KOCAELİ (AA) – Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam'ın insanlığa takdim ettiği çevre ahlakının yeniden kuşanılması gerektiğini belirterek, "Dünyanın sahibi değil, emanetçisi olduğumuzu, koruyucusu olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız." dedi.
Erbaş, Kocaeli'deki İzmit Fevziye Camisi'nde hutbe okudu, cuma namazı kıldırdı.
"Çevreye Vefa Müminin Şiarıdır" konulu hutbe okuyan Erbaş, Allah'ın, kusursuz bir kainat yarattığını, uçsuz bucaksız bu kainatta dünyayı, kulları için en güzel şekilde var ettiğini belirterek, onun imar ve ihyasını, cennetten yeryüzüne indirdiği ve halifesi kıldığı ademoğluna emanet ettiğini söyledi.
Erbaş, Allah'ın hak duyarlılığı ve sorumluluk bilinciyle çevreye muhabbet ve merhamet beslemeyi, onu koruyup gözetmeyi emrettiğini aktararak, her alanda olduğu gibi doğal kaynakların kullanımında da israf, sömürü ve açgözlülükten kaçınmayı öğütlediğini kaydetti.
Allah'ın yarattığı kainatı okuma ve anlamlandırmada en güzel rehberin Hz. Muhammed olduğuna işaret eden Erbaş, şöyle devam etti:
"Onun tabiata bakışı ibret, hikmet, rahmet ve tefekkür merkezlidir. Allah Resulu, Mekke'de ve Medine'de 'Harem Bölgesi' ilan etmiş, bir bakıma doğal koruma alanları oluşturmuştur. Akıp giden nehirden abdest alırken dahi, suyun israf edilmemesini emrederek suya vefasını göstermiştir. 'Uhud bizi sever, biz de onu severiz.' diyerek, dağa muhabbetini izhar etmiştir. 'Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı dikin.' buyurarak, tabiata karşı sorumluluğumuzu hatırlatmıştır. 'Şu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun.' uyarısıyla mümine yakışanın bütün canlılara merhamet etmek olduğunu beyan buyurmuştur."
Erbaş, son iki asırda insanlık ailesinin maalesef, kendisine emanet edilen dünyanın kıymetini bilemediğini, tabiatın dengesini bozduğunu, çevreyi hoyratça kullandığını dile getirdi.
İnsanlığın, israf ve savurganlıkla her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tükettiğine dikkati çeken Erbaş, "Neticede devasa boyutlara ulaşan çevre sorunlarına maruz kaldı. Temiz havamız kirlenmeye devam ediyor, nefesimize nefes katan ormanlar yok oluyor, sadık yarimiz topraklar çöle dönüyor, hayat pınarımız sular kuruyor. Denizlerimizin ve okyanuslarımızın düzeni altüst oluyor. Can taşıyan nice tür yok olup gidiyor. Hasılı dünyamızın dengesi her geçen gün daha da bozuluyor. Kainatı hassas bir denge üzerine yaratan, kainat ve içindekilerin dengesini koruma görevini insanoğluna veren Rabb'imiz, yüce Kitabında bakınız ne buyuruyor; 'İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor." ifadelerini kullandı.
– "Arkamızda yaşanabilir bir dünya bırakmak için sorumlu davranmalıyız"
Erbaş, dünyanın dengesinin, insan eliyle bozulduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bugün bize düşen; İslam'ın insanlığa takdim ettiği çevre ahlakını yeniden kuşanmaktır. Dünyanın sahibi değil, emanetçisi olduğumuzu, koruyucusu olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız. Cenabıhakkın kainata koyduğu hassas dengeyi bozmamalıyız. İsraf ve açgözlülük hastalığından kurtulmak, kaynakları ölçülü kullanmamız icap etmektedir. Bir lokma ekmeği, bir damla suyu dahi heba etmemeliyiz. Piknik ve mesire alanlarında daha bir duyarlı davranmak, çevreyi gözü gibi korumak bizim en önemli görevlerimizden birisidir".
Yaşanabilir bir dünya bırakmak için sorumlu davranılması gerektiğini dile getiren Erbaş, "Unutmayalım ki çevreyle ilgili hassasiyet, Rabb'imizin emanetine hakkıyla riayet ve gelecek nesillerin hakkını teslim etmektir. Rabb'imiz kainatı, nasıl denge üzerine kurmuşsa kainat içindeki tüm ilkeleri, davranış kurallarını da bu dengeyi muhafaza etmek için bize emanet etmiştir. Biz korumalıyız. Zaman zaman gözümüzü kainattaki dengeye düzene çevirmemizi istemektedir, emretmektedir Rabb'imiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kainattaki düzen bozulmasıyla burada yaşayan canlıların da düzeninin bozulduğunu vurgulayan Erbaş, "O yüzden işte Rabb'imiz, Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayeti kerimede bizim kainattaki o düzene bakmamızı ve aynı düzeni yer yüzünde muhafaza etmemizi emrediyor. O yüzden aziz kardeşlerim, Kur'an-ı Kerim'i okurken, düşünürken tefekkür halinde olmamız lazım. Kıssaları okurken, peygamberlere yüce Rabb'imizin göndermiş olduğu mesajları, toplumlarına nasıl tebliğ ettiğine bakarken, bunlardan ibret almamız lazım. Yeryüzüne pek çok toplum geldi geçti, kavimler geldi geçti. O kavimler neler yaptı da cezalandırıldı, neler yaptı da mükafatlandırıldı Kur'an-ı Kerim'deki kıssaları okuyup, bundan ibret almamız lazım, ders almamız lazım. Onun için biz müminler olarak bu konulara daha bir dikkatli davranmalıyız, gençlerimizi, çocuklarımızı bu konularda daha duyarlı yetiştirmeliyiz. Rabb'im yar, yardımcımız olsun." ifadelerini kullandı.