AĞRI (AA) – ABDULLAH SÖYLEMEZ – Doğu Anadolu Bölgesi'nin en yüksek noktalarından Ağrı'daki Aladağ yaylalarında yaklaşık 3 ay kalan göçer aileler, süt ve peynir üretimi için çaba gösteriyor.
Sinek Yaylası başta olmak üzere çok sayıda yaylanın bulunduğu Taşlıçay ilçesi, her yıl yaz aylarında Iğdır ve çevre ilçelerden gelen çok sayıda göçer aile ile binlerce küçükbaş hayvana ev sahipliği yapıyor.
Van sınırındaki Aladağ'daki yaylalar da yüksek rakıma bağlı olarak karların geç erimesi nedeniyle göçerleri, diğer yaylalara göre biraz daha geç ağırlıyor.
Yaz aylarında havaların ısınmasıyla küçükbaş hayvan sürüleriyle yola koyulan göçerler, saatlerce süren zorlu yolcuğun ardından ulaştıkları Aladağ'ın en yüksek noktası olan 3 bin 510 rakımlı Koçbaşı Tepesi'nin yamaçlarında çadırlarını kuruyor.
Bölgede geçen yıl etkili olan kuraklığın ardından bu yıl yağışlarla canlanan yaylada daha iyi bir sezon geçirmenin mutluluğunu yaşayan göçerler, yer yer karla kaplı zorlu coğrafyada yaşamlarını devam ettiriyor.
Günün ilk ışıklarıyla başlayan yoğunluk, öğle vakti olduğunda yaylaya gelen koyunların sağımıyla devam ediyor. Kadınlarca sağımı yapılan hayvanların sütleriyle peynir ve yağ yapılıyor.
Zengin bitki örtüsü ve akarsu kaynaklarına sahip yaylada yaşamlarını sürdüren göçerler, gece gündüz demeden geçim kaynakları olan binlerce hayvanı otlatıp bakımını yapıyor.
Bir süre önce göçerlerin koyunları kırkmaya başladığı yaylada, ailelerinin yükünü omuzlayan kadınlar da soğuk suda yıkadıkları yünleri hem çeyizlik hem de yatak ve yorgan yapımında kullanılmak üzere hazır hale getiriyor.
Yayladaki çocuklar da koyunların sağımında hem annelerine yardım ediyor hem de çeşitli oyunlarla eğlenceli vakit geçiriyor.
– "Yaylanın her şeyi güzel"
Göçlerden Yunus Bakırçay, AA muhabirine, geçen yıla oranla yağışlarla bu sene yaylanın canlandığını belirtti.
Ramazan Bayramı arifesinde yaylaya gelerek yaklaşık 3 aydır yaşamlarını burada sürdürdüklerini ifade eden Bakırçay, üretim mücadelelerinin devam ettiğini söyledi.
Gece gündüz yaylada kaldıklarını vurgulayan Bakırçay, şunları kaydetti:
"Geceleri bazen kurt geliyor. Hayvanlarımıza zarar vermemesi için onlara dikkat ediyorum. Yayla hayatı köye göre daha güzel ve rahat. Teknolojiden uzağız ve buranın havası çok temiz. Bazen güneş panellerinden yararlanabiliyoruz. Ben tek burada kaldığımı için hayvanları gündüz otlatıyorum. Burada 250 hayvanın bakımıyla ilgileniyorum."
Ayten Karataş da hayvanları için her yıl yaylaya geldiklerini anlattı.
Yayla hayatını zor olsa da çok sevdiğini dile getiren Karataş, "Burada koyunlarımızı otlatıyoruz. Koyunların sağımını yapıp süt ürünleri üretip daha sonra köyümüze dönüyoruz. Burada herkes işiyle uğraşıyor. Çamaşır, bulaşık ve elbiseleri ellerimizle yıkıyoruz. Tandırda ekmek pişirip yemek yapıyoruz. Yaylanın uykusu, havası, suyu, yemeği ve her şeyi güzeldir. Burada her şeyi el emeğiyle yapıyoruz. İlk geldiğimizde havalar geceleri soğuyordu şimdi gayet güzel." diye konuştu.