İSTANBUL (AA) – Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, çocukların, dijital platformlarda değil, gerçek insanlarla sosyalleşmesi için ortamların kurulması gerektiğini belirterek "Dijital platformları belki eğitim, oyun, eğlence vesaire için sınırlı sürelerde kullanabiliriz ama sosyalleşme için kullanmalarına izin vermememiz gerekiyor." dedi.
Beykoz Belediyesi ile Uluslararası Hakların Korunması ve Eğitim Derneğince (HAKEDER) düzenlenen Çocuk ve Yeni Medya Sempozyumu'na katılan Bakan Yanık, burada yaptığı konuşmada, eşyanın tabiatı gereği her konunun kendi terminolojisi ve çerçevesi olduğunu, aynı şeyin dijital mecralar için de geçerli olduğunu söyledi.
Dijital mecraların kendisine özgü bir dili, şekli ve çerçevesi oluştuğunu anlatan Yanık, şöyle konuştu:
"Aile düzleminde, aile ve çocuk ilişkisi, toplum ilişkisi üzerinden baktığımızda, özellikle babaların hem bir rol model olarak çocuklar açısından hem de ailenin iki temel direğinden birisi olarak meselenin içinde muhakkak olması gerekiyor. Bizler Müslümanlar olarak sadece kendi yaşadığımız, kendi duvarımızın içini düşünemeyiz. Biz insanlıktan sorumluyuz. İnansın inanmasın, Müslüman olsun olmasın, bütün insanlıktan kendimizi sorumlu sayarız ve böyle davranırız. Böyle davranmak yükümlülüğündeyiz. Dolayısıyla bugün yaptığımız çalışmaların, her birimizin durduğu yerde yaptığımız çalışmaların buradan neşet edecek bilginin bütün bir dünyayı gezeceğini, o elimizdeki akıllı telefonlarla 30 saniye içerisinde bütün insanlara ulaşma ihtimalinin bütün dünyayı gezme ihtimalinin varlığını da bilerek yapmamız gerekiyor."
Konunun çok hassas ve üzerine çok şey söylenebilecek bir mesele olduğunu dile getiren Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim kuşak ve üstü, analog bir çağda dünyaya geldik. Yani dijital olmayan bir çağda dünyaya geldik. Dolayısıyla bugün geldiğimiz süreci anlamaya bir taraftan da yönetmeye çalışıyoruz. Tabii olarak televizyon ve radyonun, hatta bazı köylerde elektriğin olmadığı bir dönemi yaşadı bizim kuşak. Şimdi öyle bir dönemden bambaşka bir dünyaya geldik ve o dünyayı tecrübe ediyoruz. Geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen birçok ilişki, alışveriş artık dijital platformlarda gerçekleştiriliyor. İnternet kullanımı bundan 25-30 yıl önce Türkiye'de bir parça halka yayılmaya başlandı. O zaman tamamen talep odaklıydı ama şimdi talep odaklı olmaktan tamamen arz odaklıya döndü. Hatta yetmiyor o ihtiyacı karşılayacak, talebi karşılayacak, arzın sunumunun gayreti içerisindeyiz. Onun altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz."
– "Yönlendirme amacı güden bir sanal dünyayla karşı karşıyayız"
Yapay zeka ve algoritmalarla internetin insan hayatındaki yerinin önemli ölçüde değiştiğini, yepyeni kavramlar öğrenildiğini aktardı Yanık, bu kavramlardan birisinin de "dijital göçmenler" olduğunu bildirdi. "Bizim tanıdığımız göçmenler bambaşka göçmenlerdi ama şimdi dijital göçmenlerden bahsediyoruz." diyen Yanık, dijital göçmen olmak için bir yerden bir yere gitmek gerekmediği, aynı odanın içerisinde de dijital göçmen haline gelinebildiğini anlattı.
