ANKARA (AA) – Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Reşad Mammadov, Ermenistan'ın uluslararası hukukun uygun gördüğü şartları kabul etmesi halinde Ermeni halkının da huzur içinde yaşayacağını ve bu durumda Türkiye ve Azerbaycan'ın da Ermenistan'ın bağımsızlığının teminatı olacağını belirtti.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) ile Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Konferans Salonunda ortaklaşa düzenlenen "II. Uluslararası Kafkasya'nın Geleceği Kongresi"nde uluslararası sistemde yaşanan gelişmelerin Kafkasya ve çevresindeki bölgelere olan etkisi ele alındı.
Kongrenin açılışında konuşan TİKA Başkanı Serkan Kayalar, Kafkasya bölgesinin oldukça önemli bir jeopolitik ve stratejik konumda olduğunun altını çizerek tarih boyunca Asya ve Avrupa'nın kapısı olarak geniş bir medeniyet havzasında buluşma noktası olduğunu vurguladı.
Kayalar, bölgenin geleceğine dair çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyaçları olduğuna değindiği konuşmasında, bölge ülkeleri arasında somut ilişkiye dönüştürülecek iş birliği fırsatlarının mümkün olduğunu belirterek "Türkiye de komşu coğrafyamız Kafkaslar'ı bir barış havzası olarak tarih boyunca her anlamda kendine yakın hissetmiş, bu samimiyetini ise somut çabalarla ortaya koymuştur." dedi.
– "Ermenistan, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımalı, diplomatik ilişkilerimiz kurulmalıdır"
Büyükelçiler oturumunda konuşan Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Reşad Mammadov, Kafkasya'nın geçmişten bugüne çok önemli bir coğrafi nokta olduğuna değindiği konuşmasında bölgenin tarih boyunca önce İpek Yolu'nun varlığı günümüzde de doğal kaynakların mevcudiyetiyle önemini koruduğunu belirtti.
Azerbaycan'ın 1991'de bağımsızlığını kazanmasının ardından topraklarının yabancı güçlerin de yardımıyla işgal edildiğini söyleyen Mammadov, yaklaşık 1 milyon kişinin kendi topraklarından ayrılmak zorunda kaldığını vurguladı.
Mammadov, 28 yıllık süreç boyunca bütün barışçıl yöntemleri denemelerine rağmen sorunu çözemediklerini, bunun sonucunda 2020'de 44 günlük bir savaşın ardından Azerbaycan'ın topraklarını özgürleştirmeyi başardığını anlatarak "Bundan sonraki süreçte Ermenistan, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımalı, diplomatik ilişkilerimiz kurulmalı. Sınırlarımız açılmalı, ekonomik ilişkilerimiz kurulmalıdır. Zengezur koridoru açılmalıdır. Kafkas ülkelerinin dahil olduğu projelere Ermenistan'ın da katılabileceği koşulların oluşacağından ümit varım." ifadelerini kullandı.
Türklerin bütün halklarla ortak yaşamayı iyi bildiğine dikkati çeken Mammadov, "600 senelik Osmanlı Devleti döneminde imparatorluk içinde yüzlerce millet var oldu. Hiçbir millet dilini, dinini, kültürünü yitirmedi. Şu an Azerbaycan'da aynı durum mevcut. Sinagoglar ve camiler yan yanadır. Bizlerin isteği Ermenistan'ın uluslararası hukukun uygun gördüğü şartları kabul etmesidir. Bu gerçekleşirse Ermenistan'ın bağımsızlığın teminatı Türkiye ve Azerbaycan'ın da dahil olduğu Kafkas ülkeleri olacaktır." şeklinde konuştu.
