaybettiğimizi görüyoruz” sözleriyle erken tanının önemine vurgu yaptı.
“En büyük korkum baş boyun kanserleri”
Bir onkolog olarak en büyük korkusunun baş boyun kanseri olduğunu ifade eden Özdoğan, “Çünkü baş boyun kanseri olduğunuz an ses tellerini kaybederseniz. Toplumdaki kimliğiniz yara alıyor, iş ve sosyal kayba uğruyorsunuz. Ayrıca, ileri evrede yakalanırsanız yönetmek zor oluyor ve tekrarlayan cerrahiler büyük deformelere yol açıyor. Beni en çok yaralayan öyküler baş boyun kanserleridir. İyileşmeyen yaralar, uzun süreli tedaviler, hastanın beslenememesi, kilo kaybı, ağır psikolojik tahribatlar ve aynı şeyleri ailesinde de görmek, bunları çözebilmenin mücadelesiyle uğraşmak. Bir onkolog olarak beni en çok yaralayan hastalık gurubudur” dedi.
“Sigaranın üzerindeki tüm resimler gerçek”
Tüm kanser ölümlerinde sigaranın büyük bir oranda neden ilişkili olduğuna dikkati çeken Özdoğan, “Tüm kanserlerin neredeyse yüzde 20’si sigarayla ilişkilidir. Sigaranın üzerinde tüm resimler gerçek. Çünkü onları ben hayatımda görüyorum ve yaşıyorum. Dolayısıyla lütfen onlara inanın ve yaşantımızı ciddiye alın. Siz içerseniz çocuğunuz da içiyor. Ailede bir zincir olarak takip ettiğini bilmelisiniz” diye konuştu.
“Elektronik sigara reçeteyle satılmalı”
Özdoğan, son olarak elektronik sigaranın ilk çıkış felsefesinin sigarayı bırakma amaçlı olduğunu ancak ilerleyen yıllarla birlikte bunun ticari pazara dönüştüğünü söyledi. Elektronik sigaranı üretiminin artmasıyla normal sigara paket sayısında azalma olması gerektiğini ancak bunun gerçekleşmediğine işaret eden Özdoğan, “Çok daha acı bir şey oluyor; çocukların sigaraya erişimini kolaylaştırdığını, elektronik sigara sayesinde bu materyalleri deneyimleme yaşının giderek düştüğünü görüyoruz. Ortaokullar seviyesine indiğini görüyoruz ve gelecekte bu insanların klasik sigara bağımlısı olduğunu görüyoruz. Daha da önemli olan, bunu pazarlayan şirketlerin reklamlarını ağırlıklı olarak çocuklara yönelik yaptığını görüyoruz. Bunlar çok yaralayıcı örnekler ve farkında olmalıyız. Elektronik sigara sağlıklı değildir. En büyük düşmanlığımızı sigara kadar, elektronik sigaraya da yapmalıyız. Eğer gerçekten sigara bıraktırmak için tüm yollar denenmiş ise bir birey üzerinde, hekim tarafından elektronik sigara önerilebilir. Bence elektronik sigara reçeteyle satılmalı” ifadelerine yer verdi.
“Hastaların yüzde 50-60’ını kaybediyoruz”
Baş boyun kanserinin geniş bir alanı kapsadığına dikkat çeken Prof. Dr. Şefik Hoşal ise, bu kanserin sosyal yaşamı oldukça olumsuz etkilediğine işaret etti. Baş boyun kanserinde farkındalığın arttırılması gerektiğini vurgulayan Hoşal, dünyada baş boyun kanserinin bilinirliğini yüzde 36, Türkiye’de ise yüzde 38 olduğunu kaydetti. Hoşal, erken tanının oldukça önemli olduğunu kaydederek, “Geç gelindiği zaman hastaların yüzde 50 ya da 60’ını kaybediyoruz” dedi.
“1 yıl boyunca hiç konuşamadım”
Toplantıda ayrıca, kansere yakalanıp tedavi gören bazı hastalar yaşadıkları zor süreçleri anlattı.
Gırtlak kanserine yakalandıktan sonra 1 yıl boyunca konuşamayan Mehmet Daldal,” 30 yıl sigara içtim, alkol kullandım. 1 yıl boyunca hiç konuşamadım. Konuşmayı kaybedince insan kendini kaybediyor. Psikolojim çok kötü olarak etkilendi. Tekrar konuşmayı öğrendim, mücadele ettim” dedi.