Asimetrik bir dünya gerçeğiyle karşı karşıya olunduğuna değinen Bakan Yanık, "Günümüzde etkileşimi önceleyen bir internetle karşı karşıyayız. Yönlendirme amacı güden bir sanal dünyayla karşı karşıyayız. Siyaset mecrasında, sosyal medya platformlarının nasıl bir yönlendirme, nasıl hepimize sağır odalar kurduklarını çok iyi biliyoruz. Hayatın her alanında tam anlamıyla büyük bir dönüşümü tecrübe ediyoruz. Bu tecrübenin hem avantajlarını görüyoruz hem de dezavantajları ile yüzleşiyoruz. Hayatımızı kolaylaştıran alanları önceleyerek risk ve tehlikelerin de farkında olarak bunlarla mücadele etmek zorundayız." dedi.
Herhangi bir enstrümanın fırsatları ve dezavantajları olduğuna işaret eden Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte bıçak, yemek yapmak için kullanırsanız karnımızı doyuran bir şeydir ama birine zarar vermek istediğinizde öldürücü bir şeye dönüşür. Dolayısıyla bizim tehditlerini bertaraf edip, fırsatlarını kullanma bilgisini geliştirmemiz gerekiyor. Çocuklarımıza da bunu vermemiz gerekiyor. Dijital mecraların şöyle bir ek tehdidi var: Başka somut nesneleri kontrol etmeniz tehdit, fırsat tanımını ve ayrımını yapmanız kolayken dijital mecralarda tehdidi gözleme şansımız çok zayıf. Çocuğunuzun hangi mecralarda, nerelerde dolandığını bilemiyor olabilirsiniz. Dolayısıyla o tehdidi bertaraf etmek, o tehdidi takip etmek çok kolay değil."
– PKK'nın sosyal medya kullanımına örnek
Batman'da terör örgütüne katılmış bir çocukla yapılan konuşmayı aktaran Yanık, "Bu çocuk imam hatip öğrencimiz, 5 vakit namazını kılıyor. Aile çok dindar, çocuk da dinine, inancına çok bağlı ama terör örgütüne katılıyor, çok şaşırıyorlar. Diyorlar ki 'Nasıl olur böyle bir şey? Sen nasıl böyle bir şey yaparsın? PKK'nın ne olduğu belli.' Bakın birtakım Instagram videoları ile bazı hesaplardan gönderilen mesajlarda, PKK'nın o alt mesajlarında çocuklara 'Dini, İslam'ı yeterince savunmuyorlar' gibi şeyler. Böyle birtakım şeyler ve bunlar o yaştaki çocuklar üzerinde etkili oluyor." dedi.
Normal şartlarda herkesin PKK'nın özellikle İslam inancı ile olan kavgasını, düşmanlığını bildiğini vurgulayan Yanık, PKK'nın geçmişte hocaları nasıl infaz ettiğinin bilindiğini ama çocukların bunu bilmediğini dile getirdi.
Dijital platformların kötü etkilerine değinen Yanık, şunları söyledi:
"Pandemiden önce 'Çocuklar dijital mecralara girsin mi girmesin mi yasaklasak mı acaba yani hiç mi izin vermesek?' diye ebeveynler konuşuyorlardı. Şimdi o tartışma bitti. Şimdi artık çocukların dijital platformları kullanma, kullanmama tercihinden geçtik. Niye? Çünkü eğitim için kullandılar. 2 yıl boyunca çocuklar bir ekrandan öğretmen seyretti. Demek ki oralar geçti. Şimdi ne yapacağız? Şimdi bundan sonra bu çocukların bu ekranlardan tehdit algısı oluşturmaması, yanlış yönlendirilmemesi, yanlış eğitilmemesini sağlamak zorundayız." dedi.
Çocuklar sanal ortamlarda sosyalleşmelerine dikkati çeken Yanık, gerçek insanla temas etmenin başka bir şey olduğunu ifade etti. Yanık, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla bizim bu anlamda çocukların, sosyalleşme ihtiyacını gerçek insanlarla sağlayacak ortamları da kurmamız gerekiyor. Dijital platformları belki eğitim, oyun, eğlence vesaire için sınırlı sürelerde kullanabiliriz ama sosyalleşme için kullanmalarına izin vermememiz gerekiyor. Böyle bir evrenin içerisinde yaşıyoruz."