DOLAR 34,7609 0.06%
EURO 36,6735 0.29%
ALTIN 2.958,32 -0,01
BITCOIN 3563979 6,96%
Yalova

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

GÖRÜŞ – Almanya'da darbe şüphelisi memurlar ihraç edilecek mi?

ABONE OL
Aralık 16, 2022 13:30
Avatar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kaan Elbir, Almanya'da darbe operasyonunun hukuki boyutlarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Geçtiğimiz hafta Almanya’yı derinden etkileyen darbe operasyonları çerçevesinde yaşanan "Reichsbürger" (İmparatorluk Vatandaşları) tutuklamaları arasında aşırı sağ ideolojideki Almanya için Alternatif Partisi'nden (AfD) de eski bir milletvekili bulunuyor. Peki Almanya, kamu kurumlarına sızmış ve “terörist” olarak tanımlanan bu yapı ve mensuplarına karşı nasıl bir yol izleyecek?

– Federal Meclis ve Mahkeme üyesinin gözaltına giden süreç

7 Aralık 2022 Çarşamba günü “Reichsbürger” adlı hareketin mensuplarına yönelik düzenlenen baskınlarda tutuklananlar arasında aşırı sağcı AfD’nin eski milletvekili Birgit Malsack-Winkemann da yer almaktadır. Malsack-Winkemann’ın kariyer yolculuğu Federal Meclis Bundestag’dan Berlin Bölge Mahkemesi'ne ve oradan da son olarak gözaltına uzanan bir süreci kapsamaktadır. Malsack-Winkemann’ın tutuklanma sebebi terör örgütü üyeliği. Soruşturmayı yürüten adli makamların iddiasına göre, parlamentoya erişimi olan eski bir milletvekili olarak oradaki örgüt üyelerini meclise sızdırma rolünü üstlenmesi bekleniyordu. “Reichsbürger” yapılanmasının Alman Özel Kuvvetleri’nin (KSK) eski mensuplarını da içinde barındırması ve silahlı bir örgüt olduğu göz önünde bulundurulduğunda yaşananların vahameti daha da artıyor.

Daha da ilginç olan ise Berlin Mahkemesi tarafından, Malsack-Winkemann'ın Federal Meclis'ten ayrıldıktan sonra tekrar yargıç olarak çalışmasına iznin iki aydan kısa bir süre önce verilmiş olmasıydı. Bu durum mahkemenin, eski bir AfD milletvekilini görevden almak için ihtiyaç duyacağı bilgilere nasıl olup da erişemediği sorusunu ortaya çıkarıyor. Memurların ihraç edilip edilemeyeceği konusunda mahkemelerin izlediği ve izleyeceği yol da başka bir merak konusu.

– Asgari şart: Anayasaya bağlılık

Alman memuriyet sistemindeki farklı istihdam biçimleri sebebiyle bu sorunun aslında genel bir cevabı bulunmuyor. Örneğin polis ve öğretmenler memur statüsündeyken, bu durum hakimler ve askerler için geçerli değil. Bu meslek gruplarının kendi hizmet kanunları var.

Ancak kamudaki tüm istihdam modelleri için asgari bir şart var: Anayasaya bağlılık/sadakat. Devlet için çalışan herkesin anayasanın temel değerlerine tam anlamıyla bağlı kalma zorunluluğu bulunuyor. Bu durum aynı zamanda, anayasaya saldıran ve tehdit oluşturan her türlü grup ve söylemlerden açıkça uzak durmayı da kapsıyor.

Buna bağlı olarak kamuda görevli herkesin aynı zamanda aktif bir siyasi hayatı da olabilir. Alman İç İstihbarat Servisi olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenen AfD gibi aşırı sağcı, yabancı düşmanı ve ırkçı bir partiye üye olmak da anayasaya bağlılığa aykırı bir durum teşkil etmiyor zaten. Önemli olan siyasetçilerin aşırılıklar ve anayasal tehditler karşısında kendini nasıl konumlandırdığı.

– İltisakın sınırı var mıdır?

Bununla birlikte, şu anda kamu hizmetinden ihraç edilip edilemeyecekleri sorusunun gündeme geldiği esas grup AfD üyeleridir. Kısa bir süre önce Federal Meclis’ten ayrılan iki eski AfD’li milletvekilinin yeniden hakim olarak çalışmak istemesi medyayı ve kamuoyunu uzun bir süre meşgul etmişti.

Bu bağlamda örneğin Saksonya eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi Teşkilatı, hakimliğe geri dönmek isteyen eski AfD Milletvekili Jens Maier’i “aşırı sağcı” olarak tanımlıyor. 2013’ten beri AfD üyesi olan Maier, Neo-Naziler’in partisi olarak bilinen NPD’yi doğrudan övdüğü için, kendi partisi tarafından bile eleştirilmişti. Maier aynı zamanda 2011’de Norveç’te gerçekleşen terör saldırısında 77 kişiyi katleden ırkçı ve İslam düşmanı terörist Anders Behring Breivik’i anlayabildiğini söylemişti. Maier, partisinin eyalet listesinin 2. sırasında olmasına rağmen tekrar milletvekili seçilememişti. Kendisini “Küçük bir Höcke” ve “AfD yargıcı” olarak tanımlamıştı. AfD’nin Thüringen eyaletinin etkili isimlerinden Björn Höcke, partideki en sağcı üst düzey figürlerden biri. Neo-Nazilerle yürüyüş yapan Höcke, Almanya’nın Holokost'u anma yaklaşımını da “aptalca” buluyor.

