KONYA (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarımda havza bazlı üretimin önemine değinerek, "Havza bazlı planlama yapmanız lazım; 'Konya Ovası'na şu ürün, Harran Ovası'na şu ürün ekilecek' diye. Herkes ne ekeceğini bilecek. 1 yıl sonra en az yüzde 15 karla bunu kaça satacağını bilecek. Dolayısıyla herkes ekecek, Türkiye'nin ihtiyacı karşılanacak." dedi.
Kılıçdaroğlu, Konya'da bir otelde düzenlenen Muhtarlar ve Çiftçi Buluşması'nda, devletin adaletle yönetildiğini ve kainatın da adalet üzerine inşa edildiğini söyledi.
Her canlının adalet hakkı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Sadi, 'dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez' diyor. Hepimiz adalete susadık, adalet istiyoruz. Çok kamplaştık, çok kavga ediyoruz ve çok ayrıştık. Komşumuzun inancını, kimliğini ve yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bunu yapan siyaset kurumu. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Oturup konuşmamız lazım." diye konuştu.
– "Gerekirse günün 24 saati bu ülke için çalışıyorum"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin düşünülenin ötesinde daha zengin bir ülke olduğuna dikkati çekerek, gelirin adaletle dağıtılmadığını savundu.
Yaşananlardan dolayı kendisinin de kabahati olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Gelip sizin sofranıza oturmadım, çayınızı, kahvenizi içmedim. 'Derdiniz nedir' diye sormadık. Ankara'da oturduk, güzel laflar ettik, 'niye bize oy vermiyorsunuz' diye de size kızdık. Yok artık öyle şey. Geliyorum, oturuyorum, konuşuyorum ve dertlerinizi dinliyorum. Gerekirse günün 24 saati bu ülke için çalışıyorum. Hak, hukuk ve adalet için mücadele ediyorum." ifadelerini kullandı.
– "Üretmemiz ve büyümemiz lazım"
Kılıçdaroğlu, çiftçinin zarar etmesi durumunda üretim yapamayacağının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de iki Trakya büyüklüğündeki alan ekilmiyor. Mal, dışarıdan geliyor. Hiç düşünür müydünüz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Tarım Bakanı, Fransa'da, oranın tarımına yaptığı katkılar dolayısıyla madalya alsın. Evet, oldu ve madalya aldı. Her şeyi Fransa'dan alıyorsun, niye madalya almasın. Buradan Türkiye'nin çıkması lazım. Üretmemiz ve büyümemiz lazım. Gübreye, ilaca, tohuma, elektriğe zam. Bunları en iyi siz biliyorsunuz. Geçen yıl da 4 milyona yakın garibanın evinde elektriği kesildi. Bu kardeşiniz, şunu yaptı; 4 milyonun sesi duyulmuyordu. Elektriği ödeyecek paraları yoktu. Ben de ödemedim. Geldiler elektriğimi kestiler. Ne oldu, bütün dünyada haber oldu. Kimin sesi, 4 milyonun sesi…."
Çiftçilerin ektiği ürün dolayısıyla zarar etmemesini sağlayacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ürünün girdi ve makul kar oranının altında fiyatlanması durumunda devletin satın alacağını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, kimsenin alın terinin yerde kalmayacağını ve çiftçi kuruluşlarıyla birlikte çalışacaklarının altını çizdi.
– "Türkiye, zengin bir ülkedir"
Tarımda üretim planlamasının önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Havza bazlı planlama yapmanız lazım; 'Konya Ovası'na şu ürün, Harran Ovası'na şu ürün ekilecek' diye. Herkes ne ekeceğini bilecek. 1 yıl sonra en az yüzde 15 karla bunu kaça satacağını bilecek. Dolayısıyla herkes ekecek, Türkiye'nin ihtiyacı karşılanacak ama hiç kimse zarar etmeyecek. İthalatçı değil ihracatçı bir ülke olacağız. Fazla ürettiysek ihraç edeceğiz. Alıcı bulamazsak Afrika'ya göndeririz. Bir sürü aç gezen insan var. Müslüman ülkeler var. Orada dünya kadar aç insan var. Yahu sen maske göndereceğine buğday ve et gönder. İnsanların karnını doyur. Bunların hepsini yapabiliriz. Türkiye, zengin bir ülkedir."
– "Herkes kendi ülkesinde rahat eder"
Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacıları kendi iradeleriyle 2 yıl içerisinde gönderecekleri sözünü yineleyerek, şunları kaydetti:
"Konya'da 123 bin Suriyeli var. 'Nasıl göndereceksin' diye soruyorlar. Meraklanmayın, 4 aşamalı oturacağız, Suriye yönetimiyle karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Niye kavga edelim ki emperyal güçlerin kayığına niye binelim? Suriye'de yaşayan çok sayıda akrabamız var. Ezo Gelin'i Suriye'ye gelin verdik. Çorbasını içiyoruz ama Ezo Gelin'i bilmiyoruz. Hala evlilikler var, dolayısıyla kavga etmenin mantığı yok ki biz de onlar da kazanacak. Protokolümüzü yapacağız, buradan gidecek Suriyelilerin can ve mal güvenliği, garantisini alacağız. BM'yi gerekirse devreye koyacağız. Buradan giden Suriyelilerin evini, yolunu, okulunu, kreşini ve hastanesini Avrupa Birliği'nin fonlarıyla yapacağız. Bunları da bizim müteahhitlerimiz yapacak. 'Gitmezler' diyorlar, adama bedava ev veriyorsun niye gitmesin ki. Orada bizim sanayicilerimize 'git kardeşim fabrikaların tamamını yeniden aç' diyeceğiz. 'Sana da teşvik vereceğiz' diyeceğiz. Burada asgari ücretin yarısına çalışacağına ve perişanlık içinde kalacağına evi, işi ve hayat garantisi de var. Bunları sağlayacağız. Bunları AB'ye anlattım. Yapmazsanız sizin de başınız belaya girer bizim de. Irkçılık yapmıyoruz. Allah'ın yarattığı her kula kimliği ne olursa olsun saygım vardır ama herkes kendi ülkesinde otursun. Herkes kendi ülkesinde rahat eder."
– "Muhtarlık Temel Kanunu çıkaracağız"
Muhtarları demokrasinin temel taşı olarak gördüklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, muhtarların sorunları ve eksikliklerini çözmek için çalışma yaptıklarını anımsattı.
Kılıçdaroğlu, Muhtarlık Temel Kanunu'nu hazırladıklarını hatırlatarak, "Bunu Meclis'e sunduk ama AK Parti ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Olabilir, onlara şu teklifi de yaptık; 'muhtarlık sorununu çözmek için teklifi siz getirin, biz destek verelim.' Önemli olan sorunu çözmek değil mi, inatlaşmanın mantığı yok ki. Olmadı, Allah'ın izniyle onu çıkaracağız." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, daha sonra basına kapalı gerçekleşen toplantıda, çiftçilerin ve muhtarların sorularını yanıtladı.