ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kabine toplantımızda, açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs'ta süresi sona eren Kovid-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyoruz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kabine toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs'ta süresi sona eren Kovid-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum." diye konuştu.
Cumhuriyetin 100'üncü yılını sıradan bir tarih geçişi olmanın ötesinde kazanımların ve hedeflerin muhasebe vesilesi, vizyonların nirengi noktası olarak gördüğünü, hazırlıkları ona göre yaptıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Coğrafyamızdaki hakimiyetimizin birinci yılına yaklaştığımız bir dönemde bu tür muhasebelere ve vites büyütmelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan Cumhuriyet'e miras kalan Anadolu'daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalı, kendimizi hep bu coğrafyanın üstünde konumlandırmalıyız. Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hakimiyetimizde olmasını hala hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil, karşımızdakiler sürekli hatırlatıyor. Osmanlının yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinin her bir adımı, her bir gelişmesi bu hakikatin birer vesikasıdır. Bilhassa 18. yüzyıldan itibaren verdiği mücadelelerin yol açtığı tüm yorgunluğa, tüm yıpranmışlığa, ödediği onca bedele rağmen insanımızın milli mücadeleye dört elle sarılmasının gerisinde de aynı bilinç vardır."
– "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Türkiye yüzyılının girizgahı olarak addediyoruz"
Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal'in yaptığı milli mücadeleyi, şanlı tarihin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet ile taçlandırılmasının millet için yeni bir başlangıç anlamına geldiğini belirten Erdoğan, Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığının hem yeni devletin kuruluş sancıları sebebiyle demokratik ve ekonomik gelişim adımlarının epeyce yavaş atılabildiğini söyledi.
Buna rağmen önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terör ile kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerini başlatarak, kendilerine yeni bir yol çizdiklerini vurgulayan Erdoğan, geçen 20 yılın, eser ve hizmet siyasetinde ülkenin altın çağı olarak tarihteki yerini aldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tüm bu arka plandan hareketle, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını 'Türkiye yüzyılı ülküsü' ile başlattığımız büyük atılımın sembolü haline getirmek istiyoruz. İki asırlık demokrasi tarihimizin en köklü yönetim sistemi reformlarından olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Türkiye yüzyılının girizgahı ve garantisi olarak addediyoruz. Bu anlayışla, Cumhurbaşkanlığı olarak İletişim Başkanlığımızın koordinasyonunda, kapsamlı bir 100'üncü yıl kutlama programı oluşturduk. Milletimize, son iki asırda yaşadığımız kayıpları ve kazanımları hatırlatacak, ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek, Türkiye yüzyılı iddiamızı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bu programı, 'yüzyılın işini 20 yıla sığdırdık' şiarıyla hayata geçireceğiz. Böylece Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir şevkle, yeni bir dinamizmle, yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına atfettiğimiz 2023 hedefleri, bizim için kısa vadeli atılımlarımızın ilk istasyonudur. Ardından fethin 600'üncü yılına adağımız 2053 vizyonumuz geliyor. Bu vizyonu, teknolojiden savunmaya, çevreden ulaştırmaya kadar tüm unsurlarıyla şimdiden şekillendirilmeye başladık."
– "Sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız"
Gençlere emanet edecekleri 2053 vizyonundan sonraki hayallerini ise Malazgirt Zaferi'nin birinci yılına atfettikleri 2071 vizyonu ile taçlandıracaklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"2071 vizyonunu da bizden sonraki nesiller ete kemiğe büründürecek, altyapısını hazırlayacak, hedeflerini oluşturacaktır. Görüldüğü gibi biz Türkiye'yi 2023'te hedefleriyle buluşturmanın, 2053 vizyonuna hazırlamanın, 2071 hayallerini şekillendirmenin peşindeyiz. Muhalefet ise maalesef 1908'in bir adım ötesine geçememiş bir ruh haliyle 'istemezükçülük' dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir.
Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri, hatta hataları da olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak kazanımları kabul edip, eksikleri tamamlayacak bir muhalefetle her şeyi konuşmaya hazırız. Sorumluluğumuzun milletimize karşı olduğunun şuuru ile hayırda yarışan, eser ve hizmet siyasetini merkeze alan bir yönetim anlayışının gereklerini yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Buna mukabil, karşımızda sadece Türk milletinin bu coğrafyada yaşadığı en büyük felaketlerden birini sahiplenmenin ötesinde siyaset ortaya koyamayan arkaik bir muhalefetimiz var. Yapılan her yatırıma bir kulp takan, getirilen her hizmete, gerçekleştirilen her projeye karşı çıkan fakat ortaya kayda değer herhangi bir program, hazırlık, teklif ve hatta hepsini geçtim, niyet dahi koyamayan sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız."
– "Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz"
Referanslarının, geçen 20 yılda ülkeye kazandırılan eserler ve hizmetler olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin referansının ise ülkeyi yüzyılın başında felakete, koskoca bir imparatorluğu yıkıma sürükleyen yaklaşım, söylem ve zihniyet olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
"Gerçi henüz, kendi yakın tarihini bile doğru okumayı beceremeyenlerin, bugünkü dünyayı aktörleri ve ilişkileriyle kavramasını, ona göre politikalar geliştirmesini beklemenin, biraz boş hayal olduğunun farkındayız. Buna rağmen, siyaset sahnesinde varlık gösterme, söz söyleme, destek talep etme niyetiyle ortaya çıkanlardan azıcık da olsa feraset, onurlu duruş beklemenin bir vatandaş sıfatıyla hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Halbuki bu ülkede, 'siz hele bir oy verin gerisini sonra hallederiz' diye ortada salınan, 'düşün arkama' deyip milleti uçuruma sürükleyen siyaset tarzının devri kapanalı çok oldu. Muhalefete bu cesareti, dünyada ve bölgemizde yaşanan krizlerin, çatışmaların, sıkıntıların ülkemize olan yansımalarının verdiği anlaşılıyor. Biz bu tabloyu onların el yordamıyla fark ettiğinin çok ötesinde tüm boyutlarıyla biliyoruz, takip ediyoruz. Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz. Türkiye'nin küresel ekonomik çalkantılardan, güvenlik kaygılarından, yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere çeşitli sıkıntılara maruz kaldığımız bir gerçektir. Türkiye bugün yaşadığı sıkıntıları elbette hak etmiyor. Fakat bu millet asıl böyle arkaik, habis bir muhalefeti de hak etmiyor. Ülkemizin bugüne kadar ki her meselesini nasıl biz çözdüysek, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Muhalefeti de kendi kısır dünyasıyla kendi iç çekişmeleri ve ayak oyunlarıyla, kendi kifayetsiz gündemleriyle baş başa bırakıyoruz."
(Sürecek)