En nihayetinde Leipzig İdari Mahkemesi, Saksonya Adalet Bakanlığı’nın Maier’i erken emekli etme başvurusunun kabul edilebilir olduğuna karar verdi. Leipzig’deki duruşmaya ek olarak, Maier aleyhinde maaş ve özlük haklarını kaybedip kaybetmeyeceği sorusunu da ele alabilecek disiplin soruşturmaları bulunuyor.

– Berlin Mahkemesi, Anayasayı Koruma Teşkilatı’ndan talepte bulunmadı

Malsack-Winkemann davası ise geçtiğimiz hafta gerçekleşen “Reichsbürger” baskınlarına kadar Jens Maier davası kadar şeffaf değildi. Bu zamana kadar mahkeme, Malsack-Winkemann’ın Federal Meclis’teki demeçlerinden birçoğunun aleyhinde kullanılamayacağı ve Adalet Senatosu tarafından yapılan açıklamaların onu görevden almak için “açık ara” yetersiz kaldığı görüşündeydi.

Bunda kısmen doğruluk payı da bulunuyor zira anayasada bulunan ceza muafiyeti maddesi, mahkemenin Federal Meclis’in beyanlarını kullanmasına izin vermiyor ve siyasetçileri parlamentodaki açıklamalarından dolayı koruma altına alıyor.

Ancak mahkeme isteseydi, elbette daha fazlasını da yapabilirdi. Mahkeme, Malsack-Winkemann hakkında Anayasayı Koruma Teşkilatı’ndan herhangi bir bilgi talebinde bulunmadı. Bunun yerine sadece Berlin Adalet Senatörü tarafından sağlanan bilgilerle yetindi.

– “Mahkeme gerekli soruşturmayı yapmadı”

Kassel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Andreas Fischer-Lescano, mahkemenin gerçekleri aydınlığa kavuşturma görevi olduğunu söyleyerek “gerekli soruşturmayı yapmadığı” gerekçesiyle mahkemeyi eleştirdi.

Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın, Malsack-Winkemann'ı nasıl sınıflandırdığı bilinirken ve hakkında mevcut bir soruşturma sürerken, teşkilatın mahkemeyle hangi bilgileri paylaşacağı belli olmasa dahi, yine de bir soruşturma ihtiyacının oluşmaması beraberinde başka soruları da getirmekte.

– Memurların ihraç süreçleri hızlanacak

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, “Reichsbürger”lere yapılan darbe operasyonlarından sonra, anayasaya sadakati olmayan memurların görevden alınmasını kolaylaştıracak bir yasa tasarısının yakında sunulacağını söyledi.

Faeser, kimlerin anayasaya bağlılıklarını kanıtlaması gerektiği konusunun da tersinden yürümesi gerektiğini açıkladı. Federal Meclis'te konuşan Faeser, “Anayasal sadakate karşı bir şüphe varsa, bu kişinin sadakatini devlete kanıtlaması gerekir, başka yere değil” ifadesini kullandı. İçişleri Bakanı’nın bu söylemi, halihazırda süren memurların ihraç süreçlerinin hızlandırılması tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

– Darbe konusunda Türkiye'yi anlamak

2022 yılını geride bırakıp 2023 yılına gireceğimiz şu günlerde, Avrupa’nın göbeğinde ve demokratik hukuk devleti olarak tanımlanan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde kendisini “İmparatorluk Vatandaşı” olarak gören bir oluşumun mensuplarınca darbe yoluyla devleti ele geçirme planının yapıldığı iddiası bizleri yakın geçmişi tekrar hatırlamaya itiyor.

Bundan sadece birkaç sene önce 15 Temmuz 2016’da, Ankara’da TBMM’yi savaş uçaklarıyla bombalayan, başkent ve İstanbul sokaklarında tank ve silahlarla genç-yaşlı, kadın-erkek 251 vatandaşımızı şehit edip 3000’e yakın vatandaşı yaralayan, seçilmiş Cumhurbaşkanını ve hükümeti devirmeyi amaçlayan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yürüttüğü darbe teşebbüsü sonrası Almanya, onlarca üst düzey FETÖ’cüye kucak açmış, yüzlerce eli kanlı teröristin iltica talebini kabul etmiş ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin delilli yürüttüğü yargılama ve tutuklamaları binlerce kilometre öteden eleştirmişti. Umulur ki son olaylardan sonra Almanya 15 Temmuz olaylarına karşı Türkiye ile empati kurabilir.

[Kaan Elbir, Araştırmacı]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

En az 10 karakter gerekli