– Lojistik koridorların açılması "kazan-kazan yaklaşımıdır"
Bangladeş'in Ankara Büyükelçisi Mosud Mannan, daha barışçıl bir dünyanın inşa edilebilmesi için demokrasinin önemine dikkati çekerek Kovid-19 salgını döneminde dünyadaki siyasette ve ticarette yaşanan değişikliklere değindi. Yakın geçmişte Kafkasya'da olumlu değişikliklerin yaşandığını kaydeden Mannan, komşuluk ilişkileri çerçevesinde yaşanan olumlu değişiklikler için Türkiye'yi tebrik etti. Mannan, tüm dünyanın daha fazla asayişin nasıl inşa edebileceği sorusunu sorması gerektiğini belirterek SDE ve TİKA'nın üstendiği etkinlik için teşekkür etti.
İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ferazmend de 2020 Kasım'dan itibaren bölgede diplomatik ilişkilerin daha da iyiye gittiğini ve istikrarın inşa edilmesi için özellikle Azerbaycan ve Türkiye'nin atmış olduğu adımlarla barışçıl bir yaklaşımın başladığını gördüklerini söyledi.
Ferazmend, Güney Kafkasya'da 3+3 iş birliğinin hızlıca kabul gördüğüne dikkati çekerek Gürcistan'ın da bu girişime yakın bir tarihte katılacağını düşündüklerini aktardı.
Güney Kafkasya'daki "eski blok koridorlarının" ve lojistik yollarının açılmasının önemine işaret eden Ferazmend, "Çünkü bu, buradaki tüm bölgesel ortaklar, uluslararası topluluk ve uluslararası ticaret toplulukları için de bir kazan-kazan yaklaşımıdır." dedi.
– "Türkiye'nin üstlendiği rolü takdirle karşılıyoruz"
Pakistan'ın Ankara Büyükelçisi Müsteşarı Abbas Sarwar Qureshi de Kafkasya'nın dünyanın en önemli stratejik geçiş yolları üzerinde bulunduğunu belirterek Pakistan'ın, tüm bölgenin barış ve istikrarını destekleyen tüm yolları ve çözümleri desteklediğini vurguladı.
Pakistan'ın Dağlık Karabağ'la ilgili sorunların çözümünde de önemli rol aldığını dile getiren Qureshi, "Özellikle ateşkesin daha da köklü olması için ve Azerbaycan ve bölgenin istikrarı için Türkiye'nin üstlendiği rolü takdirle karşılıyoruz." ifadesini kullandı.
Qureshi, Kafkasya'da lojistik rotaların açılmasının tüm bölge için olumlu olacağını belirterek Pakistan'ın, bölgede coğrafi, ekonomik ve ticari faaliyetler ile bağlantısallık konusunda ortaklıkların korunmasını desteklediğini söyledi.
– "Türkiye, Kafkasya'da bulunan devletler ve toplumlar için çok önemli bir güç ve cazibe merkezidir"
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar da Türkiye'nin köklü bir diplomasi geleneğine sahip olduğuna dikkati çekerek "Türk dış politikası, merkezi coğrafi konumu, tarihi zenginliği, kuvvetli kurumları, güçlü insan kaynakları ve dinamik ekonomisinin de aralarında yer aldığı birçok unsurdan güç almaktadır." dedi.
Attar, Türkiye'nin "Dünya 5'ten büyüktür" yönündeki çağrısının önemine işaret ederek Türkiye'nin Kafkasya politikasına ilişkin tespitlerini paylaştı.
Kafkasya'nın barışın tesis edilmesini çok arzu ettikleri bir coğrafya olduğunu bildiren Attar, Kafkasya'da barışın iktisadi kalkınmayı da beraberinde getireceği gerçeğinin olduğunu vurguladı. Attar, "Türkiye, Kafkasya'da bulunan devletler ve toplumlar için çok önemli bir güç ve cazibe merkezidir. " değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Kafkaslar politikasında, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde "bir millet iki devlet" felsefesinin temel rol oynadığını dile getiren Attar, bununla birlikte Gürcü, Abhaz ve Osetya vatandaşlarına da öz muamelesi yapmasının bir gerçek olduğunu kaydetti.
Kongrenin ikinci ve üçüncü günü yapılacak oturumlarında ise bölgeyle ilgili çeşitli konular tartışılacak. Kongre, cuma günü sona erecek.